1✣ SUÇLU

21.1K 865 241
                                    

Melissa CLARK

15.02.2016

NEW YORK POLİS MERKEZİ

Yüzleşmeye cesaret edemediğimiz korkular sınırlarımızı belirler. (R.S)

Acıların altında çırpınıp kanatlanan bir erkek çocuğu gibi gözlerimle derince temas kurdu. Elindeki şişeyi hem sıkı sıkı tutuyor hem de defalarca yudumluyordu. Alnından akan terler, bir erkeğe göre cılız olan bedenini ele geçirmişti.

'Bütün gün susacak mısın?' dedim sakince. Sakinliğim bedeninden akıp gidiyor hislerini yeniden tetikliyor gibiydi. Elindeki şişeyi yere savurup ayağa kalktı. Gözlerindeki öfkeyi görebiliyordum. İki defa kırpıştırıp dikkatimi dağıtmaya çalıştığını anladığım gibi saçlarından çekiştirdim. Kalktığı sandalyeye tekrar oturttum. Karşılık veremeyecek kadar tükenmişti. Saç diplerini çekiştirip sinirle mırıldandı. Kendi canını yakıyor ama bundan mutlu gibi görünüyordu. Bir kaç şey söylemek için hazırlandığım vakit, sorgu odasını bilindik melodi kapladı. Seri adımlarla telefona ilerleyip açtım.

'Çabuk dışarı çık. Neden konuşmadığını anladık.'

Şefin talimatıyla odadan hızla çıkıp karakolun esas alanına koşarak ilerledim.

*Amerika Birleşik Devletleri (ABD), elli eyalet ve bir federal bölgeden oluşan anayasal cumhuriyetinde bulunan bütün kadın mahkumların ülke dışına gönderilmesi zorunluluğundan sonra akılları karıştıran bir başka haber bundan sonra gelecek olan suçluları gönderebileceğimiz yeni bir hapishanenin yapılmadığı yönündedir. Bütün kadın cezaevlerinin yakılması üzerine yeni bir kadın mahkumun erkek hapishanelerinden herhangi birine gönderilmesi devlet başkanı tarafından mecburen onaylanmıştır. Ülkenin tamamı (48 eyaleti olan Kıta ABD'si ve ülkenin federal bölgesi olan Washington, DC) bu haberden sonra kadın suçluların azalacağı yönünde bilgilendirme yapmıştır. Cumhuriyeti kaplayan korkunç haber ile birlikte bütün Amerika yıkıma uğramış öyle ki, elindeki imkanları kullanarak kadın mahkumları yurt dışına aktarmak zorunda kalmıştı. İzleyen bütün kadınların ise suç işlemek istemeyeceği açıkça ortada.*

Kanım donmuştu. Ülke çıkmaza sürükleniyordu. Üstelik biranda bütün telefonlar çalmaya başlamış mesai arkadaşlarımda dahil herkes derin bir strese girmişti. Üstelik şef yerini bir başka polis arkadaşına devredecekti. Yeni bir şefimizin olacağını öğrendiğimiz zamanki gibi heyecanlı değildik. Telefonlara yetişmeye çalışan Richard yardım istercesine gözlerimin içine baktı. Polisiyedeki en yakın arkadaşımın gözlerindeki endişeyi fark etmemek elde değildi. Koşarak bir başka telefon görüşmesi yapıp şefin odasına ilerledim. Kapıyı sertçe açıp içeri girdim. Sinirimi dizginleyemiyor bu beladan ülkenin zarar almadan çıkabileceğine inanmıyorum.

'Kadın hapishanelerinin yakılması da ne demek oluyor?' diyerek isyan ettim. Bunun bir nedeni ve açıklaması olmak zorundaydı. Kadın bir mahkumun erkek hapishanesinde nefes alabilmesi bile bir mucizeydi. Hatta mucizenin bile var olacağına inandığımdan anlamsız, açıklanamaz bir kelime gibiydi adeta.

'Melissa sorguladığın adam bu organizasyonun baş kahramanı. Bunu ona sormaya ne dersin?'

Odadan bir hışımla çıkıp sorgu odasına apar topar girdim. Gözleri anında beni bulduğunda önceki geldiğimden daha zinde görünüyor ve eğleniyor gibiydi. Rastgele yüzüne yumruk savurdum. Çenesi kasıldı. Anında gülümsemeye devam etti. Burnundan küçük bir kan kitlesi firar ettiğinde baş parmağı ile silip alayla gözlerimin içine baktı.

'Bunu neden yaptın?' dediğimde sesim artık kontrolden çıkmıştı. Ellerini masaya vurup ayağa kalktı ve tam karşıma dikildi. Boyu benden uzun olmasına rağmen cılız bedenini alt edebileceğimi düşünüyordum. Polis olmasam ilk bunun kafasına sıkardım diyerek geçirdim içimden.

KOĞUŞ-7Where stories live. Discover now