Ruhsuz bir bedende sıkışıp kalmış, susuzluktan harap olmuş dudaklarının etkisiyle vurguladı cümleyi. Ufak bedeninde, geçmişin izi olan ağır yaralar barındırıyordu. Saçları rüzgarın etkisiyle sağa sola uçuşurken umursamazdı gözleri.
Fotoğrafını çekiyormuşum gibi gülümsemeni istiyorum. Objektife bak dediğimde gözlerin kısılana değin güleceksin. Ve ben sonsuza kadar fotoğrafını bir ihtişamla çekeceğim. Ebediyen süren mutluluğun olması için, şu an dizlerimi çamurlu sulara bulaştırıp eğildim ve yalvardım Tanrıya.
''Umarım, gittiği yerde de böylesine iştah açıcı şekilde gülümser, ama kimse tadına bakmak istemez. Onu, benim için bağışla. Bütün günahlarını, enkazın altında kalana dek bana yükle. Yemin ediyorum, sadece katlanacağım derecesini sayamadığım bu yuvama.''
