yirmi•final part iki

3.7K 233 50
                                    

















Sanki bir rüyada gibiydim.Villanın içine girdiğimizde ağzım açık kalmıştı büyüklüğünden veya güzelliğinden değil.Tam karşımda yıllar önce paraya ihtiyaç duyduğum için çekildiğim bir dergi kapağı duruyordu.Ağzım beş metre açık kalırken Robert yanımda bitti.

Ağzım beş metre açık kalırken Robert yanımda bitti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bir süre fotoğrafa baktıktan sonra ona döndüm.Parmağı ile "bir dakika" dedikten sonra karşıdan gelen kadını gösterdi.

"Merhaba Beyza ben Nazlı"

"Merhaba"

"O meşhur kız senmişsin demek ki"

Dedi ve fotoğrafa bakıp bize geri döndü.Robert'a inglizce bir şeyler diyip bana döndü.

"Bay Junior dinlenmek isteyip istemediğinizi soruyor"

Robert'a baktım ve kafamı sağa sola salladım.Aslında uykusuzluktan ölüyordum ama burada sınırlı gün kalacaktım kaldığım her saniyenin bir anlamı olmalıydı.Robert kadına tekrar döndü ve bir şeyler dedi tatil boyunca böyle mi olacaktı.Bir an önce inglizce öğrenmeliyim diye düşündüm.

"Telefonunuzdan translate'i açmanızı istiyor.Ve bana ayrılan süre bu kadarmış yarın görüşürüz Beyza"

Kafamla onayladım.Telefonumu elime aldım.Translate internetliydi,bu da demek oluyor ki faturamın mükemmel sayfalarına kayabilir.Dudağımı dişledim ve Robert'a döndüm.

"Buna gerek yok.Ben sen ne dersin anlarım"

Ok.

Parmağım ile fotoğrafı gösterdim. Gülüp sarıldı.Güzel bir sarılmaydı. Mükemmel bir sarılmaydı.Yutkundum ve hala kolları arasındayken Roberta döndüm.Birbirimize gereğinden fazla yakındık.Gözlerine baktım derince. Çok güzellerdi,ellerimi kırışıklıklarına götürdüm.

"Çok güzeller"

İstemsiz bir şekilde gözümden bir damla aktı.Robert bana endişe ile bakmaya başladığında gülümsedim. Parmaklarımın ucunda kalkıp gözlerinin yanındaki kırışıklıklardan öptüm.Tekrar aynı pozisyona geldiğimizde dudağıma yaklaşmıştı. Nefesimi tutmuştum.Sarımsak falan kokmasın.Neden geğirme isteği geliyordu?Onun nefesini dudağımda hissettiğimde irkildim.Ne yapacaktım itemezdim ya.İşte şimdi beni öpecekti. Tam eğilmiş iken kafamı boyununa gömüp kollarımı beline sardım.

Roberttan kaçmıştım evet. Evlenmeden olmaz kuralını ne zamandan beri unuttunuz Türk kızları? Robert bu işten memnun bir ses tonu ile inledi.İnlemek diyince fesat anladınız tamam ama yanı ıhıhm diye sesi nasıl açılarsınız ki?Kafamı gömdüğüm yerden kaldırdım.Bir süre daha bakıştıktan sonra elimden ttuttu ve fotoğrafımın asılı olduğu merdivenlere yöneldik.Hiç konuşmadan anlaşmaya çalışmamız kadar 'farklı' bir olay yoktu.

Güzel kapılı bir odaya girdik.Çok hoş duruyordu.Her yer orkide ile kaplıydı. En sevdiğim çiçek...Robert tekrar elimi tutup yatağın oraya götürdü.Yatağın üzerinde ki elbiseyi alıp bana uzattı.

"Tamam yarim giyerim"

Gülmeye başladığında anlam verememiştim.Elbiseyi ellerime bırakıp kapıya doğru yürümeye başladı.Tam kapıdan çıkacakken durdu ve bana döndü.

"Yarim!!"

Diye bağırıp çıktı.Bu adam deliydi. Bende gülmeye başladığımda durdurulamaz bir gülmeydi bu. Yatağa yatıp ilk yazdığım ana kadar geldim. Büyük bir hikayeydi güzel bir hikayeydi.Yataktan kalktım ve elbiseyi giydim.Bu elbise tam istediğim gibiydi. Uzun ve şık bu adam benim tarzımı biliyordu.Topuz olan saçlarımı açtım hafif düzelttikten sonra orkidelerden birini alıp kulağımın arkasına taktım.

Cumartesi 19:30 (Hala Türkiye saatine göre yazıyorum)

Burda oturmaktan götüm acımıştı. Sağa sola bakmaya devam ederken kapı açıldı

"Oh be"

Gelen kişiye baktığımda ise takım elbiseli bir adam vardı.Eli ile kapıdan çıkmamı işaret etti.Dediğini yaptım ve odadan çıktım.Adam merdivenlere geldiğimizde yine geçmemi işaret etmek için aşağı işaret etti.Adamın işaret ettiği her yerden geçtikten sonra Robert beni mum ışığında bir masa ile bekliyordu.Noluyor yiğidim evlenme teklifi falan mı ediceksin?Oturduğu sandalyeden kalktı ve bana doğru gelip elimi tuttu.Bana mükemmel bakışlarını yollayıp masaya gitmeme yardımcı oldu.

Yemeklerimizi yemiştik.Benim iğrenç yiyişimi dikizleyen Robert'a bakmak için tabağımda ki son tavuğuda ağızıma attım ve peçete ile ağızımı sildim. Robert parmağını şıklattı ve keman çalmaya başladı.Ayağa kalkıp beni dansa kaldırıyordu.Dans etmek ve ben gerçekten mükemmel bir uyum.Ellerini tuttum ve kalkmama yardım etmesini kolaylaştırdım.

Ben dans ediyordum,ben ya ben.Damla şu an bu anı görse hunharca gülerdi herhalde.Şarkı bitmişti,tam ayrılmak için uzaklaşacakken eli belimde olan Robert beni kendine daha çok bastırdı ve kulağıma eğildi.

"Çok güzelsin"

Mükemmel inglizcem ile tabikide anlamıştım.Burnunu saçlarımda gezdirmeye başladığında titredim. Sanırım 'evlenmeden olmaz' cümlesi bugün olur olucaktı.Burnunu saçlarımdan çekip göğüsüme gömdü. Bir süre durduktan sonra birden ayrıldı ve elini cebine sokup diz çöktü. Cebinden çıkarttığı yüzük ile bana bakıyordu.Sanırım şu an düşüp bayılacaktım.

"Benimle evlenir misin?"

Tam olarak şu an sarılıp evet demem gerekti değil mi?Peki ya annem,annem bu duruma ne der?Annemi geçtim babam...Aramızdaki yaş farkını kafama kakacağından o kadar emindim ki. Derin bir nefes aldım ve ellerinden tutup kaldırdım.

"Şu an dediğim şeyleri zerre anlamayacaksın ama seni çok seviyorum.Her şeyden çok,sana evet demek istiyorum.Herkesle mücadele etmem gerek annemle babamla çevremle.Ama biliyor musun umrumda değil seni o kadar çok seviyorum ki...Evet, evet ne olucaksa umrumda değil.Yes!"
















Evet bu zamana kadar benimle birlikte olduğunuz için teşekkürler.İkinci kitap en yakın zamanda çıkacak.Kitabın ismi sürpriz olsun.Sizi seviyorum kuzular.

"Bizde ortam bele"

hi!Where stories live. Discover now