1.Bölüm:KRİZ

705 48 21
                                    

Alarmın sesi ile tatlı uykumdam uyanmak zorunda kalmıştım. Hemen alarmımı kapattım. Duyup uyanmalarını ve bana kızmalarını istemiyordum,yataktan sessizce kalktım. En ufak bir tıkırtı çıkmasını dahi istemiyordum,onlardan korkuyordum. Kalktım ve aynadaki bana baktım. Normalde uyuduğumdan fazla uyuduğum için gözlerim şişmişti,üzerimi değiştirmeyi de unutmuş olduğum için kıyafetlerimle yatmıştım ve berbat görünüyordum.Duş almaya ihtiyacım vardı.

Ses çıkarmamak için dikkatli davranıyordum,banyonun ışığını açtım ve içeri girdim. Odama göre çok küçük sayılmazdı. Bir duşa kabini,lavobosu,aynası ve ince,uzun bir dolabı almaya yetiyordu. Suyu açtım ve soğuğa getirdim,kıyafetlerimi çıkartıp kirliye attım. Kirli sepetim iyice dolmuştu, kıyafetlerimi yıkama zamanım gelmişti anlaşılan. Bornozum ve saç havlumu da dolaptan aldıktan sonra sakız dolu çekmecemden ağzıma sakız atıp duşa girdim.

Soğuk su tenime temas edince irkilmiştim. Ama buna ihtiyacım vardı,kendime gelmeliydim. Soğuk iyiydi,insanı ayıltır ve kendine getirirdi. Vücut jelimi alıp lifimin üzerinde gezdirdim ve lifimi dairesel hareketlerle vücudumda hareket ettirmeye başladım. İşimi bitirdikten sonra şampuanı aldım ve avucuma döktüm. Saçlarımı şampuanlamaya başladığımda artık alıştığım soğuk su beton zemine inerken saçımdaki şampuanı da yanında götürüyordu. Saçlarımı duruladıktan sonra suyu kapatıp duşa kabinden çıktım. Bornozumu giyindim ve saçlarımı havluya sardıktan sonra da artık yumuşayan ve tadı giden sakızımı çöpe attım.

Odama girince direk dolabıma yöneldim. Su,damla damla saçlarımdan beton zemine damlıyor ve hiç hoşlanmadığım ses odamda yankılanıyordu. Okula giderken giymek için bir pantalon ve gömlek aldım. İç çamaşırı çekmecemden iç çamaşırlarımı da alıp üzerimi giyindim. Bornozumu ve saç havlumu da alınca banyoya geri girdim,onları yerlerine koyduktan sonra saçlarımı taradım ve topuz yapıp sıkıca bağladım.Kurutmak çok ses çıkarıyordu,kesinlikle uyanırlardı.

Odama geri dönüp,küçük çantamın içine telefonumu,cüzdanımı ve anahtarlarımı koydum. Aşağıya inmek için odamdan çıktım ve sessiz olmaya özen göstererek merdivenleri indim, mutfağa girip sabah kahvaltısı için gerekli şeyleri hazırlamaya başladım. Beş yaşından beri bana yemek ve temizlik yapmayı öğretiyor, aynı zamanda dindar yapmaya, gücümü -onların deyişiyle ucubeliğimin sembolünü- kullanmamaya zorluyorlardı.

Beş yaşıma kadar harika bir hayatım vardı ama ben beş yaşına gelince ben diye bir şey kalmadı bile. Sadece onlar vardı. Gücümü tam olarak farkettiğim zaman onlara ne yapabildiğimi heyecanla anlatmıştım,peki onlar ne yapmıştı? Benim bir ucube olduğumu söyleyip bana bağırıp çağırmışlardı ve beni bir odaya kilitlemişlerdi. Sanki benim suçummuş gibi davranmışlardı,oysa ben hiçbir şey istememiştim ki beş yaşındaki biri ne bilirdi de beni suçlayabilmişlerdi. Her pazar zorunlu olarak kiliseye götürmüş,evden dışarı çıkmama izin vermemiş,Becky ile oynamamı yasaklamışlardı. Buna rağmen onunla gizlice konuşmuş,arkadaş olmuştum. O benim ne olduğumu bilmiyordu belki ama,o da her pazar gitmesine rağmen kızıl saçlarım, açık yeşil gözlerim ve hafif çillerim yüzünden beni yargılamıyordu. Şeytanın beden bulmuş hâli olmuş olarak tanımlamıyordu,bana değer veriyordu.

Annem,ona olanları anlattığımda ne demişti ? Şeytan, evet bana şeytan demişti. Biberleri doğrarken yanlışlıkla elime batırdığım bıçakla düşüncelerimden kurtuldum. Parmağımın ucu çizgi şeklinde kesilmiş ve orada seyrek şekilde kan damlaları belirmişti.Arkadan duyduğum kıkırtı ile hızlıca arkadamı döndüm,annem kapıda dikilmiş bana alayla gülümsüyordu.

UCUBE.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin