Hak Yersen Hack Yersin

5.2K 672 637
                                    

3.2

Hak Yersen Hack Yersin

"Bu nasıl bir hadsizlik aklım almıyor yahu!"

Evet, günümün özeti üstteki cümleydi.

Müdürün ifadesiz bakışlarım karşısında kravatını gevşetmesini izlerken oldukça sakindim. Bu sakinlik beni bile ürkütüyordu. "Kızım sende hiç utanma yok mu? Okulun ortasında başkasına saldırmak ne demek oluyor?"diye devam etti sayın müdürümüz.

Sessiz kaldım.

Dün ablamın kopuk arkadaşlarından birisinin yardımıyla fotoğrafımızı paylaşan sayfanın sahibini ve fotoğrafı yollayanı öğrenmiştim. Ayrıca o sayfa şu an bana aitti. Evet, evet. Adını bilmediğim kopuk abi hesabı hacklemişti ve şu an hesapla istediğimi yapabilirdim.

Artık dünyaya hükmetme vaktim geldi!

Tamam, abartmanın lüzumu yok. Konumuza dönelim.

Bal'ın öğrendiğinde tıpkı benim gibi sinirden deliye döndüğü olayın sorumlusu Büşra adında 11.sınıflardan bir kızdı. Kızı tanımıyordum bile ama o bizi çok tanıyormuş gibi rahatça fotoğrafımızı çekmişti. Ablam kızı çıkışta kıstırmamızı söylese de bir anlık cinnet haliyle kızın sınıfını basmıştım. Sonra hocalar da bizi basmıştı. Sonra da müdürün yanına gelmiştik.

Yalnız, kızı iyi benzettim.

Aferin bana, değil mi?

Herkes benim durduk yere kıza saldırdığımı sanıyordu çünkü fotoğraflardan bahsedemezdim. Büşra denen yer elması da bahsedemezdi. Bu konunun bahsi dahi açılamazdı. Ben Büşra'yı şikayet etsem ailelerimiz de o çok ayıplı fotoğraflarımızı görürdü. Ve bunun altından kalkamazdım. Bence Canım Bal'ın bana sarılması kimseyi ilgilendirmiyordu fakat yine de bilmesinlerdi. Müdür görse kıskanır, nazar değdirirdi.

Nisan ile Murat'ın yer elmasını köşede sıkıştırıp fotoğraf konusunda tehdit ettiğini ve tanıklık yapabilecek herkesi susturduğunu bildiğimden içim rahattı, konuşmama hakkımı kullanabilirdim. Tabi müdür denen sıfatsız herif biraz daha beni eleştirirse ağzımı açabilirim.

"Cevap versene kızım! Ne sebeple bu kıza saldırdın?"

Cevap vermedim.

"Sen söyle."diyerek sinsi aşüfteye yöneldi.

Kız bir bana baktı, bir müdüre. Hele o ağzını aç, bak nasıl söküyorum o dişlerini. "Şey... Ben... Yağmur'u kışkırttım hocam."dedi titrek, itici sesiyle. Ulan madem götün yemiyor, neden sinsilik yapıyorsun amele yanığı?

Müdür sabır çekti."Senin ne işin vardı başka sınıfta?"dedi bana. Düşün, Yağmur. Aha, buldum. Çok çabuk oldu bu sefer bulmam. İyi, iyi. "Şeyma Hoca'ya bakmak için girmiştim."

İkimize şüpheyle baktı."Ee?"

Büşra, yorgan ipiyle dikilesi ağzını açmaya yeltenince ondan önce davrandım. "Sınıfa yabancıların girmesini istemediğini söyledi. Ben de sinirliydim zaten, ona hakaret ettim. Sonra o da bana karşılık verdi. Sonrası da işte saldırdım buna."dedim aynı sakinliğimle.

Müdür külyutmaz ifadesinden ödün vermeden yüzümü inceledi. Kıvıramayacağım bir soru soracağından emindim; ağzını açtığında kapı tıklatıldı, içeriye annemle babam ve bir adam girdi. Sanırım kızın babasıydı. Babamın gözlerindeki soğukluk beni ürkütüyordu. O an durumun vahametini kavradım.

Sıçmıştım. Kesinlikle sıçmıştım.

Müdür 'velilerimizle' konuşmak için ikimizi kibarca kovduğunda canım babamın yüzüne bakmadan odadan çıktım. Bana neler olduğunu anlamıyordum. Herkese karşı çok nefret doluydum. Ben, kavgasını okul sınırlarında yapacak birisi değildim. Ben öfkesini kontrol edemeyen birisi değildim. Ben bu değildim.

Rapunzel'in Dip Boyası GeldiWhere stories live. Discover now