2

48 8 7
                                    

Kendime acı çektirsem de, ağlasam da, bağırıp çağırsam da yoksun değil mi?...
Etrafımdaki insanların tepkileri 'boş hayaller bunlar, boşuna üzülüyorsun' oluyor. Seni bilmiyorlar ki...kalbimin acısını bilmiyorlar, bir resmin gözümün önüne gelince nefesimin kesildiğini bilmiyorlar. Ya da fotoğraflarına bakarken gözlerimin neden dolduğunu bilmiyorlar...gerçi ben de hala bilmiyorum. Ne kadar üzülürsem üzüleyim, ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim bir sesin değiyor kulaklarıma...unutuyorum her şeyi. Sonra kızıyorum kendime 'Nerede o buzlar kraliçesi?' Diye söyleniyorum. Cidden neredeydi o buzlar kraliçesi? Yüzünde mimik oynamayan, asla ağlamayan ben neredeydi?...

Kulaklarımda senin sesin varken döküyorum gözümden incileri. Bu kadar kolay mı diyorum...bu kadar kolay mı pes edeceksin?...
Sonra elimin tersiyle yüzümdeki ıslaklığı gelişi güzel siliyorum ve ayağa kalkıyorum. Beynimde tek bir şey yankılanıyor.

Ruhundaki çok acıyan yaraları bedenindeki acılarla bastır ve tekrar eski haline dön lanet olası...

Sonra bir bakıyorum ellerim kan içinde...sağ elimde kırılmış bir cam parçası, kırmızı sıvı akıyor heryerimden. Bilerek ellerime zarar vermiyorum. Görüp sormasınlar, tekrar hatırlamayayım diye...
Buz gibi suyun altında ıslanırken gözlerimden hala sıcak sıvılar akıyor. Ve ben ilk defa hissediyorum. Kalbimde bir heyecan var...
Peki sebebi ne bunun? Siyahlar giyip yumuşak yatağa oturuyorum. Saçlarım hala ıslakken telefonumu alıp mesajlara bakıyorum birkaçına cevap verip kapatıyorum. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkıp mutfağa gidiyorum. Acı bir kahve, bir parça çikolata, kulağımda yine sen ve elimde bir kitap...
Saatler geçiyor belki de kitabın son sayfalarını okuyup kapatıyorum. Yatağa uzanıp sabahın olmasını istemesem de uykuya dalıyorum.

日光 || Jeon JungkookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora