4

403 24 0
                                    

Kyungsoo ''Evet'' diyip gülmeye çalıştı.''Ayağım takıldı herhalde.''
''Doktor bozuntusuna gitmek istermisin ? '' Herkes üniversite revirinden ve doktorundan böyle bahsediyordu.

''Hayır , hayır.Bir şeyim yok.'' her yeri deli gibi acısada , vücudunda kırık yok gibiydi.Ayağa kalkıp acıyan bileğine baktı ve sırt çantasını toplamaya başladı.Defterleri heryere saçılmıştı.Kris defterleri alıp çantaya koyduktan sonra bir iki merdiven yukarı çıkıp kitapları da topladı.''Yuh Soo , bunların hepsini taşıman mı lazım? bir günde kaç dersin var ki ?
''Altı''
''Aklını kaçırmışsın sen.'' Kris büyük bir iyilik yapıp havalı olmayan çocukların Kyungsoo'ya olan ilgisizliklerinden sıyrılmıştı. ''Doktor bozuntusuna gitsen gerçekten iyi olur. Çok kötü görünüyorsun.''

Kyungsoo gülümsedi.Kris merdivenlerin en yukarısına çıkıp odasının kilidinin bozulmasıyla ilgili şikayet etmeye başladı.

Bu gece dersini alacaksın diye fısıldamıştı Luhan.Kimseye haber verip Kyungsoo'nun boynunun kırılıp kırılmadığını sordurmamıştı.Kyungsoo ölseydi bile umrunda olmazdı.Hayır bu doğru değildi , problem umursuyor olmasıydı.

Kyungsoo'nun ağzına kan tadı geldi.Yarılan dudağı kanıyordu.Kanları ilk önce elinin tersiyle sonra tişörtünün koluna sildi.Ama üzerindekinin son giysisi olduğunu hatırlayana kadar iş işten geçmişti.Bodruma inip giysilerimi çöpten çıkarmalıyım diye düşündü.Oraya tek başına gitme düşüncesi hatta yurttaki herhangi bit yere tek başına gitme düşüncesi onu ürküttü.Luhan bekliyordu.Diğer çocuklarda hiçbir şey yapamazdı.Kyungsoo'nun küçümseme ve bir sürü zalimliğe maruz kaldığı liseden daha beterdi burası.Üstelik hiç arkadaşı da yoktu.Kyungsoo tek başınaydı.Daha önce çok korkmasa bile şimdi ödü kopuyordu.Hem de deli gibi.Kyungsoo daha önce çok itilip kakılmış , çelmelere ve alaycı kahkahalara maruz kalmıştı. Ama bu kez aslan avını öldürmeye geliyordu.''Beni öldürecekler''..


Titreyerek merdivenlerden inmeye başladı.Bütün bedeni sızlıyordu.
Luhan'ın yüzünde iz bırakacak kadar şiddetli bi yumruk geçirdiğini hatırladı.''Evet kesin beni öldürecekler.''

Kyungsoo doktor bozuntusundan izin kağıdı almayı akıl edebilmişti.
Oraya bir daha dönemezdi.Dönerse öleceğini biliyordu.Odasında fazla birşey yoktu zaten.Orayo evi gibi görme şansı olmamıştı bile ve her nedense kendini orada pek güvende hissetmemişti.Yurt sadece bir.....depoydu sanki.

Kyungsoo köhne bankların ve piknik masalarının olduğu kocaman , boş beton bir alan olan avludan topallayarak geçti.Avlunun her tarafı , kısa ve çirkin binalarla çevriliydi.

İkindi vaktiydi.Avluda fazla öğrenci yoktu.Kyungsoo bir okul gazetesi alıp güneşin gelmediği gölgelik bir banka oturdu ve ev ilanları kısmını açtı.Yurt odaları söz konusu bile olamazdı.Kyungsoo yurt listesini tararken kampüs dışına atladı.Tabii kampüs dışında yaşamasına izin yoktu.Ama buna aldırış etmedi.Hayatının daha önemli olduğunu biliyordu.

Elini cebine atıp telefonunu çıkardı.Aradığı ilk kişi onu reddetti ve teşekkürler diyemeden telefonu yüzüne kapattı.Diğer ilanları de es geçti.5.ilanda durdu.''ÜÇ EV ARKADAŞI YANINA DÖRDÜNCÜ ARIYOR ,KOCAMAN ESKİ BİR EV , MAHREMİYET GARANTİ , MAKUL KİRA VE FATURA PAYLAŞIMI..'' yazıyordu.Gerçi Kyungsoo makul kirayı da ödeyip ödeyemeyeceğini bilmiyordu.O daha çok sudan ucuz arıyordu.Ama en azından diğerlerinden daha az tuhaftı.Üç ev arkadaşı.Bu da Luhan ve çetesi peşine düşerse onu savunacak..yada en azından evi savunacak üç kişi demekti.Hmmmmmm.

Numarayı tuşlayınca karşısına telesekreterde yumuşak genç bir erkek sesi çıktı.

''Merhaba , Ayna evi aradınız.Chanyeol'u aradıysanız gündüzleri uyuyor , Kai'yi arıyorsanız iyi şanslar çünkü hangi cehennemde olduğunu bilmeyiz..'' Uzaktan en az iki kişinin kahkahaları duyuldu.
''Beakhyun'u arıyorsanız onu cep telefonundan yada iş yerinden ulaşabilirsiniz.Ama hey.Bir mesaj bırakın.Ayrıca boş oda için arıyorsanız gelip bir bakın.716 Tansville caddesi.'' Gazozdaki kabarcıklar gibi kıkırdayan başka bir çocuğun sesi ''Evet konağı arayın''dedi.Sonra üçüncü erkek sesi araya girdi ''Eski kooocaman bir konak.Yaprak dökümü konağıyla karışık bişi.'' Yine kahkahalar ve ardından da bir bip sesi duyuldu.

Kyungsoo haifçe öksürdükten sonra ''ııı....merhaba.Ben Kyungsoo.Do Kyungsoo.Ben şey için...ııı...oda için aramıştım.Kusura bakmayın.''Sonrada panikle telefonu kapattı.Bu üç kişi gayet normal ve birbirlerine yakın gibiydiler.Kyungsoo önceki deneyimlerinden , böyle yakın arkadaşların arasına onun gibi cılız inekleri almadıklarını biliyordu.Seslerinden kötü insanlara benzemiyorlardı , sadece kendilerine güvenleri vardı.Yani Kyungsoo'nun sahip olamadığı şeye sahiplerdi.

Pek bir seçenek kalmamıştı.Evsiz bir sefil gibi banklarda uyuyamazdı , yurda da dönemezdi.Mutlaka birşeyler yapması gerekiyordu.

Pekala dedi kendi kendine.Taksi çağırmak için telefonu yeniden çıkardı.Belki ona acır ve geceyi geçirmesi için bir oda verirler diye düşündü.Çok geçmeden sokağa gelmişlerdi.

Kasaba , bir mahalleyle üniversite şehrinden tuhaflıklar şehrine dönmüştü.Sokakta sadece bir kaç kişi vardı.Onalr da başlarını öne eğmiş konuşmadan yürüyordu.

Kyungsoo düşününce bu kasabada bir şeylerin eksik olduğunu farketti.İlanlar.Hayatı boyunca elektrik direklerine yapıştırılmış sayısız ilan görmüştü...Kayıp köpek ilanları , kayıp çocuk ve yetişkin ilanları..Hiçbiri yoktu..Hiçbiri.

Taksici ''Tansville caddesi'' diye bildirip taksiyi anında durdurdu.
''On buçuk'' Kyungsoo hayrete düşmüştü.beş dakikalık yol için mi? dedi kendi kendine.Yine de parayı ödedi.

Sırt çantasını yeniden kaldırıp sırtına atınca , omzundaki bir yaraya vurdu.Çantayı nerdeyse ayağının üzerine düşürecekti.Gözleri acıdan doldu.Birden kendini yorgun ve halsiz hissetti.

Morganville'nin rengi kahverengiydi.Güneşin kavurduğu , rüzgarın ve havanın dövdüğü bir kasabaydı burası.Tansville caddesi varoş yerleşim bölgesine yakın , eski bir mahalleydi.Sıvaları dökülen , boyaları solmuş tek katlı evlerin özel bir yanı yoktu.

Kyungsoo ev numaralarını sayınca 712'nin yanında durduğunu farketti.İleri doğru yürüdü 716 numaranın önünde durdu.Ev kocamandı.Tamam Kyungsoo'nun hayal ettiği kadar büyük değildi belki ama yine de büyüktü.Kyungsoo kapının üzerindeki yunanca harfleri hayal edebiliyordu.Ev terk edilmiş gibi görünüyordu , ama doğruyu söylemek gerekirse sokaktaki diğer evlerde öyleydi.Daha akşam olmadığından daha kimse eve dönmemişti.Bembeyaz gün ışığında , kenarları çamura bulanmış bir kaç araba duruyordu.Ama 716'nın önünde bir şey yoktu.


Bu kötü bir fikirdi diye düşündü Kyungsoo.Panikle birlikte başı yine zonklamaya başlamıştı.Hava sıcaktı Kyungsoo yorgundu.Canı acıyordu ve yetiştirmesi gereken ödevleri vardı.Yatacak yeri yoktu ve aniden herşey çok fazla gelmeye başlamıştı.

Çantasını yere koydu ve yaralı yüzünü ellerinin arasına alarak bir kız gibi ağlamaya başladı.Luhan'ın Kız gibi ağla diyişini hayal ettikçe daha da şiddetleniyordu.

''Hey'' dedi bi erkek sesi.Biri omzuna dokundu. ''Hey , iyi misin ? ''

Kyungsoo acıyla bağırıp havaya fırladı.İncinmiş bileğinin üzerinde durmaya çalışırken neredeyse yere kapaklanacaktı.Onu korkutan çocuk destek olmak için Kyungsoo'nun kolunu tuttu.''Özür dilerim.Tanrım ne kadar sakarım.İyi misin??''

Çocuk , Luhan yada çetesinden biri değildi.Aslında okul kampüsünde gördüğü herhangi biri de değildi.Bu çocuk çok..gotikti.Öyle kötü anlamda değil.Kyungsoo'nun okulda tanıdığı 'Havalı görünmeyerek havalı olmaya çalışıyorum' tavırlarındaki çocuklardan değildi.Ama siyaha boyalı kahküllü kesimli saçları , soluk yüzü , koyu göz kalemi , siyah kareli pantolonu ve biçimsiz siyah ayakkabıları karanlık tarafın bir üyesi olduğunu açıkca gösteriyordu.


''Adım Baekhyun'' diyerek gülümsedi çocuk.....

MORGANVILLEWhere stories live. Discover now