doğruluk mu cesaret mi?

95 29 28
                                    

İnsanların hepsi belirli bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.

"Doğruluk mu cesaret mi?"
Diye sordum. Bu karışımda kör kütük sarhoş adama.

Biraz gülümsedi ve "doğruluk" dedi.
Saat gece yarısını çoktan geçmişti bile. Loş ışıklı bir masada berber her türlü içkiden içmiştik yada o öyle sanıyordu.

Sarhoş numarasına devam edip kahkaha attım

"Evli misin?" Dedim. Bu işten tam vazgeçmek üzereydim

Sadece gülümsedi ve elini kaldırdı. Üstünde altın alyansı ilk kez görüyormuşum gibi bir kahkaha daha attım "sen kötü bir çocuksun!" Dedim.

"Sıra sende doğruluk mu cesaret mi?"

İşte en sevdiğim kısım başlıyordu. Heyecandan ellerim titredi.

"Benim bir sırrım var" dedim. Kafasını salladı "arkanı dön"

Ve sarhoş adam arkasını döndü.

Ellektirikler gitti. Ve kapı gıcırdadı
Kai için yemek zamanıydı ve ben ona yardım etmiştim.

Kai, büyük bir iştahla adama saldırmıştı.
Ben masadan kalkıp onları yalnız bıraktım. Adamın yardım için çığlıkları arasında sadece Kai'nin onu acısız öldürmesini diledim.
Kai, Sarhoş adamın boynundan ısırmıştı ve iğrenç çiğneme seslerini duymaya alışamıyorum. Bu yüzden kulaklığımı çıkarıp bu lanet şeyin bitmesini bekledim.

Bir kaç saat sonra Kai işini bitirmişti her yeri kan olmuş şekilde bana bakıyordu.. sanki yiyicekmiş gibi...

Önce yaklaşıp beni öpmeye çalıştı ama ben elimdeki bezle ağzının kenarında ki kanı temizlemeye çalışıyordum. Bezi benden alıp fırlattı. Dudaklarımızı birleştirmişti ve ben onun soğuk tenini her hissettiğimde bütün vücudum titriyordu.
Onun atan bir kalbi yada alması gereken bir nefes yoktu bu yüzden beni ilk öptüğünde bir an nefessizlikten öleceğimi sanıp korkmuştu. Şimdiyse ben 'dur.. ' diye yalvarana kadar öpülmedik veya ısırılmadık yer bırakmıyordu. Bir anda Kai'nin dudaklarının arasında en korkunç şeyi gördüm. Gerçeğin ya kendisiydi bu..
Ayrılınca:

"Doğruluk mu cesaret mi?" Dedi Kai.

Kulaklığı çıkardım ve gülümsedim. Sarhoş olmamanın biraz pişmanlığını duyuyordum.

"Cesaret" dedim.

Sonra beni serbest bıraktı ve masadaki boş bardaklardan birini aldı. Yavaşça yerdeki adama doğru eğildi. Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordum. Bardağı adamın kanıyla doldurmuştu.

"İç hadi" dedi. Ben yutkunurken o sadece muzip bir ifadeyle gülüyordu.

Masada onun yanına oturdum. "İçemem" dedim.

"Ama çok lezzetli güven bana" dedi.

Şimdi tutsağım.
Bedenim bir zindanda demirlere bağlı; zihnim korkunç, kanlı, karşı konulmaz bir düşüncenin esiri! Tek düşüncem, tek inancım, tek gerçekliğim var : Ölüm cezası!

İDAMA MAHKÛMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin