20.07.2017

25 4 5
                                    

Bugün hayatımın en özel ve en güzel günüydü.Bugünün benim için bitmemesi için, ölmeye razıydım.

Artık her gün,deniz fenerine gelecektim,bunu biliyorsun değil mi?

  Tanrım.Dün,eve gittiğimde kendime gelmek çok zor oldu.Bedenim titriyordu.Bacaklarım beni taşıyamayacağından kendimi direkt yatağa attım.Fakat uyuyamadım.Seni bu kadar yakından görmek,bende şok etkisi yaratmıştı.

  Ve yine geldim.Yine,saat yedi buçukta aynı yere oturdum.Fakat bu sefer,deniz fenerini bile incelemek içimden gelmedi.Senden sonra,çok güzel olduğunu sandığım her şey gözüme çok sade görünmeye başlamıştı.

Lütfen gel.Lütfen.Dünden sonra,seni tekrar görmeliyim.Hazır cesaretimi toplamışken,özenle seçtiğim kelimeleri sana sunmalıyım.Fakat bu kelimeler sana layık mı,emin değilim.Hatta gelip gelmeyeceğinden bile emin değilim.

Fakat sen geldin.Gökyüzünde renklerin birbirine karıştığı anı özenle mi seçiyordun?

Geldin ve yine bütün kelimeleri boğazıma tıktın.Asla konuşmayı başlatan kişi ben olamazdım.

Gözlerinin içine baktım.Daha sonra kafamı çevirdim utançla.İçimden,yanıma oturman için sana yalvarıyordum.

Ve boşa çıkarmadın.Tekrar yanıma oturarak,beni şereflendirdin.Beni,bu kadar mutlu ettiğin için teşekkür ederim.

Ayaklarını sallandırdın yine.Üstünde,bej rengi bir kapüşonlu vardı.Altında ise,ince bacaklarını saran yırtık bir yarım kot şort vardı.Ve seni temin ederim ki,heyecandan sana bakamıyordum.Çünkü kelimeler sussa da,gözler konuşur.Ve bir aşığın gözü çok şey anlatır.Heyecanımı görmeni istemiyordum.

Ellerini arkaya doğru açıp kafanı gökyüzüne kaldırdın yine.Ve sonra...Bana baktın.Bana baktığını hissedebiliyordum.

Ve benimle konuştun.Ses tonunu,sana anlatamıyorum.Kabul ediyorum,diğerlerine göre çok farklı bir sesin yoktu.Fakat bana karşı,zaten her şeyin diğerlerinden farklıydı.

"Burayı çok seviyor olmalısın," dedin bana.Ve içimden,sevinç çığlıkları attım.Demek,beni fark etmiştin.

Yemin ederim,saniyeler içinde yüzlerce farklı cümle geçti aklımdan.Fakat,cümle kuracak cesaretim yoktu.Kekelemekten korkuyordum.Ağzımdan,"Öyle," demekten başka bir şey çıkamadı.Sana bile bakamadım.

"Neden?" Diye sordun sonra.Senin sayende diyemedim,ya da seni bekliyorum."Sabah da buralarda gördüğümü anımsıyorum seni."

Ve kelimeler kifayetsiz kaldı.Sende mi beni izliyordun yoksa?Lütfen hayır de.Sevinçten ölebilirdim.Ve sonra,ilk kez sana çevirdim kafamı.Kahverengi gözlerine baktım.Gözlerimin içindeki parlaklık,umarım seni kör etmezdi."İnsanları sevmiyorum.Ve deniz fenerim,bana yolumu bulmamda yardımcı oluyor." Umarım,kendimi sana karşı ifade edebilmişimdir.Sesim titremeden.

Güldün.Dişlerini ilk defa görebildim.Kutsanmış hissediyordum.Kare kareydiler.Üst çenendeki,ön iki dişinin arası çok hafif boşluktu.Küçücük dudakların üste kıvrılıp,pembe diş etlerini sundular bana.

"Bayağı sahiplenmişsin burayı," dedin ve etrafına bakındın."Bende insanları sevmiyorum senin gibi.Sana,arkadaş olalım demiyorum.Deniz feneriyle gemi olabiliriz mesela," dedin.Ve ben,jöle gibi oldum.Eriyip,denize karışmaya hazırdım.

"Kabul," dedim tabiiki.Başka şansım mı vardı?"Ben tekne olacağım ama.Sen de deniz feneri olursun." Sana,senin için yazdığım cümlelerden alıntı yapamadım.Sadece içimden tekrarladım sana yazdıklarımı.

"Neden gemi olmuyorsun?" dedin bana.Sana asla ulaşamazdım diyemedim.

  Binlerce söylenemeyen kelimeler gibi,bu da havada kaldı.

  "Gemilerin parçaları batar.Enkaz olurlar.Ben enkaz olmak istemiyorum.Onun yerine,köpek balıklarının bile yanaşmadığı tekne olmak olmak istiyorum.Parçalanırsam da suyun üstünde kalırım." Dedim sana,seninle ilgili olan kısımları sansürleyerek.

  Bakışların değişti bana karşı.Benimle olmak,sana mutluluk vermişti sanki.Ancak korkarım ki,hiçbir zaman senin arkadaşın olamam.

Ve sen de bunun bilincinde olarak yaklaşmıştın bana.

  Yine bir buçuğa on beş dakika kalaya kadar oturduk seninle.Arada sırada,havadan sudan konuştuk.Biliyorum ki,ileriki zamanlarda sana karşı daha açık konuşabilecektim.

  Vedalaşmadım seninle."Gitmem gerek,saat geç oldu," dedim.Durdurdun beni,sana özel sesinle.Ve o anda,sesini tarif etmeye en özel kelimeyi buldum.

  Sesin,okyanusları dinginleştirebilirdi.

  "Yarın da gelecek misin?" Diye sordun bana.Bu soruyu sorabilecek kadar bana yakın olmanı bile beklemiyordum.

  "Sen gelecek misin?" Diye sordum sana.Gelmeyeceksen boşuna seni beklememin nedeni yoktu.

  "Sen gelirsem,gelirim," dedin.Ve yemin ederim ki,yıldızlar daha parlak göründü gözüme.Dünya,güzelleşti.

  "Yarın görüşürüz o halde," dedim sana.Ve arkama bakmamaya çalışarak yürüdüm.

  Fakat yine bağırdın bana."Saat kaçta?"

  Arkama dönmeye bahane arıyordum zaten.Cevabım,çoktan hazırdı.

  "Gökyüzünde,renkler karışmaya başladığı zaman." Diye bağırdım.

[Lghths]Where stories live. Discover now