jinsila'dan geriye kalanlar

7.7K 686 306
                                    

Saat iki buçuk sularıydı. Issız ormanda çekirgelerin ve baykuşların sesi yankılanıyordu. Ayın ışığı fazla güçlü sayılmazdı bu yüzden etraf oldukça karanlık ve ürkünç görünüyordu.

Fakat bu duruma alışmış olan Avcılar, karanlığı pekte sorun etmemişlerdi. Öyle ki hızlarından ödün vermeyecek şekilde, bir gölge sessizliğinde ilerlemeye devam ediyorlardı.

Chaeyoung her zaman olduğu gibi en önde ilerliyordu. Seri refleksleri sayesinde hem kılıç hemde ok atma konusunda oldukça yetenekliydi. Fakat küçüklüğünden beri ok atmak onun için her zaman daha zevkli olmuştu.

Kendini daha asil ve daha güçlü hissediyordu ve bu konuda iyi olduğunuda biliyordu. Abisi çoğu zaman ilk atış şerefini ona verirdi fakat kardeşinin güvenliğinden emin olmak için Chaeyoung'dan pek uzaklaşmazdı.

Eunbi ise genelde arkayı kollardı. Yakın dövüşte ustaydı ve sinsice sokulan bir düşmana haddini oldukça gaddar bir şekilde bildirirdi. Hiçbir zaman işi konusunda Chaeyoung kadar hırslanmaz fakat Hoseok kadar da serbest ve özgüvenli davranmazdı.

Bu yüzden de plan yapma konusunda ipleri eline almaktan çekinmezdi.

"Ağaçların ardına saklanın," diye fısıldadığını duydu Hoseok'un. Onlardan birkaç metre geride ki kalın gövdeli bir ağaca yaslandı. Tek eli kılıcının kabzasındaydı.

"Yaklaşık onbeş dakika sonra av için görünecekler. Dolunay yok, bu yüzden fazla güçlü değiller. Chaeyoung ilk atışı yaptığı an, meşaleleri hızlıca yakın. Kokumuzu alacaklardır, seri hareket etmeliyiz."

Hoseok'un bu sözlerinden sonra kimse ses çıkarmadı. Hepsi silahlarına sarılmış, yavaşça nefes alıp vererek bir hareketlenme bekliyordu. Ortalık sessizdi. Fırtına öncesi sessizlik.

Çünkü birazdan olacak gürültüyü hepsi şimdiden tahmin edebiliyor, stres yapmadan durmaya çalışıyorlardı.
Dakikalarca yabancı toprakların ağaçlarının altında beklediler.

Ve sessizlikte yankı yapan küçük bir hırıltı harekete geçmelerine neden olmuştu.

Yuri ve Jackson yalnız değildi, yanlarında iki genç kurt daha vardı. Bu dökülecek daha fazla kan demekti. Chaeyoung gülümsedi. Üstünde zarif bir gül işlemesi olan yayını daha sıkı kavradı ve gümüş okunu en iri olan Jackson'a doğrulttu.

Genç kurtadam her şeyden habersizce koşuyordu ve arkadaşlarının hırıltıları yüzünden yaya sürtünen okun sesini duyamamıştı. Yine de hissettiği yabancı bir huzursuzluk yüzünden hızını yavaşlatıp etrafı koklayacağı sırada, iki kaşının arasına isabet eden ok, onu yere sermeye yetmişti.

Sürüsünde ki arkadaşları olanları idrak etmeye çalışana kadar, ağacın arkasından kendini gösteren Hoseok elinde ki meşaleyi hızla ileri fırlatıp, ölü bedenin daha hızlı yok olmasına sebebiyet vermişti.

Aralıksız atılan birkaç meşale ateşi oldukça büyütmüş, ormanda ki ağaçlara zarar vermeye başlamıştı.

"Sürü toplanmadan acele edelim!" diye bağırdı Eunbi. Aynı zamanda çılgına dönmüş Yuri'nin pençelerinden kurtulmaya çalışıyordu.

Birkaç ayak oyunu sonrası, uzun kılıcını kızın boynuna bastırmış, işini engellememesi için elinde ki meşaleyi yüzüne doğru fırlatmıştı. Ateş, kurtların en hassas olduğu maddelerden biriydi ve Avcılara kesinlikle avantaj sağlamıştı.

Birkaç boğuşma sonrası, Hoseok son kalan kurdun boğazını ceketinin iç cebinde saklı olan hançerle deştiğinde, ortalık yeniden sessizliğe gömülmüştü. Tahmin ettiklerinden fazla kurt olduğu için biraz terlemişlerdi fakat ideal sürede hepsini yok etmeyi başarmışlardı.

fifty shades of blood, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin