❄

449 40 27
                                    

Elimde telefonla parkta bekliyordum. Kırmızı, siyahlı ateş çıkartmalı bisikletime sırtımı yaslanmıştım.

Natsu: Nerede kaldın?

Lucy: Şey... Düştüm. Gelemiyorum, yardım etsen?

Gülmemek için kendimi zor tutarken gözlerimi devirdim.

Natsu: Tamam, neredesin?

Lucy: Parkın girişinde...

Telefonu cebime koyup parkın girişine doğru yürüdüm.

Girişte yere çökmüş bisikletinin yanında duran Lucy yi görünce gülümsedim.

Ama ayaklarındaki yüksek topukluları görünce gülümsemem kahkahaya dönmüştü.

"Bisiklet sürmeye topukluyla mı geldin?" dedim.

Bana sinirle bakacakken yüzü şaşkın bir ifade aldı.

"Aa tatlıymışsın." dedi. Aniden demesine mi yoksa gerçekliğinden mi bilmiyorum ama kızarırken gülümsedim.

"Doğru, sen beni hiç görmemiştin." dedim. Başını salladı.

"Artık yardım edecek misin?" dedi. İç çekip eğildim. Ayağındaki ayakkabıları çıkartıp elime aldım.

Diğer elimi uzatıp tutmasını bekledim.

Tutup ayağa kalktı. Hafif sendeleyip dengesini buldu.

"Ayağın iyi mi?" diye sordum.

"Evet sadece topukluyla yürüyemedim." dedi dürüstçe.

Lucy bisikletini kaldırdı ve yürümeye başladı. Benim bisikletimin yanına gelene kadar tek kelime etmedik.

"Bisikletin iyiymiş. Alev çıkartmaları falan, olgunca." dedi alay ederek.

"Seninkilerde, winxli falan zevkin iyiymiş." Dedim.

Bisikletine bakıp tekrar bana döndü, dil çıkarttı.

Bu mutlu anları aklıma gelen ölüm saatiyle kötü oluyordu. Bir ihtimal eğer kurtaramazsam diye... Lucy nin dileklerini gerçekleştirmesini istemiştim.

Yalnızdı. Hayatı boyunca güzel bir anısı olmamıştı. Bunu tahmin etmem zor değildi. Rüyayı gördüğümden beri onu izliyordum...

Hayat acımasızdı ve elimden hiç bir şey gelmiyordu...

AnonimWhere stories live. Discover now