father / sirius black

baba...

üstteki fotoğrafta okudunuz zaten carina sirius un kızı. evet hikayeye başlıyoruz kemerlerinizi bağlayın dostlar

Benim adım Carina. ismim kuzeydeki en parlak yıldızdan geliyor.(tüm black aşiretininki gibi) ve meşhur sirius black in kızıyım. dostum! tam 15 yaşındayım ve babamı sadece 1 kere gördüm o da ölürken. elimde tuttuğum haritaya bir daha baktım gözümden düşen bir damla yaş haritanın üstüne düştü. birden harita parlamaya başladı. "söyle varis dile benden ne dilersen." "sende kimsin?" önümde bir bayan belirdi. beyaz saçları vardı oldukça güzeldi.

"ben sihrin 7 koruyucusundan biriyim. adım melody. afrodit in kızıyım. şimdi sen söyle ne istiyorsun?" gözyaşlarımı silsemde yenileri geliyordu. burnu çektim. "sadece babamı istiyorum. sadece babamı..." diyerek ağlamaya devam ettim. "sana herşeyi değiştirmek için bir şans verebilirim bu sayede peter doğru yoldan çıkmamış olur. james ve lily yaşıyor olur ve baban senin hep yanında olur. ama fedakarlık gerek kan borcu ödenmeli. yanında sadece 1 kişi götürmelisin seçimini doğru yap. 1 dakikan var." dedi. en mantıklısı hermione demekti. "hermione granger i götürmek istiyorum." başını öne eğip geri kaldırdı. parmağını şıklattı. "hey neler oluyor? carina!" diye söylendi herm. "iyi yolculuklar kızlar. unutmayın kan borcu ödenmeli." dedi ve birkaç şey mırıldandı. birden herşey durdu. sonra zaman hızla geri saymaya başladı tüm hayatım gözümün önünden geçiyordu. birden sertçe yere düştük. "CARİNA BİZ NEREDEYİZ!!!!!!!!!!!!!!!!!!!" bilmiyorum anlamında dudağımı sarkıttım. ayağa kalktık etrafa bakındık. "gryffindor ortak salonu burası bizim kaldığımız oda." dedi herm. iyiki yanım onu almışım. akıllı ben. "evet ve şuan bize doğru bakan kızıl saçlı kız hiçte oda arkadaşımıza benzemiyor hermione." 

"bu kız o olmalı bayan potter." diye fısıldadı hermione. "bu geçmişteyiz demek mi oluyor." "evet." dedi hermione. "ehem biri bana neden odamda olduğunuzu söylebilirmi?" diye sordu kız merakla. "şe-şey biz ge-geliyoruz şeyden Ilvermorny den." dedim. tek kaşını kaldırdı. "hangi binadaydınız?"diye sordu. bu sefer herm benden önce atladı. "horned serpent"başını salladı ve gülümsedi kız. "adım Lily Evans" elimi uzattım. "Carina Andromeda Black." "sirius la bir akrabalığın varmı?" "o ba- bana uzaktan akraba. black ailesi çok geniştir." dedim. az kalsın babam diyordum. "ben hermione granger." el sıkıştılar. "okulu biliyormusunuz gezdireyimmi?" emin ol senden daha iyi biliyorum bayan potter. hogwarts: bir tarih saolsun. "oluur." kız gülümsedi. "elindeki nedir?" elime baktım. oha harita bende. "b-boş bir parşömen parçası." "peekaaalaaa" dedi ve yatakhaneden dışarı çıktı. "tüm ciddiyyetimle yemin ederim ki hayırlı birşey düşünmüyorum." haritanın üstünde isimler belirince sırıttım. merdivenlerden indim haritaya baka baka yürümeye başladım gözüm lily evans ı takip ediyordu o sırada bir bedene çarptım. "yuh be yavaş!" diye bağırdım. kaşlarını çattı. elimden haritayı çekti. siyah saçlı ve kahve gözlüydü. "bunu nereden buldun!" dedi hiddetle. "fred ve george dan" dedim. "onlar nereden bulmuşlar?" dedi merakla. "filch ten aşırmışlar." dedim. "peeeeki bu haritanın yapımcılarını tanıyor musun?" diye sordu. "ev- hayır tanımıyorum. senin adın ne?" "cidden mi?" dedi sırıtarak. başımı hayır anlamında iki yana salladım. "adım sirius black." Babam mı...

kısa oldu ama olsundu neyse günü bir resimle kapatıyorum. piç sirius.