''Ölüm sessizliği.''

35 10 1
                                    


YILLAR ÖNCE...

Kıyıya vurmuş beden, suların çarpma sesleri eşliğinde ürkütücü bir görüntüye bürünüyordu. Gün ağarırken güneş kızıllıkla çevrelenmiş etrafa yepyeni bir günün daha doğduğu mesajını iletmişti. Dudaklarından karnına kadar her yerde iz bırakan kan midemi bulandırırken gözlerimi kapatıp derin nefesler soludum. Kandan, ölümden, dehşetten başka bir koku dolmuyordu ciğerlerime. Kalp ritmim bir anda hızlandı. Zihnim kuytulara gömdüğüm anılarla doluydu ve her geçen saniye biraz daha canımı yakıyorlardı. Umursamadım. Nereye gittiğimi bilmeden amansızca koşarken bir süre sonra kendimi ormanda bulmuştum. Koşmak kısa bir süreliğine de olsa iyi hissettiriyordu. Acımı unutmama iyi geliyordu.

Yalnızca kısa bir an.

Bu arada ben Saye Sarar, Gecenin o puslu anından bu yana ölüm sessizliğine bürünmüş bir kızım. Dört duvar arasında sıkışıp kalmıştım. Benliğimin çok uzağında bambaşka bir âlemin içinde bulmuştum kendimi. İnsanları ilk o gece tanımıştım mesela. İçleri nefretle dolduğunda gözlerinin hiçbir şeyi görmeyeceğini ilk o an anlamıştım.

O öldürmüştü gözlerini kapat ve hatırla!

O yapmıştı.

Gözünü bile kırpmadan.

Sen sadece annenin kanının yerde kalmasını istemedin Saye Sarar..

Ve onu öldüren katilden intikamını aldın.

Sen adil oynadın.

Sıra ölüm sessizliğinde!

Tüylerim ürperirken, boğazıma İnen yumru yutkunmamı zorlaştırdı. Normalde karıncanın canını incitmeye korkan ben, az önce annemin katilini mi öldürmüştüm? Yanağımdan süzülen bir damla yaş ile gözlerimi tekrar kapattım. Ruhum acılar içinde kıvranıyordu. Acımamazlık kalbime dikilmişti. Yaklaşık bir saat önce yaşanan olaylar kontrolüm dışında gerçekleşse de amacım zaten intikam almak değil miydi? Bir canı alsam da bu durumdan zerre kadar pişman değildim. Fakat artık hayatımda hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını anlamam kısa sürmüştü.

''Saye?'' Endişeli bir ses düşüncelerimden beni soyutlarken hızla başımı geriye çevirerek sesin geldiği yöne odaklandım. ATA SARAR. Yıllardan beridir bu yana nefret ettiğim ve bir o kadar öfke duyduğum gereksiz babam. İstemeye istemeye birkaç dakika hafızamı yokladım. Anneme o kadar işkencesini, bize sürekli bir çöpten farksızmışız gibi davranmasını... Kısacası, her şeyi. Yüzündeki o ifade bunun gerçekliğini fazlasıyla kanıtlıyordu. Pişmanlık duyuyordu fakat artık bununda bir önemi kalmamıştı. Ayağa kalktım ve adımlarımı hızlandırarak yürümeye başladım. Beyaz elbisem kanlar içinde kalmıştı. Burkulan bileğim morarmaya yüz tutmuştu.

''Dünya!'' sesinden bana doğru koştuğunu anlayabilmem çok uzun sürmemişti. Elleri iki bileğimi de sıkıca kavrarken ne kadar halsiz olduğumu anladım. Ayakta durmaya mecalim yoktu.

''Kızım, Sen... Sen ne yaptın?'' dehşete düşmüş gibiydi. Onun aksine rahat bir tavır takınarak, ''Annemin intikamını aldım.'' Dedim. Soğuk hücrelerime kadar beni yaksa da aldırış etmedim. Uzaklaşmak, kaçıp gitmek istiyordum. Her şeyden kendimi soyutlamak, kendi kabuğuma çekilmek istiyordum. Bunun çare olmayacağını bilsem de geçmişle burun buruna gelmek istemiyordum. O kadar güçlü değildim.

''Ya polisler seni tutuklarlarsa...'' Sonlara doğru bağırdığında bir anda gülmeye başladım. O kadar soluk ve renksiz gülüyordum ki titrememek elde değildi. Babama doğru bir adım atarak keskin bir biçimde gözlerine baktım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 16, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ÖLÜM SESSİZLİĞİWhere stories live. Discover now