38 bölüm

109K 2.1K 77
                                    

ARKADAŞLAR ÇOK HASTAYIM, 2 GÜNDÜR OKULA GİTMİYORUM, ZATEN BAŞIMI YATAKTAN KALDIRAMIYORUM. BU BÖLÜM NASIL OLDU GERÇEKTEN BİLMİYORUM, ELİMDEN GELDİĞİNCE BİR ŞEYLER YAZDIM. İNŞALLAH BEĞENİRSİNİZ :)

Vote: +300 ve bol bol YORUM

Ve 12 nisanda HİLAL arkadaşımızın doğum günü varmış. DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN CANIM BENİM



"Sonunda uyanabildiniz hanımefendi"

"N-nereye gidiyoruz?"

"Tatile çıkıyoruz güneşim..."

"Ne tatili ya? B-bebeğim, bir şey olursa?"

"Merak etme aşkım, ben Zeynep hanıma sordum, bir sorun olmayacağını söyledi. İçin rahat olsun."

Derin bir nefes vermiştim. Demek fısır fısır konuştukları şey buymuş. Acaba nereye gidecektik? Deniz var mıdır? Hava çok sıcaktı yani ondan şey yapmıştım.

"Peki nereye gidiyoruz?"

"Hindistana"

"Hindistan?"

"Ne oldu? Yoksa başka bir yer mi istiyordun? Keşke ilk önce sana sorsaydım ama bu seferde sürpriz olmazdı ki."

"Yok yani şaşırdım, ne biliim bende aslında yaz tatili için nereye gidebiliriz diye düşünüyordum. Hatta rezervasyonu böyle şatafatlı bir yere yapacağına adım gibi emindim ama beni şaşırttın doğrusuya"

"Şatafatlı yer nasıl oluyormuş?"

"Ne bileyim hani filmlerde veya kitaplarda hep Parise, yok New Yorka falan giderler ya, ondan söyledim"

"Seni şaşırtabiliyorsam ne mutlu bana"

Başımı göğsüne koyup yeniden uyumaya devam ettim. Tam uykumun en güzel yerinde mide bulantısıyla uykumdan uyanmak zorunda kalmıştım. Doğanda anlamış olacak ki hostes kıza lavobonun nerde olduğunu sormuştu. İçimdekileri boşaltırken, ki pek fazla bir şey yememiştim, Doğanda saçlarımı arkadan tutuyor bana destek verircesine ellerini anlıma koymuştu. Bu berbattı! Hemde kocamın önünde! Kendime geldiğimde elimi yüzümü yıkayıp aynada kendi yansımama baktım, Doğan hala bana korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

"İyiyim..."

"Bir şeyler yemen lazım"

"Yok...istemiyorum."

Çoktan yerlerimize oturmuştuk. İki dakika sonra hostes kız yanımıza gelmişti. Ah hayır!

"Doğan bey istediğiniz yemekleri getirdik. Başka isteğiniz?"

"Gerekirse size haber veririm."

Doğan bana doğru dönüp önüme tüm yemekleri dimeye başlamıştı.

"Hadii"

"Canım istemiyor, sen ye"

"Yemen lazım! Hem bebeğimizi düşün"

Doğru bebişim açtı, ve benim canım istemiyor diye bebeğimi aç bırakıyordum. Yavaş yavaş yemeye başlamıştım. Arada Doğanada yemek veriyordum. 2 saat sonra sonunda uçuş pistine iniş yapmıştık. Havalimanından çıktığımızda bizi araba bekliyordu, zaten şaşırmama gerek yoktu. Doğan her şeyi düşünmüş zaten. Böyle bir kocam olduğu için çok şanslıydım.

"Teşekkür ederim...beni en mutlu kadını yaptığın için"

Ellerimi tutup dudağıma bir öpücük kondurmuştu.

"Asıl ben teşekkür ederim, beni dünyanın en mutlu adamı hatta babası yaptığın için. İyiki seni o gün görmüşüm. Her gün Allahıma dua ediyorum seni ve bebeğimizi bana bağışladığı için.."

Kafamı göğsune koyup huzur bulduğum kokusunu içime çektim.

Otele vardığımızda gözlerim neredeyse yuvalarından fırlayacaktı.

"Aman Allahım...mükemmel.."

"Beğendiğine sevindim."

İçeri girdiğimizde dış görünüşü gibi içeriside çok modern ve lüks bir şekilde döşenmiş. Odamıza çıktığımızda ağzım bir karış açık kalmıştı. Burası harikaydı! Hemen Doğanın kucağına atlamıştım.

"Burası çok güzel, teşekkür ederim birtanem!"

Boynuma bir öpücük kondurup bana sıkıca sarılmıştı.

"Ani hareketler yapma!"

"Tamam özür dilerim..sadece heyecanlandım"

Yavaşça kucağından inecekken Doğan dahada sıkı sarılmıştı.

"Hmm...hazır kucağımdayken.."

"Doğan!"

"Ne yaa?"

"Şşt belkide bebeğimiz bizi duyabiliyor, sen neler konuşuyorsun böyle ya?"

Beni yatağa kadar taşıyıp yatağa yavaşça uzandırmıştı. Salaş tişörtümü sıyırıp karnıma doğru konuşmaya başladı.

"Kızım, bizi duyabiliyor musun? Eğer duyuyorsan bir kaç saatliğine kulaklarını kapatmak zorundasın, yoksa hiç uygun olmayan sesler duyabilirsin."

Karnımı okşayıp.

"Afferim benim kızıma"

"Doğan neler söylüyorsun sen ya? Azgın boğalar gibisin!"

"Evet..."

Ağırlığını vermeden üzerime, kaplan misali, doğru geliyordu.

"Seni düşündükçe..."

Her lafının sonunda karnımdan başlayarak dudaklarıma bir yol çizerek öpücük bırakıyordu.

"Seni gördüğümde... Azgın boğalara dönüşüyorum. Bana ne yaptığının farkında mısın?"

Gözlerine baktığımda koyulaşmış ela gözlerle karşılaştım. Bende çok özlemiştim Doğanı...ama bebeğimede bir şey olmasını istemiyordum. Aslında Zeynep hanım sakıncası olmaz demişti, ama yinede korkuyordum.

"Yavaş olacağına söz verirs-"

Daha cümlemi tamamlayamadan dudağıma bir öpücük bırakıp.

"Söz"

Demişti. Yavaş yavaş ilerliyorduk. Anlamıyorum akşamı bekleseydi ne olacaktı ki? Gerçi saat 18.20ydi. Tabii saati nerden bildiğimi soracaksınız. Cevaplayayım, çünkü tam karşımda çok hoş işlemeli bir antika saat vardı. Ben bunları düşünürken, Doğan çoktan üzerimdeki salaş tişörtü bir yerlere fırlatmıştı. Öpüşüne karşılık vermediğim için dudağıma resmen işkence ediyordu. Karşılık verdiğimde öpüşü daha yumuşak olmuştu. Bende boş durmayıp üzerindeki mavi gömlek tarzı tişörtün düğmelerini açmaya başlamıştım. Dudaklarımı bırakıp boynumu öpmeye ve emmeyr başlamıştı. Ağzımdan bir inleme kaçmıştı.
Sonunda ikimizde mutlu sona ulaşmıştık, Doğan kendini yatağın diğer ucuna atmıştı. İkimizde nefes nefese kalmış öylece tavana bakıyorduk. Yorgunluktan gözlerim kapanıyordu. En son Doğan beni kendine doğru çekmiş bana sıkıca sarılıp omzuma bir öpücük kondurmuştu.
Gözlerimi zar zor açmıştım. Güneş gözlerime resmen hücum ediyoyordu. Yan tarafıma baktığımda Doğan yoktu. Hemen hızlı bir duş alıp, Doğanı bulmam lazımdı. Banyodan çıktığımda ilk işim elime telefonu alıp Doğanı aramak olmuştu, ama açan yoktu. Üzerime elbisemi geçirip aşağa inmiştim, belkide kahvaltı yapıyordur? Sonunda asansörden çıktığımda otelin restoranına gittim. İçeri girmemle karşılaştığım manzarayla yerimde çivi gibi çakılı kalmıştım. Doğanın konuştuğu hatta güldüğü kadın kimdi?!

Zorla evlilik mi? (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now