22 | ♧

2.2K 205 30
                                    

Meriç'ten

Sanırım öleceğim.

Vücudumda gezinen yatıştırıcıların soğukluğunu hissedebiliyorum.

Hastane koridorunun kenarında delirmiş gibi bir sakinlikle etrafı izlerken kendi hayatımın yan rolüymüş gibi hissediyorum.

Her şey buzlu bir camın ardındaymış gibi duruyor. Sakinim. Hiçbir şey düşünemiyorum. Selim hakkında hala kimse bir şey söylemiyor.

Uyuşmuş gibi hissederken oturduğum yerden kalkıyorum. Sağ kolumdaki sargı bezi yine kızıla boyanmış çünkü cama sapladığım yumruğum acısını sürdürmeye hala devam devam ediyor.

Yürümeye başlıyorum, ışık daha parlakmış gibi duruyor.

Birisi nereye gittiğimi soruyor. Soran kişi annem olmalı, ya da Asya. Ayırt edemiyorum kimin olduğunu. Birkaç adım daha ilerleyip merdivenlerin önüne geliyorum.

Etrafımdaki duvarlar parıltılıymış gibi duruyor. Mor olarak gördüğüm basamakları yavaşça iniyorum.

Hala çok sakinim. Yıllar ilerlerken zamanın dışında bir yere saklanmış, yıldızları izliyormuş gibi hissediyorum.

Şu anda birinci katta olmalıyım. Belki de sekizinci. Algılamamı sağlayan tüm organlarımın görkemli birer fişeklerle gökyüzünde patladığını düşünüyorum.

Ancak merdivenlerin bitiminde yüzüme çarpan soğuk hava bana zemin katta olduğumu kanıtlıyor.

Delirmiş gibiyim. Bir şey beni yönetiyor, ona engel olamıyorum.

Adımlarım aynı uyuşuklukta devam ederken birisine çarpıyorum. Çarptığım kişi bana bir şeyler söylüyor fakat onu duymuyorum bile.

O sırada hastanenin arka tarafına doğru ilerleyen Melis'i görüyorum. Ne yaptığımı bile bilmiyorum. Melis'in gözleri uykusuzluktan ve ağlamaktan şişmiş. Selim'i umursadığı yok, bunun farkındayım.

Kendime engel olamıyorum, onu takip etmeye başlıyorum. O ilerledikçe adımlarımı ona göre uyduruyorum. Kenardaki bir banka oturuyor.

Ellerim yumruk haline gelirken ona doğru ilerlemeye devam ediyorum. Selim'in içeride uyumasının tek sebebi o, ondan nefret ediyorum.

Beni gördüğünde gülümsemeye çalışıyor fakat sahte olduğu her halinden belli oluyor. Yüzümdeki yara izlerinden korktuğu oldukça açık. Kolumdaki sargı artık inceden kanı sızdırmaya başlıyor.

Tam önünde dikildiğimde ayağa kalkıyor.

"Meriç?" Diye sorarken neden onu takip ettiğimi düşündüğünü biliyorum.

Ellerim istemsizce boğazına gidiyor. Sargılı elimden akan kan boğazına bulaştığında dehşetle bana baktığını biliyorum. Sert bir rüzgar esiyor, etraftaki ağaçlar deli gibi sallanırken boğazındaki ellerimi sıkılaştırıyorum. Çığlık atmaya başladığında kayıtsızca onu izliyorum.

"Dur!" Dediğinde onu umursamıyorum. Aslında sadece ikimizin olduğu ortamda değişen hiçbir şey yok. Rüzgar saçlarımın arasından geçirken ne kadar sakin olduğumu bir kez daha düşünüyorum.

Hiçbir şey hissedemiyorum.

Duygularım uyuşmuş gibi duruyor.

Ve, kollarımın arasında çırpınan bedene rağmen hala sakinim.

Sakin.

Olması gerektiğinden çok daha sakin.

Sonra içimden bir ses ona saldırmam gerektiğini söylüyor.

CİDDİ MİSİN?Where stories live. Discover now