yoongi ona bir saat daha uyuyacağını söylediğinde ciddiye almamıştı, yola çıkmış olduğunu düşünmüştü. ama 11.kez arayışı ona yanlış düşündüğünü gösteriyordu.
"jimin...noldu" yoongi nefes nefese telefonu açtı. gerçekten uyuyakalmıştı ve şu an treni kaçırmak üzereydi.
"hyung niye nefes nefesesin?"
"sana daha çabuk kavuşmak için koşayım dedim." gergince güldü.
"inanmadım hyung..."
jimin söylenmeye başlayacakken yoongi onu sevdiğini söyleyip telefonu kapatmıştı.
...
"jimin beni bul."
yoongi, jimin'in evine nasıl gideceğini bilmiyordu. busan'a şu ana kadar sadece rap yarışması için geldiği göz önüne alınınca bu gayet olağan bir durumdu.
"hyung ben tren istasyonuna geldim sen beni bul!"
"ben misafirim senin beni bulman gerekiyor!"
"hayır hyung sen beni!"
"jimin, ben şimdi tren istasyonundan çıkıp dışarıdaki otoparka gideceğim. sen de orada ol, görüşürüz seni seviyorum."
yoongi'nin her seferinde telefonu kapatmadan 'seni seviyorum' demesi jimin'e anlatılmaz duygular yaşatıyordu. uzun süredir yaşamadığı aşk karşısına bir anda çıkmıştı. ve bundan şikayetçi değildi.
yoongi elindeki spor çantasını sıkıca tutup tren istasyonunun çıkışına doğru yürümeye başladı. kendi şehrinden uzaklaşmak onu hep geriyordu.
jimin otoparkın dışında bekliyordu. yoongi'nin gerginliğinin aksine jimin fazlasıyla heyecanlıydı. ilk defa 'sanal' bir sevgilisi olmuştu.
jimin beklerken, yoongi çıkışa ulaşmanın verdiği başarı hissiyle dudaklarına havalı bir gülüş kondurmuştu. eh bu ona göre büyük bir başarıydı.
sonunda çıktığında gözleri hemen etrafı taramaya başladı. gri saçlı sevgilisini hemen görmek istiyordu.
telefonu çalan yoongi arayan kişiye bakınca yüzündeki gülümsemeyle hızla telefonu açtı.
"jimin, nerdesin?" onu görecek olmanın heyecanıyla konuştu.
"hyung...ben gelemeyeceğim."
yoongi yanlış duyduğunu düşünürek konuştu.
"ne diyorsun jimin-ah?"
"kardeşim, hastalanmış hyung. acil diyerek beni çağırdılar. şehir dışına gitmem gerekiyor, seninle yarışmaya katılamayacağım."
yoongi için yarışmaya katılmak önemli değildi. fakat jimin'i görmek, bu gerçekten önemliydi. tüm yolculuk boyunca buluşmalarının hayalini kurmuştu.
buluştuklarında ona sımsıkı sarılacaktı. sonra ise belki dudaklarına küçük bir öpücük bırakırdı. jimin'e sarılmayı gerçekten istiyordu. ilk sevgilisi değildi belki ama ilk defa bu kadar güçlü duygular besliyordu.
"jimin," yüzü düşmüştü yoongi'nin. "sen ciddi misin?" inanmak istemiyordu. bunca yolu onun hayaliyle gelmişken ona sarılmadan dönmek berbat bir şey olurdu.
"değilim. seni gördüm hyung,geliyorum!"
jimin yoongi'yi görmüştü. büyük olan laflarına kıyasla gerçekten şirin duruyordu. ve nerdeyse aynı boydalardı. cüsseleri düşünülünce jimin gerçekten üstte olabileceğini fark etti.
büyüğün gülen yüzü, o gelmeyeceğini söyledikten sonra düşmüştü. jimin o an büyüğün onu gerçekten sevdiğini hissetmişti.
arkasına saklandığı arabadan çıkarak binanın önünde duran sevgilisine doğru yürümeye başladı.
yoongi olanları zor kavramıştı. eski heyecanı tekrar gün yüzüne çıkmıştı.
jimin yoongi'ye doğru ilerken aklında ilk ne yapması gerektiğini düşünüyordu.
elini mi sıkmalıydı? bu çok ciddi olurdu.
sarılmalı mıydı? bu çok sırnaşık gözükür müydü?
yoksa direkt öpmeli miydi? böylece müthiş bir ilk izlenim bırakırdı.
yoongi ona doğru gelen küçüğü gördüğünde hızla ona doğru adımladı.
jimin donakalmışken, yoongi jimin'e sarıldıktan sonra ellerini tuttu ve dudaklarını birleştirdi.
yoongi...jimin'in tüm taktiklerini yerle bir etmişti.
"dudakların düşündüğümden de yumuşak jimin-ah!"
...
vay be 523 kelime :")
ciddi soruyorum bu sefer
sizce düz yazım nasıl? yani okunurluğu var mı? beni iyi/kötü eleştirin lütfen
sizi seviyorum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
