Merhaba tekrardan 😊😍😘
Nasılsınız? Hikayeme değer veren vermeyen herkese teşekkür ederim.Hele ki o poncik yorumlarınız beni çok mutlu ediyor.Fazla uzatmayayim bölüme geçeyim demi bölüm sonunda görüşürüz.Sınıfa giren kadın yani Edebiyat hocamızla ağzım on metre açıldı.
"Ağzına girmemin bir sakıncası var mı?"
Cidden kendine nasıl yakıştırıyor ? Hiç utanmıyor mu öğrencisiyle kaytı kuytu köşede öpüşmeye?
"Ağzını kapat minyon sinek kaçar sonra"
Bakışlarımı Edebiyat hocasından alıp Savaş'a baktım.
Yüzüne tükürdükten sonra önüme döndüm."Kızım ne tükürüyorsun mikrop falan kapacağım."
"Hocayla öpüşünce mikrop kapmıyorsun da ben tükürüncemi kapıyorsun?."
"Teallam ya "
Zora düşünce de hemen sırıtıyor sinir bozucu uyuz herif.
Yani daha bu olanları sindirememişken hocanın gözleri beni buldu."Merhaba canım sen yeni olmalısın"
"Evet hocam"
"Yalnız benim bazı takıntılarım var. Mesela cümle kurarken evet ve hayır demeyeceksin cümleni tam kuracaksın. Şimdi ismini söyle otur"
Bu hocaya şimdiden gıcık oldum.Hem emirvaki konuşuyor hem de kısa cevaplardan hoşlanmıyordu.
"Peki, ismim Ece"
Yerime oturdum.
"Hocam bir şarkı söyleyebilirmiyim?"
Herkesin gözü Abdurrahman'a döndü.
"Kısaysa söyle de hemen derse geçelim."
"Yes no Burcu hoca sevmiyo yo yo uzun cevaplar seviyo yo yo"
Allah'ım bu çocuk gerçekten bir garipti.
"Burcu hoca seni tebrik ediyo yo yo"
Hoca tebriğini ritim tutarak Abdurrahman'a söyledikten sonra sınıf defterine imzasını atıp kapattı.
"Ece"
Koyu gözleriyle bana bakan Savaş'a karşılık verdim.
"Efendim Savaş"
"Özür dilerim"
"Ne için"
"Bilmem"
Herhalde bugün de sıradan olmayan günlerden biriydi.
Zilin sesiyle dışarı çıktım. Lavaboya uğradıktan sonra dışarıya bankaların yanına gittim.Yanima yaklaşan kızı izliyordum.Bankta yanıma oturdu ve gülümsedi."Merhaba"
"Merhaba"
"Okulda yenisin galiba birkaç gündür yalnız olduğunu gördüm.Bende senin gibi yalnızım okuldaki zenginler benimle arkadaşlık kurmak istemiyor. Bende belki arkadaş oluruz dedim."
Kızın çok masum tipi ve sevecen bir sesi vardı.
"Tabi neden olmasın ben Ece "
"Ben de Nehir tanıştığıma memnun oldum"
"Hangi sınıftasın?"
"11-A ya sen?"
"11-C"
Kızın beline kadar uzanan bal arısı saçları ve yeşil gözleri hoşuma gitmişti.***
Zilin çalmasıyla defterimi ve kalemimi çantama bıraktım.Askıdan ceketimi alıp giydim ve çantamın ön gözünden telefonumla kulaklığımı çıkardım. Sınıfın kapısına doğru yürüdüm.Okul boşalmış olacak ki ses yoktu.Okulun kapısından çıkıp evin yolunu tuttum. Kulaklığımı takıp bu aralar çok fazla dinlenen Buray-Mecnun şarkısını açtım.Havadaki gri blutlar ürkmeme sebep olurken adımlarımı hızlandırdım.
Aniden sesi bomba gibi çıkan kornanın sesiyle yerimden sıçradım.Arkamı dönüp arabaya gözlerimi kısarak baktım. Bir Savaş ve bir havalı araba görüyordum.
''Gel seni eve bırakayım. Sokak bomboş kimse yok bu yüzden fazla tekin değil.''
''Zahmet etme gerek yok''
''Zaten evim sizin evinizin yanında''
Cevap vermeden ilerledim.
''İyi bende arkandan gelirim.''
Bu çocuğun sorunları mı vardı be ne laf anlamaz biriydi. Adımlarımı hızlandırdım.Ben adımlarımı hızlandırdıkça Savaş da arabayı hızlandırdı. Genelde küçük sokaklarda veya mahallelerde dedikodu fazla olur demi? Arkamı dönüp Savaş'a baktım ve ön koltuğa oturdum.
Bana kısa bir bakış attıktan sonra yola devam etti.
''Ne laf anlamaz çıktın kardeş ya''
''Kardeş öyle mi?''
Aman ne cavap verecem ya bakışlarımı ondan alıp yola baktım.Gözüyle emniyet kemerini işaret edince takmadığımı fark edip taktım.Arabayı hızlandırdı ve tanımadığım bir sokağa girdi.
''Nereye''
''Seveceğin bir yere''
''Eve gitmem lazım gerçekten''
Beni umursamayıp yola devam etti.Evler artık geride kalmıştı.Yol boyunca uzanan ağaçlar ve ağaçların ardından yağmaya hazır gri dolu bulutlar hoş bir görüntüye sahipti.Rahat bulduğum koltuğa iyice yayıldım.
''Bu koltuğu bana versene''
''İstersen sana daha rahatını alırım.''
Yüzümü buruşturup tekrar camdan dışarıya baktım.Kendimi sebepsizce güvende hissediyordum.Uykum da gelmişti yaklaşık bir saattir yoldaydık.Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum ki telefonumun çalmasıyla telaşlanarak dikleştim.Telefonum koltuğun yanına düşmüştü.Almak için eğilince kafalarımız birbirine çarptı.Ah ne romantik diyemeyeceğim çünkü kafam taşa çarpmıştan beter oldu.
''Kafam kırıldı ayı''
Gülümsedi ve eğilip telefonu suratıma fırlattı.
''Ya sen ne pislik şeysin öyle hadi geri dönelim beni eve götür''
''İki dakikalık yol kaldı''
''İstemiyorum beni eve götür''
''Çok konuşma da torpidodan geçen seneden kalmış olan çikolatayı al ve sus''
''Ben oruçum oğlum münafık mısın''
''Sigara kullanıyorum bu yüzden tutamıyorum''
''Çok geçerli sebep neyse ben çikolatayı alıyım da akşam iftardan sonra yerim''
Uzanıp topidoda olan iki çikolataya baktım.İkiside sevdiğimdendi fıstıklı.
O mu? Bu mu? Kendime birkaç kez sorduğum sorunun ardından iki çikolatayı da alıp tarihine baktım. Yalancılıkta da üstüne yoktu daha yeni üretilmişti.Karar veremediğim için ikisinide çantamın ön gözüne bıraktım.
''İşin bittiyse in arabadan''
''Hem kendin getiriyorsun hem de kovuyor musun? ''
''Ne kovması kızım geldik''
Tamam dercesine kafamı salladım.Savaş arabadan indi. Bende kapımı gelip açmasını bekledim.Bir iki adım ilerledikten sonra yavaşça arkasına döndü.
''Ne bakıyorsun insene''
''Kapımı açmayacak mısın?''
''Elin var ayağın var ben niye açıyorum. Hem ben şimdiye kadar annem hariç kimseye kapı açmadım.''
Aman be açarsa eline yapışırdı.Açmıyorsan açma kendim açamıyorum sanki.
Arabadan indikten sonra gördüğüm manzara uzun bir nefes almama sebep olmuştu.Uçurum gibi olan yerin aşağısında masmavi dalgalanan deniz iç açıcı bir görüntüye sahipdi.Arabanın önüne yaslandı ve cebinden çıkardığı sigarasını ince dudaklarının arasına yerleştirdi.Havada hafif rüzgar olduğu için sigarasını yakmak için elini önüne siper etti.Bende yanına yaklaşıp arabanın önüne yaslandım.Arabanın önü soğuk olduğu için yaslanınca bacağıma değen soğuklukla içim ürperdi.
''Evet''
Ne dercesine gözlerini açtı.
''Niye geldik buraya?''
''Sana burayı göstermek ve bir sigara içmek istedim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey'im Ol
Teen FictionDerin bir nefes alıp bana döndü. Gözlerindeki o acıyı hissetmek mümkündü. Deneyimi olmalıydı galiba. Paramparça kalbini hissetmek kolaydı. Biriktirdiği acıları dışa vurmuyordu. Kendi cehennemin de yanıyor gibiydi. Hırçın tipinin aksine masum bakışla...