च-Gün:3

84 15 6
                                    

Uyandı.

Yeniden aynısı olmuştu.Sinirlendi.Yüzünü yastığa gömüp çığlık attı.

"Lanet olsun!"

Nasıl iki gün üst üste kaza geçiriyor ve onu kurtaramıyorum?Ve eve nasıl döndüğümü hatırlamıyorum!Bu nasıl bir şaka böyle?

Çalan telefonun sesiyle irkildi.Normalde zil sesine eşlik eder,telefonu geç açardı ama bugün modunda olduğu söylenemezdi.Kimin aradığına bakmadan telefonu açtı.

"Alo?"

"Eun Bi,nerdesin?Saat 11.00."

"Ş-şey çok üzgünüm Bay Kim.Uyuya kalmışım.Hemen geliyorum."

"Pekâlâ,sorun değil.Bekliyorum."

Diğer günlerden farklı olarak geç uyanmıştı.

Belki de artık her şey yoluna giriyordur.

Dolabını açtı ve temiz kıyafetinin kalmadığını gördü.Üzerine bir sweatshirt ve kot pantolon geçirdi.Gözlüklerini komodinin üzerinden aldığı çantasına attı ve koşarak evden çıktı.

Her zamanki otobüse binerek Bay Kim'in ofisine gelmişti.Bay Kim'den defalarca özür diledikten sonra grafik tabletin başına oturdu.Günü Bay Kim'in gönderdiği çizimleri düzenleyerek,yeni karakterler hakkında tartışarak ve webtoon için birkaç zehirli böcek türü araştırarak geçti.

Çalışmaları bittiğinde Bay Kim,Eun Bi'ye ve kendisine bir bardak kahve getirdi ve bir sandalye çekti.Kendi kahvesinden bir yudum aldıktan sonra konuştu.

"Çizimler konusunda kesinlikle annenden daha yeteneklisin."

Eun Bi gülümsedi.

"Teşekkür ederim.Daha küçükken bana çizim dersleri veriyordu."

"Sendeki ışığı çok önceden görmüş olmalı."

Eun Bi güldü ve bardağı eline aldı.

"Kahveni içtikten sonra eve git.Saat 02.00 olmak üzere."

Eun Bi panikledi ve bardağı masaya bıraktı.Çantasına malzemeleri tıkarken konuştu.

"Kahve için teşekkürler ama şimdi gitsem daha iyi olur."

Bay Kim'in cevabını beklemeden ofisten çıktı ve cadde boyunca koşarak trafik ışıklarının olduğu dörtyol ağzına ulaştı.Saatini kontrol etti.

01.46
Eğer geç kalmış olsaydım ambulans ve polis arabaları kazanın yerinde olurdu herhalde.Daha önce buna şahit olmadım.

Onu nasıl kurtarabileceğini bilmiyordu.Her koşulda kedinin peşinden yola atlayacaktı.Dün onu durduramamıştı.

Kırmızı ışık yandığında kadın yine yanındaydı.Eun Bi onu gördüğü gibi kolunu beline sardı ve onu diğer tarafa çevirdi.Huysuz kedinin tekrar yola atlamasını istemiyordu.

Kadın korkuyla ona baktığında Eun Bi kendini kötü hissetti.

"Beni hatırlamıyor musun?"

"Ah,sanırım seni tanıyorum.Adın neydi?"

"Eun Bi--Hwang Eun Bi."

Kadın mahçup bir şekilde gülümsedi.

"Üzgünüm,hatırlayamadım."

Eun Bi onun gülümsemesini görünce sırıtmadan edemedi.Bir süre aptal bir aşık gibi onu izledi.

Kadın hayretle güldü.

"Beni çok iyi tanıyormuş gibi görünüyorsun."

"Görünmüyorum,tanıyorum."

"Nasıl?"

Eun Bi yeşile dönen ışığı gördüğünde kadının koluna girerek yolda ilerlemeye başladı.

"Yarın caddenin başındaki kafede benimle buluş lütfen.Saat..01.00'de.İşten erken çıkamıyorum ve sen de her gün bu saatte burda olduğuna göre yarın gelebilirsin."

"Seni tanımıyorum."

Kadın kızı tanımamasına rağmen onunla birlikte yürürken kendini güvende hissediyordu.Başını omzuna yaslamak,sıcaklığını daha çok hissetmek istiyordu.

"Beni tanıyorsun."

Birkaç adım sonra yolun diğer tarafında olacaklardı--kadın Eun Bi'yi korumak için kenara iterek elektrik direğinin altında kalmasaydı.

KAGEROU DAYS || SinRinWhere stories live. Discover now