25.Bölüm

4.5K 310 103
                                    


İyi okumalar ♥

Güzel günler yakın...

Doktor ,donuk bakışlarıyla Yiğit'i süzüyordu.
Karnına saplanmayı es geçen bıçak izi küçük bir yaradan ibaretti.

Yiğit, çarpık gülüşüyle doktoru baktı uzunca.
Oyunlarına alet ettiği doktor Tolga'ya.

Doktor, aheste aheste Yiğit'in gelişi güzel oturduğu hasta yatağına yerleşti.

"Bak oğlum bu iş yaş!"
Doktor'un söylediğiyle Yiğit alaylı tavır takındı.

"Ne varmış."

Tolga, Yiğit'in omzuna vurarak;
"Oğlum psikopat mısın!!? Sıraç gerçeği öğrendiğinde bu ölüm yalanı bi bakmışsın gerçek olmuş ha!!?"

Yiğit yüzünde ki gülümsemeyi büyüttü.

"Abi adam delirdi be beni öldürecek diye korktum. Sanırım şu Ferhat dediğiniz adamın leşi birazdan ulaşır hastaneye!"

Yiğit;
"Sıraç'ın bu oyundan habersiz olduğu ne malum!!"

Doktor Tolga, şaşkınlığını gizleyemeyerek hızla ayağa kalktı.

"Yiğit ne diyorsun lan sen!!"

Yiğit'de oturduğu yerden kalkıp Tolga'nın önüne dikildi.

"Diyorum ki bu oyunu biz kurduk!!!"

Doktor;
"Tövbe! Hani sadece sen kurmuştun?"

Yiğit ensesini kaşıyarak Tolga'ya baktı.

"Şimdi sen belli falan edersin dedik."

Tolga, sinirle;
"Yahu delirmişsiniz siz!!
Kızların hali ne olacak lan!!?"

Yiğit ciddi bir tavır takınarak yüzünde ki alaylı ifadeyi sildi.

"Elif o gün benim çektiğim duyguyu çekecek. O gün susarken benim ne çektiğimi tadacak!! Sende uzatma!"

Tolga şaşkınlıkla duvara yasladı omzunu.

"Peki ya Sıraç'ın eşi onun ile ne alakası var!?"

Yiğit;
"Orası biraz çelişkili. Kurunun yanın da yaş da yandı gibi."

"Tamam bi soru daha.."

Yiğit, gözlerini devirerek Tolga'ya baktı.

"Sıraç nereye gitti oğlum!!?"

"Oyunumuzu tam anlamıyla sonlandırmaya."

Tolga, Yiğit'in yarasına yaptığı pansumana çevirdi bakışlarını.

"Şimdi cidden deşmek vardı."

Yoğun bakım odasına hızla giren Mustafa, nefes nefese kalmışdı.

Yiğit;
"Ne oldu !?"

"Patron, Ferhat'ı paketledik!"

Yiğit öfkeyle önüne geçti.

"Bunun için mi bu kadar telaşlandın oğlum!!?"

Mustafa, kafasını kaşıyarak aklından uçmuş olan şeyi bulmaya çalışıyordu.

"Sahi abi ben neye telaşlandım?"

Yiğit, omzuna dokunarak;
"Ben nerden bileyim Mustafa! ?"
Beceremediği tatlı tatlı gülümsüyordu.

Mustafa, gözlerini yerde dolaştırdı.

"Çok da önemliydi sanki. Allah Allah!"

Yiğit sinirle kafasını iteledi Mustafa'nın.

Fena Çattık! Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu