1.Bölüm:"Katılaşmış Mercimek Çorbasına Sonradan Eklenen Katık Su Misali"

89 27 67
                                    

Tanıtım kitabın açıklama kısmında:)

Bölüm Parçası: LANY-13

Mart aylarını sevmemin nedenlerinden biri de sözde bahar ayı olmasına rağmen hala kışı yaşıyor olmamızdı. Fakat şimdi saçlarımı uçuran soğuk rüzgar, kick flare pantolonumun bolluğundan faydalanıp içeri giriyor ve tam anlamıyla kıçımın donmasına neden oluyordu. Montumun cebindeki ellerimi çıkartıp parmaklarımı hareket ettirdim. Dinlediğim şarkının sesi kısıktı fakat kulağımdan sarkmış kulaklıktan rahatça duyulabilirdi.

Okulun dışarıya açılan kafeteryasının önüne konulmuş, dakikalardır gözlerimi ayırmadığım masaya doğru bir adım attım, gerisi kolaydı. Oraya gidecek, o boş sandalyeyi çekip tam olarak onun karşısına oturacaktım.

Grup arkadaşlarıyla dolu masada ela gözleriyle etrafı süzen Boran Ege'nin karşısına.

Boynuma doladığım uzun, kalın ve kaba şalın ardına gizlediğim dudaklarımı içten ısırdım. Yalnızca iki metre kalmıştı.

Bir buçuk metre, bir metre, üç adı, iki adım...

Beyaz, demir ayaklı sandalyenin elime koyduğumda, ben gelirken konuşmakta olan yuvarlak çerçeveli gözlüklü kız gözlerini tutup sustu ve kollarını masaya koydu. Sırt çantamı sandalyenin dibine bıraktım. Sandalyeyi çektim ve oturdum. Diğer elimi de cebimden çıkarttım, kollarımı birbirine doladım.

Saçları kızılın tonlarındaki oğlan, ben yanlarına gelmeden önce onları nasıl dinlemiyorsa şimdi de aynısı yapmaya devam ediyordu. Önündeki kapağı kapalı karton bardaktaki sıcak içeceğinden bir yudum alıp tekrar masanın üzerine koydu.

"Şey, sen kimsin?"

Gözlüklü kız, bana doğru kafasını birkaç santimetre yaklaştırdı. O yuvarlak gözlükleri onu inek öğrenci gibi göstermekten öte Tumblr'daki ikonlar gibi görünmesini sağlamıştı.

Bu, artık biraz klişe bir tarz olmuştu fakat onda oldukça marjinal bir imaj sergilemesine neden oluyordu.

Yüzünün etrafına düşen beyaz ombreli buklelerinden birini geriye doğru attı. Boran, az önce etrafında gezdirdiği bakışlarını benim üzerime doğrultmuştu ve bu muhtemelen yanaklarımın kızarmasına sebep olacaktı.

Rahat bir tavır takınmaya çalıştım ve küçük bir gülümsemeyle karşılık verdim: "Ilgın, ben."

Konuşurken, her zamanki gibi alışkanlık gereği başımı hafifçe omzuma doğru eğmiştim. Umarım düşündüğüm kadar itici gelmemiştir, diye geçirdim içimden.

Gözlüklü kız geriye doğru çekilip sırtını sandalyeye yaslarken, "Ah, unutmuşum beş kişi olduğumuzu. Malum, gruplar aslında dörder kişilik." dedi.

Doğrusunu söylemek gerekirse beni iğnelemeye mi çalışmıştı yoksa saflıkla mı bunları söylemişti bilmiyordum.

"Gruplar ayarlandıktan sonra biri daha dahil olunca bizim gruba eklemişler ya. Katılaşmış mercimek çorbasına sonradan eklenen katık su misali. Ondan fark edememişsindir."

Eğer laf sokmaya çalıştıysa diye güvenceye almak lazımdı tabii. Bunu söylerken Boran'a gönderme yapmıştım. Bütün gruplar, odalar ve proje konusu belirlendikten sonra geziye son gün dahil olduğundan onu benim olduğum gruba almışlardı.

Peki nasıl bir şans beni bulmuştu da yıllardır takip ettiğim ama aşık olmadığım ya da güçlü bir şekilde sevgi duymadığım ama hoşlandığımı düşündüğüm bu çocukla aynı otel odasında, aynı gezi grubunda aynı proje ödevi ortağı olacaktım?

Mars KızıWhere stories live. Discover now