3. BÖLÜM

617 41 18
                                    

Kızma hiç kimseye yaptıklarından dolayı aksine

Teşekkür et ihanet edenlere sadakati öğrettikleri için...

Minnet duy yalancılara doğrunun farkına varmanı sağladığı için...

Mutsuz edenlere dua et mutluluğu daha derin hissettirdikleri için...

Herkesi sev yaşamına bir anlam kattığı için...

Hayat bu yüzden daha güzel siyahlar beyazı fark ettirdiği için...

                                                                       Hz. MEVLÂNA

***

MULTİMEDYA/ MELEK-HAKAN

***

--- MELEK ---

***

Akıp giden zaman, peşinden sürüklediği onca acı, öfke, sevgi ve gözyaşını, ne yaşanırsa yaşansın,  unutturuyordu. Tamamen zihninden silmese de en azından bir anlığına da olsa yaşanmamış sayabiliyordun.

Hiç olmamış, sanki geriye baktığında, bıraktığın gibi bulacakmışsın her şeyi...

Etraftaki bunca insan, gülen, eğlenen... Sanki hiç acı çekmemiş, hayatlarında onlar için değerli birini kaybetmemiş gibitdi...

Sanki dünyanın bütün acıları benim omuzlarıma yüklenmiş gibi...

Peki ben neden bu kadar yıkık ve döküktüm. Neden kabullenip, hayatıma devam edemiyordum? Biliyordum, babam şu an yanımda olsa kendime böyle davrandığım için beni bir ton fırçalardı.

Ama yapamıyorum...

Onun yokluğu, benim ruhumun yarısının yok olması gibiydi. İnsan yarım yaşayamazdı  ki... Yaşamak zorunda kalsan bile tam bir insan gibi hayatını devam ettiremezdi...

Tıpkı benim gibi...

Nefes alıyorum, konuşuyorum, uyuyorum, yaşamımı sürdürmek için bedenimin ihtiyaçlarını karşılıyorum ama ruhum? O, bu hayatta değilmiş gibiydi sanki. Farklı âlemlerde, beni bırakıp gezintiye çıkmış gibi...

Bedenimi bu dünyada çaresizce bırakmış, kendi yolunu çizmişti. Belki de babamın yanında, ona dokunuyor, onu öpüyor, kollarının arasında güvende olduğunu hissediyor; onunla konuşup sevincini, acısını ve gözyaşını paylaşıyordu...

***

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından parka girmiştim. Hava serin olduğu için bir kaç insan haricinde kimse yoktu ortalıkta. Etrafta göz gezdirdiğim de Hakan'ın denize bakan banklardan birinde oturduğunu fark etmemle, o tarafa doğru yöneliyorum. Sırtı bana dönük olduğu için beni fark edememişti hâlâ...

" Selam! " dedim düz bir sesle.

Sesimi duyar duymaz bakışları beni bulmuş ve ayaklanmıştı. Uzun zamandır görüşememiştik ve ben özlemiştim dostumu.

Sıkıca sarılıp, özlem gideriyorduk.

Kısa bir sürenin ardından kendini geri çekip, çatık kaşlarla bana bakıyordu. Kolumdan tutup, homurdanarak, kalktığı banka oturtup, bakışlarının odak noktası yapmıştı yine beni.

" Melek! Senin bize kastın var. Ben buna eminim artık. "

Bu haline gülüp önüme dönmüştüm. Haklılardı. Ne diyebilirdim ki. Omuz silkip yeniden Hakan’a döndüm.

SENİN İÇİN (Askıda)Where stories live. Discover now