4x02: Herkes Her Şeyin Farkında

49 7 3
                                    

Linda kapıyı sonuna kadar ittiğinde koğuşundan çıkmayı başardı. Zeynep'in cansız bedeni aydınlıkta gördüğü tek görüntüydü, vücudu titriyordu. Peşinden İzem ve Umut da koğuştan çıktılar. Melek, Melis ve Nur korkuyla bağırışıyorlardı.

"Neler oluyor?"

"Kızlar!"

"Kapayın çenenizi. Birisi duyacak." dedi Linda ve diğer koğuşa geçip onları da çıkarmayı başardı. Gerçekten de tüm binanın elektriği kesilmişti. Dışarıya çıktıklarında sadece sokak lambalarının aydınlığıyla koridorları birer birer izleyip sokağa vardılar. Kendilerinden başka mahkumların da olduğunu biliyorlardı fakat bir tek bu altılı yürüyordu sanki. Caddeye vardıklarında karşıdan koşarak gelen Sude'yle karşılaştılar.

"Sude..."

"İzem!"

Sude ve İzem kucaklaştılar. Nur, Melis, Melek, Umut ve Linda da dışarıya bakarak özgür olmanın nasıl bir duygu olduğunu hatırlamaya çalıştılar. Sude diğerleriyle kucaklaşmasa da korkuyla konuştu.

"Ne oldu? Nasıl buraya geldiniz?"

"Sude... Kötü şeyler oluyor."

"Biliyorum, sizi uyarmak için geliyordum. Komşularımızın bazıları ölmüş, boğazları kesilerek hem de... Sokağımız tam bir kan gölü."

"Bu kadar detay yeter." dedi Melek, midesi bulanmıştı. İzem lafa devam etti.

"Şehirde elektrikler yok sanırım. Ne yapmamız gerek?"

"Karakola gidelim." dedi Sude fakat bu fikrin hiç cazip olmadığını hatırladılar. Nur öfkelendi.

"Ne saçmalıyorsun? Bir kez daha o koğuşa işlemediğim suç yüzünden girmeyeceğim. Sizin çıkmamanız gerekirdi zaten, hatta bizim yerimize de sizi oraya girmeniz-"

"Yeter!" dedi Linda, Nur'un ağzını eliyle sıkıca kapadı. "Çok konuşuyorsun sen."

"Bu kadar kargaşa yeter!" diye kızdı Umut ve kızlara önderlik edercesine sokakta ilerlemeye başladı. "Beni takip edin, nereye gideceğimizi biliyorum."

"Nereye gidecekmişiz?" dedi Melis ve kılını dahi kıpırdatmadan olduğu yerde bekledi. Nur, kızın koluna girip onu sürükledi.

"Umut, bir dakika durur musun?" Linda arkadan koşup Umut'un önüne geçti ve çocuğu durdurdu. "Manyaklaşmaya başlıyorsun."

"ANLAMIYOR MUSUNUZ? TERÖR SALDIRISI ALTINDAYIZ. VE SİZ KIÇINIZI KALDIRMAZSANIZ HEPİMİZ BİRER BİRER ÖLECEĞİZ." diye bağırarak arkasındakilere döndü. "ŞİMDİ YA GELİN YA DA BURADA KALIP ÖLÜN."

Umut uzunca bir süredir evde tek başına yaşıyordu, evin tüm işlerini yapmakta zorlandığından zaman zaman İzem ve Linda'dan yardım alıyordu. Kızları eve götürmenin iyi bir fikir olduğunu düşünse de tereddütlüydü. Bu ahmaklar her şeyi mahvedebilir, diye düşündüğü sırada bir sonuca varmaya fırsat bile bulamadan kendini evin önünde buldu. Kapısının üstüne çarpı işareti vardı. Melek ve İzem göz göze geldiler, korkmuşlardı. Umut afallayıp öylece kapının önünde bekleyince Melis arkadan çıkıp kapıyı açtı. Kapının kilidi kırılmıştı, içeride kim bilir neler vardı?

Melis eliyle duvarı yoklayıp lambayı buldu fakat düğmeye bastığında elektriklerin gittiğini bir kez daha hatırladı. Sude bu sırada çantasından bir fener çıkardı ve Melis'e uzattı.

"Al, bu işine yarayabilir."

Nur, Sude'nin çantasında niye bir el feneri taşıdığını anlamasa da biraz olsun sevinmişti fakat Melis feneri alma konusunda çok tereddüt etti. Umut dayanamadı ve feneri çekip aldı.

Benim İçin Çığlık At!Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang