ON ALTI

3.1K 321 24
                                    

Elliot Moore

Sokak hala boştu. Bir an Brad'in numara yapma ihtimalini göz önünde bulundurup uzaklaşırken Elliot'ı izlediğini bile düşünmüştü. Vazgeçerek kendi arabasına kadar gitti. Kapıyı açarken beklenmedik bir hızla sokağı yine inceledi. Bu sefer onu yakalamıştı. Alecia'nın doğum gününde Andrew'in tarifine tıpa tıp uyan bir kız bahçe duvarlarının arkasına gizlenmişti. O saklanma yerine saniyesinde geri dönse de Elliot bir tutam kızıl saçı uzaktan ayırt ediyordu.

Brad'i orada bıraktı ve arabasına binerek uzaklaştı.

Elliot kızı rahatça sorgulayabileceği yere sürüklemişti. Acemi bir takipçi olduğu halde fark edilmediğini düşünüp Elliot'ın arabasını izlemeye devam etmişti. Elliot da onu istediği yöne çekebilecekken bu konuşmayı herkesin kolayca görebileceği yerde yapmak yerine arabasını parka çekmişti. Bu saatlerde boş olduğunu adı gibi bildiği için plan yapmak için uğraşmamıştı.

Arabasından indiğinde aynı şekilde izlendiğinden emin olarak uzaklaşmıştı. Çalıların arkasında aralarına mesafe koyan kızı beklerken nasıl hissettiğinden emin değildi. Heyecanlı değildi. Kızgın hiç değil. Biri onu takip ediyordu ama Elliot sadece nedenini öğrenip kızı bırakmak istiyordu. Ve şu an tam bir kötü adam gibi plan yapmış olsa da art niyetli olan kendisi değildi.

Birkaç dakika yerinde kaldı. Şimdiye kadar Elliot'ın saklanıp yürümeyi bıraktığı yöne gelmiş olmalıydı. Onu göremeyince gitmiş olma ihtimali vardı. Fakat Elliot beklemeyi seçti. Biraz sonra kız tereddütlü adımlarıyla Elliot'ın saklandığı çalılığı geçti. Dönüp arkasına baksaydı Elliot'ı çaba sarf etmeden görebilirdi ama yürümeye devam etti.

Bu da Elliot'a mükemmel bir zaman yaratmıştı.

Peşinden gitti. Kız zaten her adımını atarken iki kere düşündüğü için yavaş ilerliyordu.

"Sen edindiğim en kötü düşman olmalısın." dedi duyacağı şekilde.

Kız olduğu yerde durdu.

"Arkanı dönmemen seni gördüğüm gerçeğini değiştirmiyor." diyerek kollarını birbirine doladı.

Neyse ki kaçmak gibi kötü bir hamle sergilememişti. Kız adımları kadar yavaş ve kararsız şekilde arkasını döndü. Elliot'ın artık şüphesi kalmamıştı. Aynı ceket, saç rengi ve özellikle bakış şekli... Andrew'le dalga geçmişti ama kız gerçekten de Elliot'a farklı bakıyordu.

Elliot'ın atladığı ayrıntı ise Alecia'nın doğum gününün üzerinden yirmi dört saatten fazla geçmiş olmasıydı. Ama kızın kıyafetleri Andrew'in tarifiyle aynıydı. Hala.

"Özür dilerim." dedi hemen. "Saplantılı olduğumu düşüneceksin,"

"Zaten öyle olduğunu düşünüyorum." Elliot onun yakalanan birine göre sakin kaldığını fark etmişti. "Soru sormam gerekiyor mu? Yoksa bana bir iyilik yapıp konuşacak mısın?"

"Ben Alex." Saçlarını zaman kazanmak için kulaklarının arkasına aldı. "Üzgünüm, bu anı hiç böyle hayal etmemiştim."

"An? Ne anı? Birini sapık gibi takip etmenin nasıl bir hayali olabilir? Üstelik davet edilmediğin bir eve girdin." Elliot kıza doğru bir adım attı. "Adından daha fazla şey söylemelisin."

"Evet, soy ismim gibi, değil mi? Kontrolüm dışı gelişen tek şey o zaten."

Elliot derin bir nefes aldı. "Mantıklı cümleler kurman için ne yapmam gerekiyor?"

Canlanma (3)Where stories live. Discover now