BAŞKA BİR KADINLA:( 13

11.1K 332 2
                                    

Ertesi sabah bürosuna gitti. Suzy onun için bir sürü telefon görüşmesi not etmişti. Öğlene kadar dosyalarını toparladı ve sadece önemli olduğunu düşündüğü telefonları cevapladıktan sonra öğle yemeği için dışarı çıktı. Her zamanki gibi iş yerinin karşısındaki kafede yemek yemeğe karar verdi. Sokağın karşı tarafına geçmek üzere iken, Max'in siyah BMW'sini binanın önüne park etmek üzere olduğunu gördü. Ona görünmemek için hızlıca karşıya geçti ve sokağı görebileceği şekilde masaya oturdu. Yanına gelen garson kıza en sevdiği makarna çeşidi olan Fettuciniyi ısmarladıktan sonra menüyü yüzüne doğru kaldırarak Max'in arabasını gözetlemeye başladı. Max yalnız değildi. Yanında kızıl saçlı çok çekici görünen bir hatun vardı.

Üstelik çok güzel bir kadındı. "Elbette" ya diye düşündü, bu Diane Charcol'du. Demek nişanlısını firmaya getirmişti. "Utanmaz adam" dedi içinden, çok kızmıştı. Ne hakla bu kadını buraya getirirdi. "Utanmaz ve aynı zamanda aşağılıksın" diye mırıldandı.

-Efendim diye ses verdi garson kız.

-Ohh.. afedersiniz size demedim. Farkında olmadan yüksek sesle bağırmıştı. "Lanet olasıca Max, bunun acısını fazlasıyla çıkartacağım senden" diye geçirdi içinden.

Diane ile Max arabadan inmiş, hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Max Diane'nin olduğu tarafa geçerek arabadan aldığı paketleri ona verdi. Demek birlikte alışverişe gitmişlerdi. Alçak adam demek nişanlısı ile alışveriş etmek ona zevk veriyor. Simdi iyice kıl olmuştu. Hayatında hiçbir erkek onunla alışverişe gitmemişti. Yani Cliff dışında ama "oda arkadaşım zaten, bu sayılmaz" dedi.

Bir kaç dakika hararetli bir konuşmadan sonra, ikisi birden binaya girip gözden kayboldular. Bir an için "şirkete dönmesem mi acaba?" diye geçirdi içinden.

-Daha fazla burada bekleyemem ki hem ne yapacağım ya hemen çıkmazlarsa, ya akşama kadar kalırlarsa, neyse ben en iyisi hesabı alayım.-

Bütün bunları karşısındaki garson kıza söylüyordu. Kız gözlerinde şaşkın bir ifade ile;

-Tamam efendim anladım dedi ve hesabı getirmeye gitti.

Ofisine geri döndüğünde onları ortalık ta görmediği için sevindi, "Her halde Max'in odasında öpüşüyorlardır," aklından geçenlere kendisi de şaşırmaya başlamıştı. Kıskanıyor muydu ne? Hem neden kıskanıyordu ki Max onun sevgilisi felan değildi,

Ayrıca gerçek anlamda hiç çıkmamışlardı. Sadece aralarında bir elektrik vardı ve dudaklarını birbirlerinden uzak tutamıyorlardı. Bu illada iki kişinin çıktığı anlamına gelmezdi.

"Onu görmeği deli gibi istiyorum" diye geçirdi içinden. Ama neden onu görmek istiyordu ki?

Tam o sırada Suzy çağrı cihazından seslendi,

-Cathy, Max seni görmek için geliyor.

Evet belki de içgüdülerinin sesine kulak vermeliydi onu görmemeliydi. Bir mazeret bularak onu atlatmak en iyi fikirdi. Sonra bu fikrinden vazgeçti. Çünkü bu doğru değildi ve Max bunu anlarsa korkak olduğunu düşünürdü. Bir kaç saniye tereddüt ettikten sonra telefonun ahizesinden heyecanlı olduğunu belli etmemeye çalışarak,

-Peki Suzy içeri gönder dedi.

İHTİRASWhere stories live. Discover now