3.BÖLÜM

13.1K 610 470
                                    

       MERHABA! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Neyse uzatmaya gerek yok büyük bir çoğunluğunuz okumaz büyük ihtimal. Hepinize iyi okumalar.

***


Gece uyurken sürekli terliyordum. Odamda aşırı sıcak vardı ve ben daralmış idim. Gece boyunca hem evimizdeki o laubali çocuk yüzünden, hem de odamın ısısı yüzünden uyuyamadım. Seda apaçık inadından evde kalmasını istiyor. Yoksa onun da bu durumdan rahatsız olduğunu biliyorum. Daha fazla dayanamayıp yataktan doğruldum ve komodinin üzerindeki boş sürahiye baktım. Başka zaman olsa deliksiz uyurdum ve bu sürahide bulunan suya ihtiyacım olmazdı. Fakat bu gün her şey olması gerekenin aksi oluyor. Usulca sürahiyi elime aldım ve bardağımı da diğer elime alıp odamın kilitli kapısına yöneldim. Sürahiyi tuttuğum elimde bulunan işaret parmağımla baş parmağımı çıkarıp bardağı kavradım ve boşta kalan elimle kilitli kapıyı sessizce açmaya koyuldum. Fakat uğraşım boşa çıkmıştı çünkü kapının kilidi çok güzel ses çıkardı. Sahiden her şey ters gidiyordu. Çok şükür kimse uyanmamıştı. Hemen alt kata indim ve mutfağa geçip suyu açtım. Bardağı fayansa bırakıp sürahiyi çalkalayıp su doldurdum. Bardağı orada bırakıp yeni bir bardak aldım. Böyle yapınca rahat ediyordum. Diğer türlü bardağın ve sürahinin pis olduğunu düşünüyordum. Arkamı dönmemle tüm evi kaplayan bir çığlık atmam bir oldu.  Can denen o laubali karşımda duruyordu. Biraz sonra elindeki beyzbol sopasıyla aşağı indi ve ''Kim var orada? Dicle sen iyi misin tatlım ?'' diye sesleniyordu. Mutfağa gelince elinde havaya kaldırmış olduğu sopayı yere bıraktı ve bana dönüp:

- Ah... Hayatım sen iyi misin? Eminim ki karanlıkta Can'ı görmek seni korkuttu. Hadi gel salona geçelim ve sen de neden aşağı indiğini bize anlat.

   Elimdeki sürahiyi gösterip :

- Sence de neden burada olduğum belli değil mi?

Can bir anda gülmeye başladı. Seda ile ona şaşkın şaşkın bakıyorduk fakat biraz sonra Seda da ona eşlik etmeye başladı. Bense çatık kaşlarla o ikisine bakıyordum. Ben korkudan kalp krizi geçirebilirdim. Sonra ölebilirdim. Ama onlar bu ihtimale karşı bile gülüyorlar. Hem de ölseydim eğer sebebi olacakları halde. Ben ömrümde ilk kez yabancı bir erkekle aynı evde kalmak zorundayım. Bu nedenle söylediklerimde abartı bulamıyorum. Gerçi evimizdeki varlığını unutturmayan arkadaşımızı bir anlığına unutmam bile korkmama sebep oldu. Halen daha onlara çatık kaşlarla bakmaya devam ediyordum. Sonra Can durdu ve :

-Çok korktuğun bir gerçek ama buna rağmen elindeki bardak ve sürahiyi bırakmaman büyük bir yetenek.

- Ne yani, buna mı bu kadar güldünüz? Hadi sen sorunlu birisin. Seda sen ne anladın ki gülüyorsun?

- Ay ben senin gibi gülme yeteneğimi kaybetmedim. Ayrıca Can'ın nereye baktığına baksaydın elindeki sürahiye baktığını anlardın.

- Ne saçmalıyorsun sen?

- Ne! Saçmalıyorum öyle mi? Söylesene Dicle en son ne zaman güldün?

- 12 yıl önce annemle babamı kaybedecek olduğum o lanet yolculuğa çıkarken , saat 13.24.

- Bak dakikası dakikasına hatırlıyorsun birde. Büyük annen ve dedenle  kalırken mutsuz olduğunu kabul ediyorsun. Hayatında en ufak bir eksiğin yoktu. O insanlar senin mutlu olman için her şeyi yaptığı halde birde. Söylesene derdin nedir ? İsteseydin deden bütün mirasını sana verebilirdi bile.

-Ama istemedim ! Yine olsa yine istemem. Gülmek de istemiyorum.

- Hayatının sonuna kadar hiç mi gülmeyeceksin?

CİNE AŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin