Arkadaşlar geçen bölüm sıkıcı geçmiş olabilir. Bundan dolayı herkesten özür diliyorum.Kararımı aniden verdim. Sakin kafayla düşünerek bu bölümü yazacağım.
İyi okumalar.
-----------------
İki saat sonra kamp alanına gelmiştik. Kamp alanına girdiğimizde 15 dakikalık bir yolu yürümemiz gerekiyordu. Çünkü yol, otobüsler için çok dardı. Kamp alanına girdiğimizde tabelada 'Korkmaz kampına hoş geldiniz. Keyifli zamanlar' yazıyordu. Burayı çok seveceğim sanırım. Çünkü kampta çadırlarda değil ahşap kulübelerde iki kişi kalınıyormuş. Ve ben tabiki de Aslı ile kalacaktım. Burayı yaptıran sanırım bayağı bir zengin. Evler çok büyük ve sanırım yüze yakın kulübe var. Tabi aralıklarla.
Buraya geldiğime bir kez daha sevindim. Aslı'ya kendime ve Berk'e içimden teşekkür ettim. Nasıl olsa bana o söyledi. Aslı'da bavulumu hazırladı. Her neyse. Herkes kulübelerine girdi ve işlerini halledip yemekhaneye gittiler. Aslı'da çoktan gitmişti ben de rahat bir kot şort ve tişörtümü giyinip, wattpad okumaya başladım. Bir saat kitap başından ayrılmadım. Çünkü kitap acayip heyecanlıydı. Her bölüm başında 'bu son olacak' diyordum ama sürekli devam ettim ve 22 bölümü okuyup yemekhaneye gittim. İki okul da burada yemek yiyordu. Etrafa, Aslı'ya bakmak için göz gezdirirken Berk'i gördüm. Gerçekten yakışıklıydı. Hatta benim istediğim bir tipti ama düşman okulumuzdandı ve bizim sınıftaki, kardeşim olarak gördüğüm erkekler Berk'i döverdi. Ben ona bakmaya devam ederken beni gördü ve gözlerimiz birleşti. Gülümseyip yemeğine geri döndü. Bende Aslı'ya bakmaya devam ederken, Berklerin masasının hemen bitişiğindeki masada olduğunu gördüm. Söylene söylene yanına gittim ve oturdum. Yemeğimi yerken Berk ara sıra bana bakıyordu. Tabi ben fark etmiştim ama görmemezlikten geliyordum. İstediği kadar baksın bana ne yani? Yemeğimi bitirince tabldotumu yerine koyup sahile gittim. Kayalığa oturduktan sonra, sağ tarafımdaki Berk'i gördüm. Yine yakıyordu.
Dayanamadım ve fotoğrafını çektim gizlice. Nasıl olsa dalıp gitmişti hayallere sanırım derken beni gördü ve yanıma geldi. Bende telefonumla ilgileniyormuş gibi yaptım ama fotoğrafı çektikten sonra sayfayı kapatmayı unuttuğum için telefonu, şortumun cebine koydum ve Berk ile sohbet ettik. Kendinden bahsetti. Adı Berk Korkmaz 'mış. Bu soyad bana bir yerden tanıdık geliyor ama neyse. 18 yaşındaymış. Benden bir yaş büyük. Aslında yaş denemez çünkü üç ay sonra benim doğum günüm var. Bu demek oluyor ki benden üç ay büyük çünkü kamptan iki gün önce de onun doğum günüymüş. Hava kararmaya başlayınca Berk'e görüşürüz dedikten sonra kulübeme gittim.
-Berk'in Ağzından-
Elçin'i ilk gördüğümde kayalıklarda oturmuş, martılara simit atıyordu. Elimde olmadan tebessüm kapladı yüzümü. Bu ilk defa oluyordu. Sanırım ben Elçin'i ilk gördüğümde ondan hoşlanmaya başladım. Yanında, martılara simit atarken kalbim yerinden çıkacaktı resmen. İlk görüşte aşk, buna deniliyordu sanırım. Düşman okulumuzdan bir öğrenciydi. Ama ben düşmanlık diye bir şeyi önemsemiyordum. Çocuk değiliz ki biz.
---------------
Kampa geldiğimizde Elçin'i gördüm. Sırt çantasını omzuna takmış, valiziyle bavulunu zar zor taşıyordu. O an yardım etmek istedim ama iki okul yan yanaydı ve Elçin düşman okuldan biriyle konuşursa, hem benimle hem de onunla dalga geçebilirlerdi. Nasıl olsa dedikoducu çok. Kampa vardığımızda hiç heyecanım yoktu çünkü bu kamp babamındı ve her yaz buraya gelirdim. Dediğim gibi her yaz buraya geldiğim için bayağı rahat ve konforlu bir kulübem vardı. İçine her yaz ufak tefek ihtiyaçlarımı alıyordum. Nasıl olsa babam hem anlayışlı hem de aldığım kararlara saygı duyan birisiydi. Kendi kulübeme, en yakın arkadaşım Barış'ı aldım. Üstümü değiştirdim ve Barış ile birlikte yemekhaneye girdik. Elçin'in yanında duran kız, sanırım en yakın arkadaşını gördüm ve yanındaki bitişik masaya oturdum. Elçin, geldiğinde etrafı taradı gözleriyle ve gözleri beni buldu. Ona bakıp gülümsedim ve yemeğime geri döndüm. Nasıl olsa yanımdaki masaya oturacak ve ona istediğim kadar bakabilecektim. Yemeğini almadı çünkü yakın arkadaşı ona da almıştı yemek. Masaya oturunca bir yandan yemek yiyip bir yandan da ona baktım. Yemeğim bitince sahile gittim ve bir kayanın üzerine oturdum. Elçin de geldi ve bana baktı bir süre. Ben görebiliyorum onu ama o fark etmiyor. Her neyse, sanırım dayanamadı ve telefonunu çıkartıp benim fotoğrafımı çekti. Tabi ben gördüğüm için güzel bir pozdayken çekti beni. Bir müddet sonra, onu yeni görmüş gibi yaptım ve yanına gittim. Biraz sohbet ettikten sonra kalkıp kulübesine gitti. Benim de canım sıkıldığı için 1 saat kadar daha kaldım orada. Saat 00.34 olunca kendi kulübeme gittim ve yatağıma oturup düşünmeye başladım.
_______
Arkadaşlar kısa olduysa çok özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Okullar Yaz Kampında -Artık Yazılmıyor-
HumorBirbirine zıt iki okul. Rekabet içerisinde olan öğrenciler... Kimi yeri güldürecek, kimi yerde de gülümsetecek bir kitap. Eğer mizah diyorsan bu kitap tam sana göre... OKU VE GÖR!!!