1|Yeni Karanlık Zindan|

75.7K 2.1K 979
                                    

Multi= MİRA
"Babacığım sen annemi çok seviyorsun öyle değil mi?"dediğimde babam gülümseyen yüzüyle bana döndü.

"Evet kızım ben anneni çok ama çok seviyorum" dedi ve yanağıma bir öpücük bıraktı. Yüzünde yeni çıkmaya başlamış olduğu sakalları tenime batıyordu ve hafif bir acı bırakıyordu.

"Babacığım peki beni seviyor musun?"diye sordum bu kez.

"Seni sevmez olur muyum hiç. Sen benim için bir umut gibi doğdun. Bana bu hayatta yol gösteren ışık oldun. Senin sayende sorumluluk sahibi oldum. Senin sayende mutlu oldum. Kızım benim. Biricik,prenses kızım"dedi ve saçlarımı nasırlı olan elleriyle yavaşça okşamaya başladı.

"Baba bizi hiç bir zaman bırakmazsın öyle değil mi?"diye sorduğumda babam saçımı okşamayı bırakıp kahramanlarınkine benzeyen güçlü kollarını minik bedenime sardı ve aklımdan hiç bir zaman çıkaramayacağım o sözleri mırıldandı.

"Sizi ölmedikçe asla yalnız bırakmam."

Pencereden süzülen rüzgar saçlarımı geriye doğru savururken eski anılar gözümün önünde sahne alıyordu.

Her bir anı sanki yeniden yaşıyormuşçasına gözlerimin önünden geçiyordu.

Sözler. Bir insana verilen sözler önemlidir. Ona bir söz verdiysen elinden geleni yaparak o sözü tutman gerekir. Çünkü sen ona bir kere söz verdin. Kalbinde yeni doğan umutların yeşermesine izin verdin.

. Ne yapıp ne edip o sözü yerine getirmen gerekirken kalbinde yeşeren umutları söndürmen mi gerekir?

Onu mutsuzluğa ve acı çekmeye mi sevketmen gerekir.

Gözlerimden bir damla yaş benden habersiz yanaklarımdan süzüldüğünde ellerimin tersiyle akan yaşı sildim .

Ağlamak çaresizlik midir? İnsanı güçsüz mü gösterir?

Hayır ağlamak güçsüzlüğün göstergesi değil sevginin somut olmuş halidir.
Fakat yalnızca hak eden kişiler için bu gözyaşları yanaklardan süzülmelidir.

Ben eski anılarım için akan her gözyaşımı anında siliyorum. Çünkü değmez bunu biliyorum. Sevgimin değerini bilmeyen bir kişi için ağlamaktansa benim sevgimi gören insanlar için yanaklarımdan süzülen yaşları silmemem gerekir.

💡🕛💡

Uyanalı yarım saat oluyordu fakat ben hala beyaz tavanıma bakıyor ve yatağımla bağımı koparmamakta inat ediyordum. Ne yataktan kalkacak hali ne de kalkmayı düşünecek potansiyeli kendimde buluyordum. Tek istediğim günler,aylar hatta yıllar boyunca bu yatakta yatmaktı.

İstanbula geleli iki gün oluyordu fakat bu iki gün boyunca adeta tembellikte master yapmış ve yatağımdan ayrılmamayı tercih etmiştim. Ne ailem ile vakit geçirmiş, ne de odamdan dışarı çıkıp yeni yaşayacağımız şehri gezmiştim.

Annem her ne kadar bu halimden şikayetçi olsa da üzerime pek gelmiyordu. Çünkü o da biliyordu ne kadar üzgün olduğumu. O da anlıyordu bu ayrılığın bana zor geldiğini.

Halbuki ben bundan öncesinde mutlu ve huzurlu bir kızdım. Yüzümden eksik etmediğim gülümsemem varken şimdi eksik etmediğim somurtkan bir ifadeye sahiptim . Babamın önemli dediği işler yüzünden yüzümdeki gülümsememide beraberinde kaybetmiştim.

İzmir , benim memleketim. Gülümsememi bıraktığım ve sevdiklerimden ayrı kaldığım şehir. Ailem,arkadaşlarım , göbekli bakkal salih amcam,dedikodu yapmakta mahallemizin bir numarası olan fadime teyzem,çiğdem çitleme üstadı masal ve benim can dostum hiradan ayrı kalmaya mecbur bırakılmıştım. Onlar ile o kadar mutluydum ki ayrılmayı aklımın ucundan dahi geçirmemiştim. Böyle bir olayı hesaba katmayı unutmuştum.

TATLI HESAPLAŞMA|Tamamlandı|Where stories live. Discover now