43.bölüm: Geride Kalanlarla Karşılaşma

11.5K 380 34
                                    

Havaalanında öylece yürürken ne kadar boş olduğumu hissettim. Sonunda İstanbul'daydım ama ne kadar büyük bir saçmalıktı bütün bu olanlar, hiç yaşanmamış gibi mi yapacaktım şimdi? Neyse olacakları düşünecek zamanım var, yurda gidip uyumalıyım yoksa öleceğim diye düşündüm. Halim falan kalmamıştı hiç, öylece yürüyordum.

Sizin hiç iki gün üstüste uyumadığınız oldu mu? Eğer olmadıysa anlayamazsınız, bu ölüm uykusu gibi bir şeydi, sanki uyuyacak ve o yataktan hiç çıkamayacaktım. İki gün önce her gün küfrettiğim yurt yatağı bulut olmuştu sanki, o kadar yumuşaktı ki. Vücudum ağırlaşmıştı, zor taşıyordum? Gözlerimi kapadım sonunda bitecekti yorgunluk, en azından bu bitecekti...

"Tutku! Tutku!" Poyraz'ın sesiyle uyandım! Nasılda özlemişim bu sesi. İki gün uykusuzluktan nasıl acı çektiysem Poyrazsızlıkta o kadar koymuştu, diyebilir miyim?.. Bazı şeyleri unutursam belki.

"Poyraz" dedim kısık sesimle

"Çok özledim" dedi, ağlamamak için kendimi sıktım. Ben ne yapmıştım?

"Bende seni ama.. Poyraz senden saklamamam gereken bir şey var" diye konuya girdim, sonuçta öğrenecekti "Seni kaybetmeye dayanamam" dedim sesim kuru kuru çıkıyordu

"Söyle" dedi yumuşak ses tonuyla, saçlarımı okşarken

"Benim iki gündür nerede olduğumu biliyor musun?"

"Evet, annen her şeyi anlattı, seni çok aradık bitanem"

Yatağımda doğrulup elini tuttum "Biri beni öptü" dedim sessizce ardından gözyaşlarım cümlelerime eşlik etti "Yani ben çok kötüydüm ve.. Özür dilerim.. Diyecek tek şeyim yok" nasıl savunacaktım kendimi? Bunun provasını elli kez yapmıştım, niye şap diye söyledim şimdi?

Hiçbir şey demiyordu sadece bana bakıyordu, bir süre bekledikten sonra tuttuğum elimi avuçlayıp sıktı, "Zor günler geçiriyorsun. Bunu şimdilik es geçebiliriz" dedi

"Sen ciddi misin?" Dedim inanmayarak, kızmayacak mıydı? Ona daha çok sarıldım "Seni sevmekten hiç vazgeçmeyeceğim" diye mırıldandım

"Vazgeçme zaten" dedi o da sarılırken, bu kadar kolay mıydı? İçim rahatlamıştı.

"Poyraz sen yurda nasıl girdin?" Diye sordum bir süre sonra, buraya giremezdi ki

"Ben aslında.." Dedi Poyraz, git gide benden uzaklaşıyordu, "Gitmem gerek" dedi

Sanki bir anda sinirlenmişti, hızlı hızlı uzaklaştı "Poyraz" deyip durdum ama ona ulaşamıyordum

Sonra birden uyandım.

Ayağa kalkıp yastığımı elime aldım ve odanın en uzak köşesine fırlattım, yere çömelip ağlamaya başladım. Rüya mıydı yani? Nasıl söyleyecektim şimdi?.. Nasıl içimi aynı şekilde rahatlatacaktım? Hiçbir yalan bu doğrudan daha çok içimi rahatlatamazdı ki.

Bir süre öyle kaldıktan sonra kendime gelmenin zamanı olduğunu farkettim. Hava kararıyordu, kabuslarıma giriyordu.. Uyuyamıyordum zaten. Beren odaya gelmeden ben kendime gelmeliydim.

Masanın üzerindeki telefonuma baktım, seni neden unutmuştum ki? Ona doğru uzanıp elime aldım, açmanın vakti geldi.

"54 cevapsız çağrı 21 mesaj 5 sesli mesaj"

Harika.

Sırayla hepsine baktım arayanların yirmisi babamdı, onu annem, geriye kalanların çoğu Poyraz'dı. Beklenen üzere. Ayrıca bir kaç gizli numara vardı. Mesajların hepsi Poyraz'dı.. Sesli mesajlarında. Babamda mesaj bırakmıştı.

Yaz hiç bitmesinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin