Bölüm 12- Güven

2.5K 145 266
                                    

Artık gece oluyordu, ama kral Naruto hâlâ daireye dönmemişti, karşısına bile çıkmamıştı. Hinata huzursuzca voltalar atmaya başlamıştı, bekledi, bekledi, bekledi. Saatlerdir bekliyordu, dönmüş olması lazımdı. Belki de çalışıyordu, kim bilir.

Üzerinde ayak bileklerine kadar ulaşan askılı bir beyaz ipek tunik vardı, etrafına gevşek şekilde oturuyordu. Yumuşak mavi saçlarını dümdüz bırakmıştı, alnını kapatıyordu. Ayaklarında ise altın rengi sandalet vardı. Kırmızıya yakın tonda olan yumuşak ve dolgun pembe dudakları endişeyle dişlerinin arasına girip duruyordu, ince siyah kaşları hafif çatıktı ve lavanta gözleri dalgındı, sağ elinin işaret parmağının orta eklemi dudaklarına vurup duruyordu, sol elini de karnına sarmıştı.

"Ah." Sıkkın bir nefes bıraktı, içi daraldı. İyiye işaret değildi, en son gece konuşmuşlardı. Sabah kalktığında tek başınaydı, ama aldırış etmedi, Naruto'nun meşgul olduğunu düşündü. En sonunda omuzlarını kapatmak için beyaz mat bir şal geçirdi ve gitmek için hazır oldu.

Dayanamayıp dışarı çıktığında şaşırdı, tanıdık bir siyah zırhlı muhafız gördü.

"Kiba?!" Kiba dönüp ona baktı, mızrak ve kalkan tutuyordu. Kas işlemeli siyah gövde zırhı, siyah omuzluklar, siyah bileklikler, dizlerinin yukarısına ulaşan siyah kayışlı altlık, siyah ayak korumaları ve siyah sandaletler giyiyordu. Sırtında siyah pelerin vardı. Başında ise siyah hoplit miğferi, siyah tüyleri arkadan öne doğruydu.

"Hinata!" Sırıttı. "Sonunda karşılaştık."

"Burada ne işin var?" Hinata şaşkınlığını gizleyemedi. Şuracıkta sarılmak istiyordu ama birisi görebilirdi.

"Eh," Ellerini kısaca yana açıp dik durdu, mızrağın altı yere dayanmıştı. "Artık senin özel muhafızın oldum."

"N-Nasıl?.." Mırıldandı. Tabii ki bu iyi bir şeydi, ama bir yandan gece gündüz başında nöbet tutup yorulmasını istemiyordu.

"Kral." Basitçe omuz silkti ve ifadesiz suratla cevapladı. "Bugün emir uçurdu, düğünde kraliçenin muhafızı olan kişiyi çağırdı." Kendisiydi. "Sonra karşısına çıktığımda da bundan sonra özel muhafızın olduğumu, sadece senden emir alacağımı söyleyip buraya yolladı."

"Oh..." Hafifçe gülümsedi. "Bu güzel... Ama kimse ilişkimizi bilmemeli."

"Tabii." Kiba sırtını kapıya dönüp nöbete devam etti. "Birbirimizi tanımıyoruz." Kraliçenin muhafızı ile konuşurken yakalanması iyi sonuçlar doğurmayabilirdi.

"O nerede?" Hinata endişeliydi.

"Kocanız için mi endişeleniyorsunuz?" Kiba sırıtınca Hinata'nın yanakları pembe bir ton aldı, kızın yüzü ısındı. "Oh..." Kiba da afalladı. "Gerçekten endişeleniyorsun."

"Sadece nerede olduğunu söyle." Sonra yere baktı. "T-Tabii ki endişeleniyorum."

"Kişisel çalışma odasındaydı." Sonra ciddileşti. "Ama seni uyarıyorum; Hiç ama hiç keyfi yerinde değildi. Kafası ciddi bozuktu." Sonra mırıldandı. "Gerçi kafası her zaman bozuk da, bay bunalımın."

"Bozuk mu?.." Hinata düşünürken mırıldandı. Daha bu gece her şeyi değiştireceklerini söylemişlerdi, söz vermişlerdi. Neden şimdi durumu daha kötüydü? "Sağ ol." Kiba'ya kısaca teşekkür edip hızla gitmeye başladı.

Biraz zaman alan koridor yürüyüşleri sırasında karşısına çıkanları kısaca gülümseyip selamlayıp durdu, biraz küçük bir koridordan geçerken karşısına iki tanıdık figür çıktı.

"Efendim." Sarışın ve pembe saçlı kızlar onu selamladı. "Bir isteğiniz var-"

"Hayır, hayır." Hinata gülümseyip eliyle geçiştirdi. "Keyfinize bakın." Sonra onları bırakıp yoluna devam etti. Nihayetinde küçük bir krem rengi koridora girdi, aşırı küçüktü, sanki sarayın temizlik gereçlerinin saklandığı yer gibi, kimse uğramıyor gibi. İki tarafta da ikişer tane demir meşale vardı, koridoru aydın tutuyordu. Kahverengi kapalı kapanın önünde ise kahverengi ve siyah renklerden oluşan deri kıyafetler diyen mavi pelerinli Kakashi.

Kralla Bir Gece [NaruHina]Where stories live. Discover now