6. Bölüm - Acaba bir jigolo musun?

2K 195 121
                                    

** Şarkıya ve sözlerine her zamanki gibi bakmanız için adı, James Arthur - Can I Be Him acoustic

Medya bir harika, BAEKHYUN BANA DA ÖYLE BAK BE NE OLURSUN...

Bir de yorum yapıp beni mutlu etmeyi unutmayın eheheh

**** (BAEKHYUN)

Chanyeol arabayı kullanırken ben de yanındaki koltukta yolu inceleyerek beni nereye götürdüğünü merak etmekle meşguldüm. Çünkü bana bu sefer ki durağımızı, ipucunu ilk öğrendiğimiz anda, bildiğini ve aramaya gerek olmadığını söylemişti. Yani her ne kadar 'Kore etini en iyi yapan yer' ipucuyla bizi götürebileceği yerin bir restoran olacağını ben de düşünsem de gittiğimiz yerden emin değildim. Sonuçta damak zevki göreceli bir kavramdı ve bana göre en iyi ile ona göre en iyinin farklı olması çok olasıydı.

Gerçi dünden beri yiyip içtiklerimizden tutup, yemeklerin içine koyduğumuz soslar bile aynıyken bu zevkin farklı olduğunu çok da düşünmüyordum. Sadece Seul büyük bir şehirdi ve yüzlerce restoran içinden aynı yeri sevmiş olabileceğimiz ihtimali düşük geliyordu.

"Chanyeol?" Seslenmem üzerine bana bakıp dudaklarına bir tebessüm yerleştirdiğinde bakışlarım ister istemez oraya kaymış ve kaçınılmaz olarak aklıma bir süre önceki o an gelmişti.

Kahretsin! Bu şekilde olmazdı. Chanyeol beni sadece o kızı konuşturabilmek için öpmüşken ben onunla yaşadığım bu öpücükten etkilenmemeliydim. O anı yaşarken delicesine çarpan kalbim yetmez gibi yalnızca düşündüğümde de nefes alışveriş düzenim bozulmamalıydı. Çünkü bu çok yanlıştı. O sadece bana yardım etmeye çalışan, ben tükenmişlikten aklımı çalıştıramadığımda benim yerime konuşan, son derece iyi niyetli biriydi. Bana karşı bir art niyeti ya da bu tarz bir yönelimi dahi yokken benim de onun yaptıklarından etkilenmemin hiçbir doğru yanı yoktu.

Bu yüzden de aklımdan bir an önce bana sarıldığı, gülümsediği en çok da beni öptüğü anı çıkarmam lazımdı. Tamam, kabul ediyorum bana her dokunduğunda, baktığında bir anda hızlanan kalbim iyiye işaret değildi hatta kötü bile diyebilirdim. Fakat ona karşı ne şekilde uyarılırsam uyarılayım şu anda, böyle bir noktadayken, Chanyeol'den etkilenemezdim. Hatta bu durum hiçbir noktada bu söz konusu dahi değildi. Biz sadece bir amaç için bir aradaydık ve yarın bu amaç da aramızdaki şeyler gibi son bulacaktı. Açıkçası bulduğunda da bir daha birbirimizi görebileceğimizden çok emin değildim.

"Sorun ne?" Chanyeol onun dudaklarına bakarken kitlenmemin üzerine söylediğinde başımı sallayıp tuttuğum nefesimi verdim.

"Daha çok var mı?" Yaklaşık yarım saattir ışıklardan ve trafikten dolayı yolda olduğumuz için söylediğimde başımı da camdan tarafa çevirmiştim. Çünkü dürüst olmak gerekirse şu anda Chanyeol'ün yakışıklı yüzüne bakmak bana pek de iyi gelmiyordu.

"Varmak üzereyiz. İlerden sağa döndüğümüzde gelmiş olacağız." Başımı sakince sallayıp onu onayladıktan sonra bakışlarımı yol boyunca dizili mağazalara diktim. Dikkatli bakarsam belki beynimde bir çağrışım yapar da tanıdık bir yerler görürüm diye düşünüyordum ama pek işe yaradığını söyleyemezdim.

"İşte geldik." Chanyeol arabayı griyle kaplı dış cephesine rağmen yeşil sarmaşıklarla süslenmiş lüks bir mekanın önünde durdurduğunda ona hayretle bakmıştım.

"Burası değil, değil mi?" Gözlerim kocaman bir haldeyken sorduktan sonra onun karşı tarafında daha sakin ve bütçemin yetebileceğini düşündüğüm bir yer görüp orayı işaret ettim. "Burasıdır bence."

"Hayır, ilk gösterdiğin gri duvarları olan mekan aradığımız yer."

"Bu imkansız!"

"Neden?" Söylediğim şeyin sebebini anlamayarak yüzünü buruşturduğunda bıkkınlıkla nefesimi verdim.

CLEPTOMANIA // CHANBAEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin