15

3.1K 149 78
                                    

Sorularınız varsa bu bölümde bolca sorun lütfen. Benim hakkımda, hikaye hakkında, karakterler hakkındaki görüşüm olabilir...
Soruları bir dahaki bolumde cevaplamayı düşünüyorum. Tabi yeterince soru olursa.
İyi okumalar...

......................
Hava soğuktu. Yeni bir yıla yaklaşırlarken günler hızla geçiyordu. 3 çocuk soğuk hava da kalın giyinmip bir şekilde konuşuyorlardı. Yeni ýıla adece 2 gün kalmıştı ve hepsi eve gitmekte kararlı görünüyordu.

-Sirius kesinlikle eve gelmemi istediğini belirten bir mektup yolladı. Eğer gelmezsem bir çığırtkan yollamakta kararlıydı

Çocuk yakındı. Kalıp taş ile ilgili araştırmalar yapmak istiyordu.

-Döndüğümüz zaman yapabiliriz Harry. Hem o zamana dek köpekleri nasıl etkisiz hala getirecegimizi öğreniriz.

Harmione fikrini belirtti. Ron memnuniyetsizce konuştu.

-O iri hayvanların yanına illaki gireceğiz yani! Neden kendimizi yaralamaya hatta öldürmeye bu kadar meyilliyiz ki zaten!

-OFFF Ron! Hatırlarsın ki bana Sirius ve Remus da dahil olmak üzere kimse inanmadı. Dumbledore'yi saymıyorum bile.

Karda yürümeye devam ettiler. Soğuk hava iliklerine ilerlerken sadece o canavarı düşündü Harry. Küçükken ailesini öldüren e şimdi geri geldiği halde yapmak istediği şeye kimse inanmıyordu.

-Bence kimse inanmak istemiyor ve olmamış gibi davranuyor, dedi Harmione. Bir yönden haklı sayıla bilirdi. Kimse o canavarın tekrardan dönüğü fikrine alışamazken ölümsüz olamaya çalışmasına alışamıyordu.

-Ron sanıyorumm yılbaşi tatilinin 3. günü size geleceğiz, Harry güzel olayı dillendirdi.

-Evet gelmelisiniz zaten. Ginny mektuplarda bile seni soruyor. Annem de soruyor. Sanırım seni bizim aile alacaklar.
Kıkırdadı. Weasleyleri ailesi olarak görmüştü her zaman. Onlar konuşmalarına geri döndüler.
.................
Ortak salonlarda bir telaş vardı. Herkes eşyalarını topuluyordu. Valizler havada uçuşuyor sesler artıyordu. Noel tatili için herkes heyecanlıydı tabi. Harry hariç. Gördüğü rüyalar sıklaşmıştı. Voldemort'u görmese bile sesini duyuyordu. O ölümsüz olmak istiyordu. Ama buna kimsenin inanmamasida ayrı bir konuydu. Valizini el hareketi ile havalandırdı. O yürüdükçe valizde arkasından geliyordu. Harmione ve Ron'u gördü. Valizlerini sürüyerek bahçeye inanıyorlardı. Harry koşarak onlara yetişti. Eve gitmek için eksprese bineceklerdi. Arkalarından ses duyuldu.

- Bakıyorum bu işi baya ilerletmişsin Harry!
Arakasına döndü gülümseyen Remus ve Sirius ile karşılaştı. Valizi sakince yere indirdi ve kosarak onlara sarıldı.
- Sizi özledim.
Remus:
- Bizde seni evlat. Hadi gidiyoruz.
- Gidiyor muyuz? Eve mi? Ekspres ile gidebilirdim.
Sirius kafa salladı.
- Yılbaşı için bir kaç susleme alırız diye düşündük. Buraya bir iş için geldik. Gelmişken seni de alalım dedik. Demese miydik?
Harry güldü.
- Iyi demissiniz. Valiz ne olacak?
- Onu Dumbledore halledecek.
Harry onları çekiştirerek arkadaşlarının yanına götürdü.
- Bunlar benim ailem. Sirius vaftiz babam ve Remus. Bu da Harmione. Zaten Ron'u taniyorsunuz.
Harmione kabarık saçlarını geriye atarak el sıkıştı.
-Memnun oldum Bay Black ve Bay Lupin.
Sirius kıkırdadı. Remus'un kulağına:
- Kibar kız vallahi, dimi?
Remus kafa salladı.
Harry arkadaşları ile vedalaştıktan sonra cisimlendiler. Boş ağaçlık bir yerdi burası. Harry burayı biliyordu elbet. Burukça gülümsedi.
- İstersen akşamda gelebiliriz Harry, dedi Remus bur elini çocuğun omuzuna koyarken. Kafasını salladı Harry;
- Hayır, olsun ve bitsin.
3'ü de kararlı adımlarla ilerlediler. Harry tanıdık yollardan geçti ve durdu. Derin bir nefes aldı mezarlara bakarken. Ailesinin mezarları tertemizdi. Biliyordu ki Sirius ve Remus'un en çok ziyaret ettiği yerlerden biriydi burası.

Farklı Bir Hikaye- Harry PotterWo Geschichten leben. Entdecke jetzt