bölüm:2

198 25 1
                                    


 İnsanlar ne garip yaratıklar. Sevmeye sevilmeye ne kadarda açlar. Korkuları ne kadarda çok. Hisleri çok kuvvetli olanda var hiçbir şey hissetmeden ölende. Her şeyi kafasına takanda var hiçbir şeyi umursamayanda. Acılarını en derin kederlerini sürünerek yaşayanda var onca acıya rağmen dimdik ayağa kalkanda. Gördüğüm güzellikler cennetle yarışırken gördüğüm kötülükler cehennemi bile solda sıfır bırakıyor. görünüşte bir insanım ama bir tarafım karanlık bir tarafım ışık. Karanlık tarafım acıyı ölümü kederi içinde barındırsa da temiz tarafım güzelliği ve mutluluğu hep derinlerde bir yerde saklıyor.

Sonsuzluk kadar uzun zamandır dünyadayım. Yüzyıllar önce saymayı bıraktım.

Ben siz insan oğluna öyle bir kuvvet verdim ki eğer inanır ve isterseniz göklere merdiven dayar öyle çıkabilirsiniz diye buyurmuştu hükümdarımız. Onlarla kendimizi aynı kefeye koyamazdık ama inanılmaz güçlere sahiptiler.

Sevme becerileri affetme içgüdüleri ve inançlarıyla ayrıcalıklı yaratılmışlardı. Yüzyıllardır aralarında yaşıyordum sevdiklerimi kaybetmekten yoruldukça kendimi onlardan uzak tutmaya karar vermiştim. Sonsuzluk içinde bir görevim vardı ne kadar yakın olsam da onlara, onların bana yaklaşmalarına asla izin vermiyordum. hükümdarım bizleri mükemmel yaratmış olsa bile içimiz de korunması gerekenlerde oluyordu.

Hele işin içine diğer varlıklar girdiyse korunmaya mecbur oluyorlardı. Asırlardır yalnızdım dünyadaydım vücudum için yemek yemek nefes almak zorundaydım bazen gittikçe onlara benzediğimi düşünsem de bu düşünce fazla kalıcı olmuyordu insan bedenimin içindeki beynimde. Uzun çok uzun zamandır koruyuculuk yapıyordum ama böylesiyle ilk kez karşılaşıyordum. Adı deniz 13 ekim 1995 ten beri yani doğduğu andan beri gözüm hep üstündeydi.

Aylarca yıllarca hep bir köşede onu izledim. Bebekliğini ilk yürüdüğü anı anne deyişini babasını kaybettiğinde çektiği acıyı kalbinin o çocuk için nasıl çarptığını ailesiyle ilgili sorgulamalarını orta ikide resim öğretmeni Gülseren'le beraber heykel yapmaya başladığı anı babası öldüğünde babasının büstünü yaptığında annesinin hıçkırıklarıyla onun boğulduğunu ablasını gizliden gizliye kıskandığını üniversiteyi kazandığındaki sevincini hep görmüştüm.

Anlayamadığım inancı bu kadar zayıf bir kızın üzerine bu yükün neden verildiğiydi. O bunu yapamazdı o kadar zayıf çelimsizdi ki aklı ve ruhu bunu kaldıramazdı. Yüzyıllardır beklediğimiz şeyin onda olabileceğine hiç birimiz inanmıyorduk ama sır ondaydı. Ona ve sırrına ulaşmalarına asla izin vermemeliydik. Ama ne yazık ki zayıf bedeni güçlü ama şüpheci aklı bizi sırra götüremezdi.

Dördümüz on sekiz yıl önce onu korumaya yemin etmiştik ama ben hep geride kalmayı tercih etmişken diğer üçü her an onun yanındaydı ve artık zaman yaklaşmıştı diğer üçünün geri çekilmesi koruyuculuğu benim devralmam gerekiyordu. Çocukken başlayan onu ele geçirmeye çalışan kabusları geçti zannederken tekrar başlaması hepimizi korktuğumuz şeye yaklaştırdığını anlamıştık. Üstelik üniversiteye gitmesi onu yalnız ve savunmasız bırakacaktı yanındakiler güçlüydü ama artık benim zamanım gelmişti ve onu korumak zorundaydım. İçimde o büyüdükçe filizlenen duyguyu görmezden gelmeli içimdeki en derin ve karanlık kutuya saklamalı sadece ona odaklanmalı ve layıkıyla bana emredilen şekilde korumalıydım. Ruhum pahasına onu korumalıydım. Ben cennet muhafızalarının komutanı, sır koruyucusu ve cennet kapısının daimi bekçisiyim benim adım EKİM

SIR MUHAFIZIWhere stories live. Discover now