Bölüm 2: Şans

110K 6.1K 4.3K
                                    

Multimedia: Bryce Fox: Horns

Av'ın basım işleri, sınavlar derken çok yoğun olduğum şu günlerde size ancak Sesini Duyur'la ulaşabileceğimi fark ettim. Ve yeni bölümü yayınlıyorum. Bu yeni hikayemizde de büyüyebilmemiz için oy ve yorumları eksik etmeyelim. İyi okumalar, Ateş'liler :*

Av'cılardan sonra Ateş'liler de güzel oldu :P

-

Maya Erez

Nefes alıp verişim düzensizdi ve kalbim göğüs kafesimi parçalamak üzereydi. Alnımda biriken soğuk ter damlacıklarını elimin tersiyle sildim. Üzerimdeki bluz terden bedenime yapışmıştı.

Hissetmiyordum. Sanki bedenim uyuşmuş gibiydi.

Karşımda duran yüze baktım, bal rengi gözlerini üzerime dikmiş beni izliyordu. Kaşlarımı çattığımda, işaret parmağıyla kolundaki saate vurmaya başladı.

''Sen manyak mısın? Beş saat spor yapmakta nedir?''

Efra, ben koşu bandında koşmaya devam ederken bir anda gelişi güzel düğmelere bastı ve hızlanan bant yüzünden geriye doğru savrulup tepe takla yere düştüm. Popom gökyüzüne bakarken, kafam da bacaklarımın arasına girmiş gibiydi.

Efra tüm spor salonuna sanki benim şu an ki halimi ilan etmek ister gibi kahkahayı patlattı. ''Çarpılmışlara benzedin kızım ya!''

Sinirle iki büklüm bedenimi kıpırdattığımda her bir yanıma iğneler battı sanki. ''Ahhh!''

Yuvarlanmaya başladığımda Efra koşturarak yanıma geldi ve beni kollarımdan tutup kaldırdı. Aynı zamanda da gülme krizine girmişti. Elimle onu itekleyip düz durmaya çalıştım.

''Ne yapsaydım? Transa girdin resmen, durmak nedir bilmiyordun!'' diyerek kendini savundu.

''Düşünüyordum.'' Elindeki havluyu kapıp yüzümü ve boynumu silerken aynı zaman da topallayarak soyunma odasına ilerlemeye başlamıştım.

''Yiğit mevzusu değil mi?''

Soyunma odasına geldiğimde elimle gür saçlarımı bozup tekrar toplamaya çalışırken, ''Onun kimi örnek aldığını biliyorsun,'' diyerek Yiğit hakkındaki fikrimi yüzüncü kez dile getirdim. ''Bu durum beni rahatsız ediyor.''

''Doğan Yetkiner, örnek alınmayacak adam mı?'' Ellerini birleştirip gözlerini gökyüzüne dikti. Efra her zaman böyle neşeli ve cıvıl cıvıldı. Arkadaş çevrem genişti fakat genelde bu arkadaşlıkları ben başlatmazdım. Tuvalette saçlarımı düzeltirken benimle konuşmasaydı, onunla olan bu güzel arkadaşlığımız da başlamazdı. ''Yani enişten falan ama doğruya doğru, Hollywood yıldızı gibi adam resmen...''

Dolabın kapağına başımı dayadım ve gözlerimi kapattım. Hayatım ne ara bu hale geldi diye düşünmeye başlamıştım.

Ah evet, annemin ölümünden sonra...

Üç sene önce annem öldüğünde, geriye dört çocuk bırakmıştı. Yirmi sekiz yaşındaki ablam Eda, ben, üç yaşındaki kardeşim Enes ve babam... Evet, babamı da çocuktan sayıyordum, onu tanıyan herkeste benim bu fikrimi desteklerdi.

Bir yıl önce Doğan Yetkiner isimli iş adamı ablamın çalıştığı şirketle iş yapmaya başlamıştı. Şirket yemeğinde karşılaşmışlar ve sonrasında olaylar hızla gelişmeye başlamıştı.  Ve sonuç olarak evlenmişlerdi.

Onlar evlenince, kardeşim Enes ve ben de resmen şehir değiştirip Doğan'ın yaşadığı yere, Ayas'a taşınmak zorunda kalmıştık çünkü babam dünyayı dolaşma kararı almıştı ki zaten annemden sonra iyice kafayı sıyırmıştı. Bir süre sonra hangi ülkede olduğunu takip etmeyi bırakmıştım.

Sesini DuyurWhere stories live. Discover now