merhabaa!!!

39 6 1
                                    


Yine her zaman ki gibi odama kapanmıştım. Evet yine annemle şu klasik kavgalarımızdan etmiştik. Her ne kadar alttan almaya çalışsam da olmuyor. Artık aramızda olan tartışmalarımız daha da şiddetleniyor. Biricik arkadaşım dışında yanımda kimsem yok. Evet çevresi geniş herkesi tanıyan bir insanım ama başım belaya girdiğinde can dostum dışında kimse yanımda kalmıyor. Annemle bu seferki kavgamızın sebebi okulda babamla dalga geçen biriyle kavga ettim evet hatta dövdüm. Çünkü hayat beni on yaşındayken öyle bir dövmüştü ki kalbimde ki yara hiç kapanmadı. Annemin açıklamasına göre babam onu aldatıp gitmişti ve o günden hemen sonra ise zaten kaçarcasına annem evi toplayıp beni de alıp başka şehire yerleşmiştik. Ama bırakın babamın annemi aldatmayı kendisi aldanır ama aldatmazdı. Annemi aldatabileceğine daha doğrusu aldattığına asla inanmadım.
Ahh! Ben size tanıtmayı unuttum. Benim adım Ayça 17 yaşındayım. Hani şu insanın hayatında bir kere olacağı, en güzel hislerin yaşadığı, yaşaması gerektiği yaştayım. Ama gel gör ki o muhteşem olan yaşımda yanımda babam yok, mutlu olabileceğim bir şey yaşamadım, bütün dostlarım tarafından sırtımdan vuruldum ve şu an da odamdayım(canım odam). Sinirlendiğim de ya da üzüldüğümde beni rahatlatabilecek iki şeyden birini yapıyorum. Kulaklarımda sözlerin de huzur bulduğum şarkılar eşliğinde resim çiziyorum. Birinci rahatlama olayım ise canım arkadaşım Atakan. Ah Atakan bugüne kadar bütün cefamı çeken üzülmeme üzülen kardeşim. Huzurum. Birkaç resim çizdikten sonra kalemlerimi ve çizdiğim resimlerimi toplayıp yatağıma geçtim. Masanın üzerindeki dijital saate baktığımda saatin gece yarısını geçtiğini gördüm. Neyse ki çok uykum vardı. Bugün uykuya dalma işlemim çok uzun sürmeyecekti.
Dıt dıt dıt!! Ah şu hayatta en nefret ettiklerim sırasında uykumdan uyandırılmak başı çeker eminim. Hem zaten vücut uyanacağı zamanı bilir ne gereği var ki alarmın?? Neyse okula daha fazla geç kalmadan kalkıp hazırlanmaya başladım.
Okulum özel bir kolejdi ve ben de burslu olarak bu okulu kazanmıştım. Ben mi? Ben o kadar zeki değilim. Sırf Atakan'dan ayrı kalmamak için gece gündüz çalışmıştım. Formamız klasik renklerdeydi. Siyah etek beyaz t-shörtten oluşuyordu. Tuvalette işimi halettik ten sonra formamı giydim. Ama aklıma babam geldi. Yarın tam yedi yıl olacaktı onu görmeyeli. Acaba şimdi ne yapıyordur? Benim gibi o da beni düşünüyor mudur? Acaba kızım nasıldır, ne yapıyordur, diye düşünüyor mudur? Daldığım bu düşüncelerden beni Atakan'ın mesajı çıkardı evet çok güzel olmasa da bir telefona sahiptim. Onu da Atakan'ın ısrarı sonucu almak zorunda kalmıştım. Yazın bir kafede çalışıp paramı toplayıp almıştım. Atakan çalışmamı istemediği için kendisi bile almayı teklif etmişti. Ah canım arkadaşım. Atakan'ın ailesi oldukça zengin olmasına rağmen ailesi ile pek anlaşamazdı. Gerçi ailesi onunla anlaşamıyordu. Hiçbir zaman ona sevgi göstermediler. Hep yardımcı kadınlarla büyüdü. Aile sevgisine aç olarak büyüdüğü için ailesinden bir şey istemeye, onlara paralarını kullanmak istemiyor ve ben bunu bile bile bana telefon almasına izin veremezdim. Aşağıda beni beklediğini yazmıştı. Benim okulum eve uzak olduğu için ne kadar dirensem de her gün beni almaya gelirdi. Ah annem her zaman ki gibi o muhteşem uykusundaydı. Zaten benim de bugün pek iştahım yoktu. Hah zaten iştahım olsa da yediğim yoktu ya neyse. Sadece birkaç lokma o da midem bulanmasın diye. Komidinin üzerinde ki anahtarımı ve ayakkabılarımı alıp kapının önüne çıktım.
-Ah be kızım bir kere de şu ayakkabılarını içeri de giysen...
-Sana da günaydın canım arkadaşım.
-Sını dı gınıydın cınım ırkıdışım.
-Yaa Atakan ne yapıyım huy işte. Hadi geç kalmadan okula gidelim.
-Delisin kızım sen. Hadi atla.
Atakan'da en sevdiğim arabalara olan tutkusunun olması. Zaten ailesi de onu tamamen kaybetmemek için son model spor alıp çocuklarının kalbini kazanmak için bir nevi rüşvet veriyorlar. Bu düşüncelerimden sıyrılıp şu an içinde bulunduğum bebeğin keyfini çıkartmak istiyordum.
-Yaa Atakan şu anda rüya görmüyorum değil mi?
O anda kolumu koparırcasına ısırdı. Ah evet yanlış anlamadınız. Biz böyleydik işte bazen de ısırarak anlaşıyoruz.
-Ya ne yapıyorsun kolumu kopardın yaa
-Rüya da olmadığını kanıtladım prenses.
Ah Atakan sen şimdi o kilit kelimeyi söyledin. Nasıl kızarım ki ben sana? Ne olamaz mı? Seviyodum işte babamın bana söylediği son lafı "Prensesim ben sizi hiç üzecek bir şey yapar mıyım?"dı ve bana sadece Atakan "prenses" der. Çünkü bir tek onda yapmacık durmuyor.
-Atakan sevimli köpek yavrusu gibi melül melül bakma kızamıyorum. Dedim. Gülerek.
-Ne yapayım bir tek böyle yapınca kızmıyorsun.
-Hadi önüne bak. Ölmek için çok gencim.
-Emriniz olur sinyorita. Bekle bizi #SAUDADE biz geliyoruz.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin