.1.

4.3K 290 207
                                    


Yoongi dolmuş gözleri ile yere üstünden yere düşmüş un ve yumurtalara bakıyordu. İnsanların kahkahaları kulağına uğultu halinde gelirken görüş açısıda bulanıklaşıyor vücudu titremeye başlıyordu. Yutkundu, başını kaldırıp ona bakan alaycı bakışlara bakmıyordu, istemiyordu. Önünde iki ayakkabı gördüğünde içindeki korku daha da artmıştı.

"Anti sosyal çocuğumuz sonunda topluluğa çıkmış"

Namjoon tek dizinin üstünde eğildi, Yoongi ise yavaşça gözlerini yukarı kaldırıp ona dikilen gözlere bakmadan Namjoon'a baktı. Onun gözlerinde ki alaycılık gururunun her saniye yere daha çok gömülmesini sağlıyordu.

"Bak Yoongi topluluk o kadar kötü değilmiş değil mi?"

Yoongi'nin dolan gözlerinden yaşlar izinsiz akarken yumruklarını sıktı. Olayın daha çok büyüyüp ceza'nın onun başına patlamıcağını bilse Namjoon'nun üstüne atlar ve onu ölesiye yumruklardı. Namjoon elini Yoongi'nin çenesine koydu ve sertçe kendine doğru çekti.

"Sen o kadar iğrençsin ki yaşamayı bile hak etmiyorsun"

Namjoon, Yoongi'nin çenesini sertçe bıraktı ve ayağa kalkıp sert bir tekmeği onun karnına atıcağı sırada arkasından gelen ses onu durdurdu.

"Sen ne yapıyorsun Namjoon?"

Jennie'nin sesini duyan Yoongi vücudunu tamamen serbest bırakmış ve yüzünün un ve yumurta ile birleşmesine izin vermişti. Yoongi'nin en nefret ettiği şey Jennie'nin gözünün önünde rezil olmaktı.

"Jennie niye her seferinde şu eziği dövmeme ramak kalıcakken beni durduruyorsun?"

Jennie gözlerini devirdi ve Namjoon'u itti.

"Bende neden sürekli onunla uğraştığını merak ediyorum"

Jennie soğuk bakışlarını Namjoon'dan çekti ve Yoongi'ye çevirdi. Yoongi dayanamadığı bakışlardan kaçınarak ayaktağa kalkmaya çalıştı ama o kadar yorgundu ki hiç bir şey yapmak istemiyordu. Yutkundu, artık daha fazla dayanamıyordu, bunca yıl çektiği bu rezillik ona 'gurur' kelimesinin anlamını unutturmuştu.

Omzunda hissettiği ağarlık ile şaşkın gözleri ile sevdiği kadına baktı. Her zaman ki değişmeyen güzelliği ile ona bakıyordu, onun soğuk bakışları tuhaf bir şekilde Yoongi'nin içine ısıtıyordu.

"Normal de seninle ilgilenmezdim ama cidden kötü durumdasın Yoongi"

Yoongi gözlerini kırpıştırarak Jennie'ye baktı, ne demek istemişti?

"Hadi kalk ayağa seni revire götürmemiz lazım"

Jennie'nin sesinde boş tını ve soğukluk bile Yoongi'yi küçük bir çocuk gibi sevindirmişti. Yoongi ayağaka kalkarken Jennie ise yemekhane'nin çıkışına doğru ilerliyordu. Yoongi tökezleyerek Jennie'ye yetişmeye çalışırken arakadan gelen yere atılan sandalye sesini umursamamıştı. Namjoon hırsını sandalyeden çıkartırken Yoongi yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu.

Yoongi, Jennie'yi lise'nin başından beri seviyordu. Ona karşı olan duyguları çok yoğundu, onun güzelliği, zekası ve her şeyi ile kendine hayran bırakıyordu. Jennie önden revire giderken Yoongi çengingen bir şekilde başı yerde içeri girerken Jennie soğuk bakışlarını onda gezdiriyordu. Lise'nin başından beri Yoongi'ye olan bu eziyeti izliyordu ve artık dayanamamıştı, ona acıyordu. Yoongi kimse'ye dokunmayan bir çocuktu neden onunla uğraşıyorlardı anlamıyordu? Yoongi ile bir iletişimde olmak isterdi ama arkadaşlarının buna iyi tepki vericeğini düşünmüyordu. Okulda ki popülerliğini kaybetmek istemiyordu, sonuçta bir itabarı vardı. Yoongi sedye'nin üstüne otururken Jennie ilk yardım çantasını aldı ve Suga'nın yanına koyarken onun haline baktı. Yeni kıyafetler ile birlikte temizlenmeye ihtiyacı vardı. Jennie iç çekerek revirdeki dolaba doğru ilerledi, hemşireleri her zaman bu dolaba kıyafet koyardı.

Dolabı açtığında gördüğü kıyafetler ile memnuniyetle gülümserken içinden bir tişört ve pantolon aldı ardından dolabın üstünde olan ıslak mendil ve havluyu da alıp Yoongi'nin yanına ilerledi. Elinde kileri sedye'ye bakarken revirin kapısını kapattı, Yoongi onun her hareketini şaşkınlık ile izliyordu. Jennie'nin onun için çabalaması mutlu hissetmesini sağlıyordu. Jennie eli ile revirdeki küçük lavabo'yu gösterirken konuştu.

"Saçlarını orda yıka, bütün gün yumurta kokusu ile gezmek istemezsin değil mi?"

Aradan geçen yarım saat sonra Yoongi önüne düşen ıslak saçları ile Jennie'nin kirli kıyafetlerini katlamasını izliyordu. Onun güzelliği onu büyülüyordu, büyümüş gözlerini ile ona bakarken Jennie bu bakışlarının farkındaydı. Yoongi'ye baktığında onun hızlıca kafasını çevirip elini ensesine götürdüğünü gördüğünde gülerek duvarda asılı olan eczane dolanına gitti ve içinden bir tane yara bandı aldı. Yoongi'nin utangaç hallerini tatlı bulmuştu, kıyafetlerini değiştirirken Yoongi'nin yanaklarının kızardığını görmüştü ve bir de sürekli vücudunu sakladığını. Jennie onun yanına tekrardan gidip elini çenesine götürdü ve kendine çevirdi. Yoongi'nin dudakları aralanırken Jennie yarabandının üstündeki iki şefaf kağıdı zıt yönlere çekerek açarken Yoongi'ye biraz daha yaklaştı. Nefesleri birbirlerine çarparken Yoongi kalbinin hiç bu kadar hızlı attığını hissetmemişti, Jennie'nin parfum kokusu burnuna dolarken iç çekmemek için kendini zor tuttu. Jennie yarabandını Yoongi'nin burnunun üstünde ki yaraya yapıştırırken gülümseyerek geri çekildi.

"Şimdi daha iyi misin?"

Yoongi başı yerde sedyeden inerken dudaklarını yaladı. Heyecandan kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyordu ama biraz daha beklerse Jennie'nin onu tuhaf bulucağına emindi.

"E-Evet i-iy-yim Jennie-shii"

Jennie sedyenin üstünde ki ilk yardım çantasını toplarken Yoongi ondan bir kaç adım uzaklaştı. Jennie onunla biraz daha vakit geçirmek isterdi, hareketleri hoşuna gitmişti diyebilirdi ama bunu gizli yapmalıydı eğer arkadaşlarından biri bunun farkına varırsa itibarı zedelenirdi. Çantayı toplamayı bitirdikten sonra ellerini çantanın üstüne koydu ve bir süre bekledi. Kelimeleri seçmeye çalışıyordu, Yoongi önüne düşen saçlarını yana doğru atarken Jennie ona doğru döndü ve biraz utangaç bir tavır ile Yoongi'yi dünya'nın en mutlu adamı ederken aynı zamanda ise hayatını değiştiricek soruyu sordu.

"Yarın beraber zaman geçirmek ister misin?"

The Other Side Of DeathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin