Geçmiş

13.8K 504 292
                                    

"-Neden anlamak istemiyorsun ufaklık ?
Uçmak senin için çok tehlikeli. "

"-Anlamıyorum.. Benim yaşımda olan tüm arkadaşlarım uçmayı öğrenmek için eğitiliyor, uçmayıp yürüdüklerinde ceza alıyorlar.
Peki neden ben uçtuğum için ceza alıyorum ? "

"-Henüz bunu anlatamayacağım kadar küçüksün. "

"-Benim bir sorunum var değil mi ?
Farkındayım, kanatlarım olması gerektiği gibi değil.Hatta bazen uyandığım da yatağımda kopmuş bir kaç tüy parçası buluyorum."

"-Bu senin yaratılışının gereği olan birşey peri.
Baban güçlü bir melek olmasına rağmen annen bir periydi. Bunun sonucunda sen melez ırka mensup olarak varoldun.
Kanatların konusunda haklısın, malesef elimden bunun için birşey gelmiyor gelişmeleri ancak bu kadar olacak."

"-Hiçbir zaman uçamayacak mıyım ?"

"-Kanatların zayıf olabilir, ancak bu uçmana engel değil."

Kafasını sallayarak onaylayan peri üzgün yüzüyle babasının kardeşi olan muhafız meleğin yanından ayrıldı.
Kendi küçük ağacına doğru uçarken madem diye düşündü, madem hep böyle kalacaklar,
Neden tadını çıkartmıyorum ?
Geri kalan zamanlar da kimseye görünmemeye çalışarak her fırsatta kanatlarının verdiği özgürlüğü ve mutluluğu tattı.

Küçük perinin her uçuşunu kaydeden muhafızlar koruyucu meleklere bildiriyordu.
İşte tam da bu yüzden uçma merakı yüzünden diğerlerinin aksine daha fazla yol alabileceğine emin oldukları bu küçük periyi feda etmek zorunda kaldılar.
Şeytanlarının liderine gönderilmesi gereken barış parşömeninin acilen ulaştırılması gerekiyordu.
Ve iki dünyanın arasından yalnızca haber taşımak için var olmuş haberci perilerin geçmesine izin veriliyordu.
Diğer melez periler yaşlı ya da fazla güçsüzdü.
Bunu yapabilecek tek canlı o küçük melez periydi.
Böyle bir görev için seçilmiş olmak peri adına bir onurdu. Parşömeni teslim almış canı pahasına da olsa , onu teslim edeceğine and içmişti ve yola koyulmuştu.
Bu yolun geri dönüşü yoktu.
Kendi , güvenli ve huzurun hüküm sürdüğü dünyasının ekseninden çıktığın da, aldığı bu görevin aslında bir nevi yok oluşu, olacağına emindi. Küçük olabilirdi. Ancak, bunu tahmin edebilecek kadar zekiydi.
Şeytanlara ait olan dünyanın eksenindeki muhafızlar, periyi bir gün boyu içeri almamış, gelen onayla geçmesine izin vermişlerdi.

Bu dünyanın çirkin olacağını düşündüğü için şaşkındı. Kendi yaşadıkları dünyadan daha güzel ve gösterişli dünya da mantığının kabul edemeyeceği güzelliklere bakarken biraz gecikmişti.
Şeytanlar meleklerin aksine gösterişi severdi. Kibirli ve güzellik düşünü olan varlıkları yüzünden tamamen mükemmelliğe yakın bir evdende yaşıyorlardı.
Yol boyunca pes etmeden uçan peri, geri dönmesi durumunda onu dünyasına ulaştıramayacak hale getirdiği, parçalanmış kanatlarıyla koca dünyanın en gösterişli yapısına doğru uçarken yere düştüğünde, incinen ayak bileği ve uzağına düştüğü için yürümek zorunda kaldığı saraya baktı.

"-İki evren arasında ki yolu aşarak buraya kadar geldin. Çok az kaldı. Pes etme. Sakın pes etme yürümeye devam et."

Kendisine işkence gibi gelen, yolun sonunda her ne kadar zaman kaybetmiş olsa da, bir şekilde varabildiği için şükretti.

Sarayın girişinde, geleceğinden haberdar olan koruyucular , zorluk çıkartmadan, çelimsiz perinin geçmesine izin verdiler.

İçgüdüleri sayesinde bulduğu kabul salonunun kapısına vardığın da, çektiği acılı yolculuğun, gördüğü koskoca bedenli şeytanların, yıpranan kanatlarının acısının, düşüşü yüzünden incinen ayağına basarak yürümek zorunda kaldığı onca yolun hiçbirşey olduğunu düşündü.

Şeytana Ait ( #Tamamlandı )Where stories live. Discover now