15|Anı Kutusu

299 20 44
                                    

    Sizi bilmem ama ben artık Jimin'i emekli, Jihoo'yu da mastırını yapmış biri olarak yazacağım bölümlere gelmek istiyorum. Şaka şaka...

    Hadi yeni bölümde size iyi okumalar.

    Bölümün ilk yarısını yazalı baya oldu. Umarım hatam yoktur. Varsa da affola..

Jihyun'la yaptıkları konuşmanın ardından, buradaydı işte: Uzun zamandır içeriden bir tozun bile çıkmasına izin vermediği odasının önünde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jihyun'la yaptıkları konuşmanın ardından, buradaydı işte: Uzun zamandır içeriden bir tozun bile çıkmasına izin vermediği odasının önünde. Kilitli kapının ardında onu ne bekliyordu hatırlamıyordu bile. Odanın kokusunda bile Miah'ı bulacaktı biliyodu. Yine bir ağlama krizine gireceğinden emindi. Hazır değildi anılarıyla yüzleşmeye. "Hiç bir zaman da olmayacaksın." demişti Jihyun. Haklıydı! Kilitli kapının ardındakilerden korkmuştu hep. Odasının düzenini bile unutmuştu. Yatağının üzerinde en son hangi nevresim vardı? Çıkardığı çorapları odanın hangi köşesindeydi? Çalışma masasının üzerindeki kaktüs yaşıyor muydu? Ya da çizimleri, yıpranmış kağıtta hala netliğini koruyor muydu? En önemlisi de Miah... Bu odanın içinde yaşıyor muydu?

Cevaplar tabi ki de içerideydi. İçerinin anahtarıysa elinde...

Derin bir nefes aldı Jimin. "Hiçbir zaman hazır olmayacağım." dedi ve anahtarı yuvasına itti. Her zaman zor kilitlenen bu kapı şimdi kolayca, sanki yağlanmışcasına açtı kilidini sahibine. O da yıllardır bu anı bekliyordu sanki. Kapı tokmağının üzerine koydu elini ve yavaşça çevirdi. Zaman naz yapıyordu adeta. Saatin tik taklarına uymayıp geriden geliyordu sanki. 

Klik sesinden sonra bir nefes daha aldı Jimin. Sıradaki görev daha büyüktü. Kapıyı itip içeriye girmesi gerekiyordu. Aylardır açılmamış kapının menteşeleri çığlık atarcasına gıcırdadı. Kapının gıcırtısında bile serzeniş vardı. O bilindik his sardı Jimin'i. Odası, barındırdığı tüm yaşanmışlıklarla karşısındaydı yine.

Kapının hemen karşısındaki yatağı, üzerindeyse büyük ihtimalle annesinin aldığı, yeşil bir pikeyle kaplıydı. Yeşil olmasını beklemiyordu. Acaba diğer tahminlerinde de yanılmış mıydı? Mesela odanın hala Miah'nın kokusunu barındırıyor olabileceği konusunda yanılmış mıydı? 

Gözlerini kapatıp, derin bir nefes çekti içine. Ne bekliyordu ki? Odada toz kokusundan başka alabildiği tek koku, kendi üzerindeki kokuydu. Kalkıp camı açtı. Sığındığı ağacının, onu kendi alemine davet eden dalı; budanmadığı için camını kaplamıştı neredeyse. İçeriye giren bahar havası, işte Miah burdaydı şimdi. O denizdi, o bahardı, o güneşti... O, her şeydi.

Yatağından bir süre dışarıyı izledi. Camdan giren ılık rüzgar, Jimin'in yanaklarını okşuyordu şefkatle. O da biliyor muydu artık Miah'nın dalgalanan saçlarına dalga katamayacağını? ya da biliyor muydu eteğini uçuşturamayacağını? Bildiğini düşündü Jimin. Tüm dünya biliyordu bir daha eskisi gibi olmayacağını. Son kez derin bir nefes alıp kalktı yataktan. Komodinin çekmecesini açtı ilk. bir zamanlar yatağının hemen ucunda, yanıbaşında olan çerçeveyi çıkardı çıkardı içinden. İkisinin sarılırkenki fotoğrafıydı. Ne kadar da mutluydu bir zamanlar unutmuştu. Çerçeveyi eski yerine, komodinin üzerine bıraktı özenle. Şimdiden yorulmuş hissetmişti bile. Anıların geri kalanını nasıl çıkaracaktı gün yüzüne?

DADDY ㅐPARK JIMINㅐHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin