Bölüm 20 🐺

931 65 20
                                    

Derek 

Gözlerim, Stiles'ın bindiği arabayı tepelerin ardından kaybolmasını; ufukta batmasından korktuğum bir güneşi izler gibi izliyordu.

Havadaki, ciğerlerime işleyen soğuk hava beni derin düşüncelerimden koparıp alamadı. Her şey güzel giderken eski yaşamıma dönme düşüncesine katlanamazdım. Eskiden beri üst üste gelen bu talihsiz serüven dizim: Ailemi yangında kaybetmem, ilk aşkım Paige'in ölümü ve bana ihanet eden Kate.... Hepsinde daha kötüye gitmiş ama içinde bulunduğum durumu hep kabullenmiştim... Dayanmıştım.

Bu sefer ise buna dayanacak gücü kendimde bulamadım.

Bulmakta istemedim.

Stiles'tan öncesine dönme fikrini kabul edemezdim çünkü o beni sandığımdan daha çok etkilemişti.

Hala havada süzülen kokusunu alabiliyorken peşinden sürüklendim.

***

Şuan baş başa ortamızda tepside hamburgerlerimiz ile oturuyorduk.

Saklanmak istemediğimi Stiles'a söylediğimde yüzünde oldukça karamsar bir ifade ile iç çekti. O da benim söylediklerimi kabul etmişti ama olacakları bilmediğinden korktuğu da belliydi. Yemekleri yedikten sonra ona destek olmak amacıyla aşağı inerken el ele tutuşmuştuk. Merdivenlerin başına geldiğimizde elimi bırakıp gözlerime, umut ve endişeyle dolmuş pırıl pırıl parlayan gözlerle bakmıştı. Birbirimizin göz bebeklerinde cesareti arayıp bulduğumuzda kararlı adımlarla indik.

Dean 

Merdivenlerden gelen patırtı ile kafamı bilgisayardan kaldırıp baktım. Ne görsem iyi! Benim sığınağımda, benim çocuğumun yanında bir yaratık.

Gözlerimi onlardan Castiel'a yönelttim eminim bunun hakkında bir bilgisi olmalıydı. Gözlerimiz buluştuğunda gözlerindeki hafif çekimserliği görmüştüm. Her zamanki benden bir şey saklayan ve bu sakladığı şeye benim kızacağımı bilen Cass bakışıydı. İçimi çekerek kollarımı göğsümde birleştirdim. Cass elindeki kitabı kütüphaneye geri koyarken bana endişeyle baktı. Kafamı sallayıp diğerlerine döndüm. Stiles benim sinirli ifademi görünce üzgün bakışlarla bakan köpek yavrusu bakışları atıyordu. Onları yok sayarak öfkeli ve sert bir ses ile:

"Cass," dedim.

Yerinden biraz sıçrayarak açıklama için öne adım atan Castiel'ı Stiles sözleri ile durdurdu.

"Baba lütfen açıklamamıza izin ver, Cass'in bunda bir suçu yok."

"Ya öyle mi çünkü benden bir şey sakladığını görüyorum."

"Ben rica ettim. Hatta o bize gelip açıklamamızı söyledi. onun üstüne gitme."

Stiles'ın gözlerinde ışıldayan cesaret benim susmamı sağlamıştı.

"Ben Derek'i seviyorum ve siz yokken o benim yanımdaydı. Şimdi o giderse ben de giderim lütfe bunun olmasını sağlama."

Bir an kendimi babam gibi hissetmiştim: Katı, dediğim dedik bir insan... Ne zaman onun gibi olmaya başlamıştım bilmiyorum.

"Evet, baba ne diyorsun gitmemizi mi istersin?"

Daha oğlumun bebekliğini, çocukluğunu göremeden ergenliği ile savaşmak durumunda olmam Lucifer'ı durdurmaktan zor geliyordu. Uzun bir zaman cevap vermediğimi Stiles ile Derek'in el ele tutuşmuş kapıya doğru gitmekte olduğunda fark etmiştim.

"Daha bir cevap vermediğim halde bu şekilde çıkıp mı gideceksiniz?"

Stiles: "Aaa- ah- şey cevap vermediğinden dolayı biz..."

"İçeri girin, gecenin köründe oğlumu bir kurtla dışarı atacak değilim."

Alpha and Human -SterekWhere stories live. Discover now