Bölüm 1

32 3 2
                                    

Önümdeki kafeye baktım. Bu benim yeni kafa yoracağım iş yerimdi. Artık bir şeylerle uğraşmazsam kafayı yemeye başlayacaktım. Çok şirin bir kafeydi. Dışarısının tahtadan olduğu belliydi. Daha çok ailelerin geleceği tarzdan şirin bir kulübe gibi bir yerdi. Zaten adıda kendisi kadar şirindi. Huzur kafe... 

Daha küçük yaşımda annemin ve babamın bizim evin teras katında çıkan yangından dolayı ölmesi üzerine kendimi sessizliğe adamıştım. Aslında bende o evdeydim ama bilinmedik bir sebep sonucu beni biri kurtarmıştı. Bilmiyorum belki ben öyle hatırlıyorum.

İçeri adımımı attığım an buranın benden ne kadar da uzak olduğunu anladım. Her yer cıvıl cıvıldı.
Herkes gülüyordu. Burada sadece ben somurtuyordum galiba. Daha iki gün önce buranın iş ilanına başvurmuştum. Zaten uzun zamandır Lisemi dondurmuştum. Yavaş adımlarla kasanın oraya doğru ilerlemeye başladım. Kasanın orada ak saçlı Bir adam vardı. Galiba konuştuğum Mehmet bey bu adamdı. Elinde gazete bulmaca çözüyordu. Yanına vardığımda bana ipli gözlüklerini çıkartarak baktı. Ben "Merhaba" dediğimde   bana yaşlılıktan dolayı az da olsa zayıf çıkan sesiyle "Hoşgeldin kızım" dedi. Kızım lafı içimi burkmuştu aslında. Uzun zamandır bana kızım diyen birini hatırlamıyorum.

-"Mehmet bey siz misiniz?" Dediğimde adam bana gözlerini kısarak baktı. "Evet kızım benim de sen kimsin seni çıkaramadım" dediğinde yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Adamın yaşlılıktan kırışmış göz altları bana dedemi hatırlattı. En son onunla 2 yıl önce konuşmuştuk. Aslında ben dedemlerde kalıyordum. Tabi dedem beni evinden kovmasıyla kapı dışarı edilmiştim ama olsun. Dedem babamı sevmezdi. Zaten annem ve babam öldükten sonra bana o bakmıştı. 15 yaşıma kadar. Sonra elime bir miktar para koyup beni kapı dışarı etmişti. Mehmet Bey'in hâlâ bana baktığını anlayınca yüzüme bir tebessüm yerleştirdim ve 2 gün önce buraya iş ilanı için aradığımı soyledim.

Mehmet bey "ah o hanım kız sen miydin. Derin değil mi adın. Derin karayol." Deyince bende Mehmet Bey'i onayladım. Mehmet bey bana bağzı sorular sordu. Yapmam gereken işi söyledi. Bazen temizlik bazen garsonluk... İşime bugünden başlayabileceğimi söyledi. Aylık 450 lira alacakmışım. Mehmet bey artık ona Mehmet abi diyebileceğimi aramızda patron işçi yakınlığı değilde baba kız yakınlığı olmasını istemişti.

Arka tarafa geçtim ve elime bir bez aldım. Suyla ıslatıp yuvarlak masaların üstünü silmeye başladım.

DERİN KARAYOL...  Soyadım kadar kara olan yoldan gerçekten de geçmiştim. İlk üzüntümü annem ve babam öldükten sonra yaşamıştım. O zamanlar 6 yaşındaydım. Sonra beni dedem almıştı yanına. Bana o bakmıştı. Ona ne kadar bakma denirse...
Her yaptığım yanlışı yüzüme vururdu. Bana bağırırdı. Yada bazen benim yanımda babamın arkasından çok konuşurdu. Babaannem desem daha doğrusu üvey babannem bana zaten hiç bakmazdı. Daha doğrusu benden nefret ederdi. Dedemin bana verdiği harçlıkları kendi alırdı. 15 yaşıma bastığımda dedem benim elime az bir miktar para koyup beni evinden yollamıştı. Bende o parayla 3+1 lik şirin bir ev kiralamıştım. Param artık azaldığı için bir restoranda çalışmaya başlamıştım. 1ay boyunca çalıştım ama sonra oranın kaçak bir restoran olduğunu polisler tarafından kapatılacağını öğrendim. Paramı ne yaparsam yapayım alamamıştım. Bu olaylardan dolayı evden uzun bir süre boyunca çıkmamıştım. Paramın yettiği kadar alışveriş yapmıştım. İleriki günlerde hem param bittiği için hemde delirmek üzere olduğum için yeni bir iş bulma kararı almıştım. Sonrada bu şirin kafeyi bulmuştum.

Düşüncelere dalarken Mehmet abinin bana seslenmesiyle hemen o tarafa doğru döndüm. Kasanın orada benim yaşlarımda kız ve erkek Bir grup vardı. Hemen kasanın yanına gittim ve Mehmet
abi'ye Soran gözlerle baktım. Mehmet abi yanındaki grubu göstererek bir masa ayarlamamı istedi. Bende grubu peşime takarak cam kenarında bulunan kare masaya doğru ilerledim. Buranın en beğendiğim yeri buraydı. Dışarının yeşilliği bu cama yansıyordu ve şahane bir görüntü sergiliyordu. Camın önündeki ağaçların arasından gelen ateşböceklerinin sesi  insanın kulağına Melodi gibi geliyordu.

Sessizliğe FısıldaWhere stories live. Discover now