Bölüm 1

3.6K 52 12
                                    

Merhaba sevgili mavi, bu gün güne yeniden gözlerimi açtım. Açmayı çok istediğimi söyleyemem ama mecburum. İşe gitmem ve çalışmam gerekiyor. Bu gün işi bırakmayı planlıyorum ama annem izin vermiyor. Konuşsak ikna edebilirim. Ama konuşmuyoruz mavi, hiç mi hiç konuşmuyoruz. Bazen günlerce. Haftalarca birbirimizle konuşmadığımız oluyor. Çok umursamıyor ama ben umursuyorum. Kalbimin içi acıyor mavi, orda annem var. Gerçekten yoruldum ve beni ayakta tutacak kimse yok. Herkes hayat koşuşturmasının içinde kendini kaybetmiş. Kimse bir başkasını dinlemek istemiyor. Dinlese de anlamak istemiyor. Çünkü herkes çok zorlanıyor. Kimi bu zorluğu sonlandırabiliyor. Kimi benim bizim gibi cesaretsiz oturuyor. Bazen kaçmak istiyorum mavi. Uçurumun ucundayım ölüm önümde kitap okuyor ve ben elinden kitabı almaya çalışıyorum gibi mavi. Almazsam kendimi uçurumdan atacağım. Alabilirsem ölüm beni atacak gibi hissediyorum. Çok aradayım. Korkuyorum mavi kendime zarar vermekten delicesine korkarken. Ölmek istemek beni ne kadar yıpratıyor bilemezsin. Bazen o kadar yabancısındır ki kendine, düşüncelerin arasında kaybolurken aynaya bakamazsın. Gözlerime her dikkatli baktığımda, içini görüyorum mavi kıpkırmızı, içimi görüyorum kırıklarla dolu. Gerçekten üzgünüm ve dayanma sınırım gittikçe sonuna ulaşıyor şiirlere tutunuyorum mavi yazmayı bırakmıyorum. Çünkü bıraksam deliririm biliyorum. Delirmek üzereyim kendimi özlüyorum. Çünkü var olan kişi ben değilim mavi. Gözleri kırmızı olan ve her an ağlayacak gibi olan. Herkese kırgın bakan, kızgın olan, dayanacak gücü kalmamış kız ben olamam mavi hayat bana hiç gülmemesine rağmen bana bu kadar kötü davranmış olamaz. Babamı özledim mavi. Bahsetmedim hiç sanırım, ayrılar. Ben daha 2 yaşına girmeden ayrılmışlar. Annemi aldatmış, eski karısı hamile kalınca döverek aldırmak istemiş. Anne yüreği kadın istememiş ki haklı . Sevdiği adamın böyle iğrenç biri olduğunu öğrenen iki kadın hayal kırıklığına uğramış tabi. Ki o kadın doğulu bir ailede olduğu için her şeye rağmen babamı terk eden annem kadar güçlü değilmiş. Coğrafya gerçekten kaderdir. Babamla annem ben olurken evli değillermiş. Annemin bir oğlu yani abim, babamı’nda 5 kızı 2 oğlu varmış. Annem abimin babasıyla, babamda eski karısıyla evliymiş. Yani hem yasak hem de olmaması gereken bir çocuk muşum. Babam illegal işler yaptığı için ayrılmadan önce cezaevine girmiş. Annemde orda aldattığını öğrenmiş. Ayrılmaları bu şekilde olmuş. Babamı hep çok özel biri olarak ve onu bekleyen ben onun için her gün ağlardım. Yıllar sonra annem ağlamama artık dayanamamış ve babamı bulmuştu ama kahramanım olan mükemmel adamı bulamamıştı. O adam gitmiş yerine berbat biri gelmişti. Yada ben çok küçüktüm ve babamı tanımamıştım. O yüzden o kadar özel biriydi benim için. Yokluğu beni çok yaralıyordu çünkü babamı o zamanlar çok seviyordum . İlk okulda dışlanan kimsenin sevmediği herkesin uzaklaştığı o çocuk bendim. İlk okul hocam bir gün sınıfın ortasında benimle arkadaş olmaları için aile durumumu anlatmıştı hala unutamam. Kimse babası olmayan kilolu bir çocukla konuşmak istemedi. O gün ve ondan sonraki her gün yine yalnız kaldım. Babamla konuşmaya başladığım zamanlarda başka şehirdeydi ben beni görmeye 3 ayda bir geliyordu. Bu süre genelde uzuyordu vardı ama yoktu. Cezaevinde kendini öldürmeye kalkmış ve psikolojisi bozulmuştu. Annem benim için barışabileceğini söylediğinde hiç kabul etmedim. Çünkü öyle bir adamın babam olması bile kötüyken annemin eşi olması daha kötü olurdu. Öyle bir adama saygı göstermek yapabileceğim bir şey değildi. Çünkü saygı görmeyi hak etmiyor. Bir süre konuştuktan sonra aramızda olmayan bağ koptu babamla. Böylelikle en başta söylediğim gibi annemle olan bağım arttı. Bir süre geçti ve babamla tekrar konuşmak istedim. Genellikle çok hata yaparım. Hatalarımdan en büyüğü buydu. Babam beni görmeye geldi. Yaklaşık 5 gün kaldı. Denize gittik babamla, hayatımda ilk defa. Otele döndüğümde duş alacak ve üstümü değiştirecek halim yoktu. Uyudum ve uyurken babam bana sarıldı. Herkes için normal olan şey beni çok rahatsız etti ve geri çekildim. Kızıma sarılarak uymak istiyorum deyip çekilmeme izin vermedi. Üstümde mayo vardı ve bu durum beni gerektiğinden daha çok rahatsız etti. O günden sonraki günlerde babam geri gittiğinden yaklaşık bir ay sonra kendi öz kızına tecavüz ettiğini öğrendik. İlk inanmadık ama kızın halası bunu doğruladı. O günden sonra hiçbir karşı cinsime güvenmedim. Bir insana sarılırken bile  rahatsız olmaya başladım. Babamın bana bıraktığı bu huyu hiç bırakmadım. Bırakamadım. Kendi hemcinsim tarafından tacize uğradığım da 4 bilemedin 5 yaşımdaydım. Annem genelde beni yanağımdan öpmek yerine dudağımdan öperdi ve bunun normal bir şey olduğunu düşünürdüm ta ki bunu kuzenim yapmaya çalışana kadar. Bazı insanlar cinselliği erken keşfetmek için insanları kullanırlar. Benden 5 yaş büyük kuzenim. Bunu başkasından gördüğü için ona garip ve ilgi çekici gelmiş. Annem bana bunu yapıyor diye de kendinde o hakkı bulmuştu. O zamanlar hiç arkadaşı olmayan ve hep dışlanan beni tek arkadaşım olan kendiyle tehdit ederek zorla öptüğü günleri unutmam çok mümkün değil. Yazlıklarına gittiğimiz günlerde iç çamaşırının rengini gördüm diye beni ürkütmesi mi beni daha çok etkiledi yoksa beni uyandırırken her yerime dokunması mı bilmiyorum. Her neyse artık önemli değil. Yıllar boyunca güzel bir kız olduğum için annem tarafından baskılandım. Ne yapmak istesem dikkat çekiyorsun deyip engelleyen annem. İş ilgi ve sevgiye gelince kaybolur ve uzaklaşırdı. Ne zaman bir erkek arkadaşı olsa onu bizden önde tutar fark etmese de ona göre hareket ederdi. Dışardan gelen bir insana ev olabilecek annem, hayatına bir beni sığdıramadı. Hayatına sığdıramadığı beni avucunun içinde sıkabildiği kadar sıktı. Ve sonunda gözümde mükemmel olan annem, kendini değersizleştirdi. Ama düşününce annemi hala o kadar seviyorum ki üzülür diye yaşamıma dokunamıyorum. Ablam, o benim her koşulda yanımda olan annemden daha çok annelik yapan benim için sürekli en iyisini hatta daha iyisini isteyen güzel Ablam. Ondan bu bölümlerde çok bahsetmedim. Çünkü güzel gözlü ablamı, yaşamımı sonlandırmak istediğim cümlelerin yanına koymak hem bencilce hem de dayanılmaz geliyor. Yaşamın bana gerektiğinden zor geldiği günlerdeyim. Yorgunum ve bu beni daha çok yoruyor. Yazdığım cümlelerde kayboluyor. Her kelimem beni yavaş yavaş boğuyor ama bir yandan özgürleştiriyor gibi geliyor. Çünkü konuşmaya hakkının olmadığı bu dünyada kendini ifade etmenin ne kadar kıymetli olduğunu biliyorum. Fakat şu an öyle bir durumdayım ki ölüm bana en iyi kendimi ifade etme yolu gibi geliyor. Ölmeye cesaretim yok biliyorum. Fakat o kadar yakın hissediyorum ki. Bu his bana dayanılmaz geliyor. Bana anlat diyenlerin hepsi anlatınca anlamadılar. Söyle bana sevgili mavi sen de mi anlamadın. Kendimi kaybediyor gibiyim. Yavaş yavaş yok oluyorum. Kimse çekip almıyor beni. Bir şiirimde çok sevdiğim bir sözüm vardı. “Kaybedince sevmeyin beni, çünkü kaybetmek üzereyim benliğimi.” Ne güzel söylemişim. Kaybetmek üzereyim gerçekten kendimi. Yoklukta bulmak istiyorum seni mavi. Çünkü yokken bile ben, varsın sen. Kaybetmek istemiyorum benliğimi çünkü benliğim sensin mavi. Bu kitap ve yazdıklarımın hepsi benden bir parça. Nasıl ölmek istediğime karar verdim mavi. Ben küçüklükten beri hayatımın merkezine koyduğum motorun üzerinde ölmek istiyorum. Çünkü somut olarak yanımda götürebileceğim tek şey o, yada götürmek istediğim. Ölüm hep bir karanlık gibi geldi bana. Devamı yok. Sonsuz karanlığın içinde hapsolmuş bir sen. Öldüğünde olacaklar öyle bir gizem ki. İnsanları yaşama zorluyor. Beni yaşama zorlayan şey bu değil sevgili mavi. Ailem yüzünden yaşıyorum belki de Ablam yüzünden. Tek dayanağım o sanırım. İsmim bile benim değil biliyor musun mavi. Annemin ben doğmadan yaklaşık 6 yıl önce bir kız kardeşi varmış. İsmi Zeynep’miş ve onu her şeyden daha çok seviyormuş. Sanırım 15 yaşındayken hayatın zorluğuna dayanamamış ve intihar etmiş. Annem beni hep ona benzetir. Onun yerine de sevdiğini söyler ama ben farklı biriyim mavi. Onun aradığı ve özlediği Zeynep ben değilim. Yıllar boyunca hep onun gerçekten sevmesini isteğim Zeynep aslında benim. Belki bencillik yapıyorum. Ama kim istemez ki annesinin sevgisini. Ben bu konuda çok bencilim mavi. Bu yüzden Zeynep ismini sevmiyorum. Ama deniz demek sahte hissettiriyor çünkü ismim deniz değil. Deniz benim kurguladığım Zeynep isminin özelliklerini hiç taşımayan farklı bir benliğim. Var olmak çok yorucu mavi. Teyzeme benzeyen tek özelliğim. Benimde onun kadar zorlanmam.  Hem anlatacak çok şeyim var. Hem de hiçbir şeyim yok kafam çok karışık ve ben çok yorgunum mavi. Yaralarını sarmak istedim birinin mavi. Kendi yaralarımı umursamadan. Birinin gerçekten yaralarını sarmak istedim. O da beni istemedi. Biliyor musun gerçekten onu o kadar temiz sevdim ki. Onun iğrenç düşünceleri bile kirletemedi sevgimi. Ona yazdığım mektubu sana okutmak istiyorum.
Bunlar bir çocuğun sana yazdığı mektuplar değil artık vazgeçiyorum senden beni çoktan unutan adımı söyleseler o kim diyeceğini bildiğim senden eski sevdiğim, senden. Seninle birkaç günüm geçti. o birkaç güne, sana , anılarımıza binlerce cümle yazdım. İstemiyorum sultan. Beni kullanamayınca beni istemeyen birini istemiyorum. Yalan söyledim . Mektupları hala bir çocuk yazıyor. Çocuğum ben. Seni her halinle kabul edebilecek bir çocuk.
Kaç dudakta, ruhumdaki kadar sarhoş oldun merak ediyorum. Yada kaç beden verebildi sarılışımdaki sevgiyi. Olmadı sultan. Sen ve ben olamadık. Çünkü karakterimi hiçe sayarak seninle bir gün daha geçirmek için annemi üzemezdim. Üzemedim. Görmedi gözlerim seni, gözlerindeki sevgiyi. Ne benim sultanımdın. Ne sultan olmaya layıktın. Sormadın benim hakkımda hiçbir şey. Merak etmedin. Hiç istemedin ki beni tanımayı, anlattıkça anlattın. Anlatmaya devam ettin, bitmedi. Hevesle dinledim, yalanlarını hevesle dinledim eski sevdiğim. Babam gibi yalan söyleyip durdun. Çocuk gibi hevesle dinledim. Sonunda anlattıkların bitti. Benimle beraber. Çünkü bende bittim eski sevdiğim bende. Bu satırları senin için yazdım.

Yaşanmadı saymak isterdim seni sevgili
Ellerine dokunmamış olmayı
Gözlerine dalmamış olmayı
Seni görmemiş olmayı

Sadece bir anı olarak hatırlayıp
Yıllar sonra olur da karşılaşırsak
Gözlerine tekrar dalıp
Orda kaybolmayı isterdim sevgili

Biliyorum bencil bir kadınım
Ve çok şey istiyorum
Ama sevgili hakkım yok mu
Bakmaya gözlerine

Ama gerçekten geç sevgilim
Sana dönmek için çok geç
Çünkü yıllar hem beni
Hem de hislerimi değiştirdi

Çok isterdim seni görmeyi
Çok isterdim uğruna ölmeyi
Gülüşüne gömülmeyi
Ve ölüşüme gülmeyi

Melekler her gülüşünde
İsyan etti güzelliğine
Melekler her ağlayışımda
Beddua etti sana

Üzgünüm sevgilim ama
Üzülmeye devam edeceğim
Dediğim gibi
Ben Senin uğruna kendini feda etmiş
Bencil bir kadınım

Sende kayboldum sevgili. Kendimi bulamıyorum. Ölüyorum ve ölüm bana tatlı geliyor. Ölümüm senin yüzünden olsun istemiyorum. Ama kendimi avutuyorum. Çünkü herkes öldürür sevdiğini sevgilim. Seveceksen öldür beni . Seni sonsuza kadar sevmiş olayım.

                                                               Deniz

Ona yazdığım tek şiir bu değil mavi. İlk tanıştığımız gün tanışacağımızı daha onu görmeden hissetmiştim. Oraya gitmek ve onu tanımak benim seçimimdi. Ona parisi görmek istediğimi söyledim. Bana arka sokağının iğrenç koktuğunu söyledi. Aramızda 5 yaş vardı. Ben o yaşta birinin beni sevebileceğine hiç inanmadım. Bana ehliyetini yakalattığını söyledi. Hep bir gizemliydi. İlk tanıştığımız gün ben şarkı söylüyordum. Üstümde bir eşofman yüzümde hiç makyaj yok okuldan dönmüş bir şekildeydim. O halime rağmen beni tanımak istedi. Beraber yemek yedik. Konuştuk tartıştık. Ben o gün onun için bir şarkı söylemek istedim. Hiç fark etmeden söyledim. Bana anlamının olduğunu söyledi. Biri vardı ve benim için ölürdü ki öldü dedi. Öyle iyi bir şekilde yalan söylüyordu ki oturdum onu dinledim. Aramızdaki yaş farkını sorun etmeyen o beni öpemeyince vazgeçti benden. Vazgeçtiği gün anlatmıştı bana. Kaza yapmıştı ve arabanın içinde ölmüştü kız. Yalandı. Ona rağmen oturdum, kapattım gözlerimi sırf sesini duymak için dinledim. Üç gün beraberdik. O üç gün hayatımın en güzel günleriydi. Sorumsuz ailemden uzaklaştırdı beni. Yalan olmasına rağmen sevdi. Vedasında yıllar sonra reşit olunca bul beni dedi. Beklerim dedi. Biliyordum. Ne o beklerdi beni ne de hatırlardı. Günler sonra işten yorgun argın dönerken onu gördüm. Bir kızla beraber. Beni görünce gülen yüzü soldu. Ama kız fark etmesin diye hemen düzeldi. İyi yalancıydı. Biliyordum çünkü babama benziyordu. Sigara içiyordu. İçmek istediğimde izin vermemişti. Onun yanında zararlı bir şey yapamayacağımı söyledi. Kendisi benim için baştan aşağı zarardı. Ona yazdığım bir şiir var mavi. Ona armağan ettiğim ona ait olan. Onu anlattığım. Onlarca şiirim var. Ama okumanı istediğim sadece bir tanesi
Yıllar hızla geçerken
Günler dünlere dönerken
Düşünüyorum sevgilim
Düşünüyorum

Şarkı söylemiyorum artık
Makyaj yapıyorum
Güzel giyiniyorum
Gördüm Eyfel’i

Gittim o arka sokağa
Haksızdın sevgili
Ekmek kokuyordu
Yanılmışsın

Reşitim artık
Hayır bulmadım seni
Çünkü beklemedin beni
Haklıydım sevgili beklemezdin beni

Yanılmamışım sevmemişsin beni
Sevmezmişsin
Çünkü yine haklıyım sevgilim
Öpemezdin beni

Kimse ölmedi senin için
Kimsede ölmezdi
Çünkü yalandı sevgilim
Gülüşünde yüzünde yalandı

Yüzün için kimse sevmez
Kimsede ölmez sevgili
Ki kalbini gördüm
Ona da ölünmez

Yada gösterdiğin kadar
Çünkü sevmedin sevgili
Sevmezdin beni
Benim sana bakan gözlerimi

Eksik bir insanım sevgilim
Bir parçam yok
Diğeri kırık
Acıtıyor

Haklıydım sevgili
Sana inanmamakta
Çünkü inandığımı söyleseydim
Giderdin sevgilim

Yanılmışım
Yine gittin
Gittin ve dönmedin
Dönmezdin

Yalandı sevmiyordun sesimi
Anlattıkların kurguydu
Kafanda kurup yaşadıklarını anlatıyordun
Fakat ben çocuğum sevgili

Yalanlarına inanacak küçük bir çocuğum
Yalan söyledim sevgili
Sana her gün yalan söyledim
İnanıyordum sana

Sadece kullandırtmadım bedenimi
Çünkü Kullandın kalbimi

Neden kullandı kalbimi bilmiyorum mavi. Sadece yarasını sarmak istemiştim. Yarası olan açtı yaralarımı. Dudaklarını öpmezdim belki ama yaralarını öperdim.




MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin