LXIII - Savaşın Adı

296 29 16
                                    

Nil / Prime Lapidem

Kalkanın somutlaştırdığı elin ağırlığı Quae'nin yüzünden çekilirken solukları da normal ritmine dönmek adına yavaşlamaya başladı. Ars'ın bir sonraki adımını tahmin edemiyordu. Çünkü bu sahnenin sonrasını takip edebilecek duygusal olgunluğu diğer yarısında bırakmıştı. Scipio'nun vücudu her an öne atılmak adına gerginleşmiş, Quem'in yüzüne ise ne düşündüğünü gizleyen puslu bir gölge yerleşmişti. Amentes olanları meraklı bir izleyici gibi gözlemlerken vadoz mağradaki geri kalan herkes biri eksik iki mixtanın karşı karşıya heybetli duruşlarını hayranlık ve korkuyla izliyorlardı. Quae sanki birkaç saniye önce darbe almamış gibi sağlam duruşuna hızlıca kavuştuğunda Ars da kimsenin tahmin edemeyeceği cevabını vermek üzereydi. Sanki düşünmek için zamanın kimsenin bilmediği bir aralığını doldurmuştu. O aralıkta ise kendinden başkasına ayrılabilecek kullanışlı bir boşluk yoktu.

"Seninle gelmiyorum."

Quae, herhangi bir ifadeye bürünmeden ağzındaki kanı tükürdü. Ayağı kalkıp başıyla hafifçe Ars'ın sözlerini onayladı. Ars'ın onun yanında yer almayaşının bütün haklı sebeplerini anladığına inanıyordu. Seninle gelmiyorum diyordu mixta, sanki başka bir sen adına der gibi vurgulamıştı. Quem'in zarar gördüğü her bir olası sonda Quae de kaybedilecekti ve şu evrende tek ailesi Quae olan Ars için ailesini korumak Quem'i korumak anlamına geliyordu.

"Öyleyse sakın karşımda yer alma Ars. Savaş meydanında karşıma çıkarsan geri dönüş olmayacak."

Quae tek bir kelime daha etmeden başka hiçbir bakışa gözleriyle karşılık vermeden arkasını dönüp gürültünün ve karmaşanın kucağına doğru adımlarını attı. Bombalar artık vadoz mağaranın üzerine düşerken gezegende toza dönüşmeyen bir parça toprak da yok olmak adına kendi geleceğini yaşamaya başlamıştı.


Sacra / Kara Delikler

Çocuk yüzlerce basamağı geride bırakırken toprağın altına girmek konusunda hiç de sıkıntı yaşamadığını fark etti. Toprağın kokusu başka bir gezegende onun için ev anlamını taşıyordu. Gizli geçitlerden geçip SBAM'a yakın Kara Delikler'den birine vardığında babasının bu kör noktalara neden bu ismi taktığını anımsıyordu. Şöyle söylemişti bütün görkemiyle koltuğunda otururken Tempus:

"Zamanın ötesini tartıştığın bir yerde, zamanın sınırlarından da sıyrılman gerekir. Bu hayatta başarabileceğin en büyük zorluktur. Çünkü nice güçler içinde en korkuncu; zamanın kendisinden bile korkmayan varlıklardır."

Çocuk kardeşini düşündü. Her ikisi için de 'baba' sıfatını taşıyan adamın ona neler yaptığını... Aynı kanı taşıyan iki çocuğuna bu denli farklı davranan babanın aklında yatanları... Tempus, bir nulla olmasına rağmen çocuğu koşulsuz şartsız kabul etmiş, her şeyin başına getirmiş, çocuğa gezegenleri yönettirmişti. Fakat Acario, Tempus ona bir zehir, bir canavarmış gibi davranmıştı. Annesini akıl sağlığından yoksun bırakan yoksa çocuğun şartlı sürgünü değil de Acario'nun doğumuyla ilgili bir şey miydi? Çocuk bu düşüncenin beynine ne zaman yerleştiğini bile bilmiyordu. Sadece bir şeyden çok emindi. Kardeşinin aksine senelerce tanıklık ettiği bir şeydi bu, Acario'nun aklına bile gelmeyecek tahmin bile edemeyeceği bir şey; Tempus'un bağlılık yemini ettiği kadına karşı bağlılığı ve sevgisi o kadar büyüktü ki sırf onun hatırı için değersiz nulla oğlunun önüne evreni serebilir, değerli nobile oğluna ise işkenceler edebilirdi. Böyle mantıksız bir tavrı sadece güzeller güzeli eşi Alebei söz konusuysa sergileyebilirdi. Peki, neden Alebei, çocuğun hatıralarındaki tatlı, sevimli ve güzel anne figürü Acario'yu bu denli reddetmişti? Acario, Alebei'ye yapılan deneylerin onu tüketmek değil iyileştimek için yapıldığını bilmiyordu. Tempus'u bir çeşit kötülük sembolü ilan etmiş ve onun iyi bir şey yapabileceğine dair bütün olasılıkları beyninde engellemişti. Kendisine yapılan işkenceler ne kadar gerçekse Alebei'ye yapıldığını sandıkları bir o kadar yalandı, kendi kendine yaptığı bir göz boyamasıydı. Çocuk kardeşinin varlığını öğrendikten sonra nihai görüsünü kullanıp annesiyle ilgili deneylere ulaştığında kısmi bilgiye sahip olsa bile Tempus'un sevgili eşine zarar verecek bir şey yapmayacağını biliyordu. Aynı şekilde deney belgelerinin devamında bunun iyileştirmek adına yapılan çeşitli araştırmalar olduğuna dair kanıtlar sıklıkla mevcuttu. Fakat Alebei hiçbir şekilde Acario'ya tepki vermiyor, onu sevgiye muhtaç bir çocuk olarak görmüyordu.

SacraWhere stories live. Discover now