Kalbi Kırık Erkek Çocuklar

10 0 0
                                    


"Ne yapacağız."

"Bilmiyorum."

İki küçük çocuk, ormanın en sığ köşelerinde ellerinde ölü bir güvercinle duruyorlardı. Küçük boyları, titreyen masum vücutları, sarı renk saçlarıyla bir melek gibi duruyorlardı.

Etraf soğuktu , yeşil tonu bitkiler, havada uçuşan kuşların sesleri.

Her şey o kadar ürkütücüydü ki sanki birer boyanın acımasız renkleri rastgele dökülmüştü kağıda.

Minik pembe dudakları tir tir titrerken, ağzını açtı. Ellerinde duran ölmüş güvercinin üzerine bir damla gözyaşı döküldü.

"Peki, gömmeli miyiz onu?"

Kafasını salladı küçük çocuk, daha sonra baktı yanındakine üstü yırtılmış bir tişört ve umarsızca ağlamak üzere olan kırmızı gözlere..

'Seni ömrümün sonuna kadar korumalıyım'

Önce ıslak toprağa ellerini vurdu. Daha sonra toprağı kazmaya başladı. Öyle ki toprağı soğukluğu bile onu yeterince korkutmuştu.

Tırnaklarının arasına giren siyah toprak parçaları en sonunda bir çukura dönüştü.

'Senden ayrılmak istemiyorum küçük güvercin. Hani bana kırmızı güller, pembe alyanaklar getirecektin. Beni bırakamazsın öyle değil mi?'

Küçük çocuk, yavaşça güvercini aldı. Dizlerinin üstüne çömeldi, toprağın içine güvercini yerleştirdi.

"Korkar o, çiçek koyalım mı?"

Cevap vermedi sarı oğlan, yandaki minik renk renk çiçekleri attı güvercinin üzerine daha sonra ise toprağı kapatarak durdu öyle.

~.. "Uzaklaşmamamız lazım." Kırmızı Yanak, bunları koşarlarken söylüyordu.

O sabah Kırmızı Yanak, kalktı. Heyecanlıydı , küçük kalbine göre bu heyecan ona fazlaydı. Önce pencere kenarına geçti. Gökyüzüne , ağaçlara baktı. Ellerini uzattı güneşe, dudaklarını oynattı bulutlara. Ellerini çırptı ve üzerini giyindi.

Kuşların hepsi bir şakıyış halinde ötüşüyorlardı, sisli hava güneşi görmeye engel değildi.

Havadan yayılan naif yasemin çiçeği, felah olmuş insanların içine işliyordu.

Koştu, yetişmeliydi ona.

Önce kuşlarla yarıştı, sonra dağlarla ve en sonda kalbiyle.

Minik dudaklarından önce dumanlar yükseldi , güldü . Küçük elleri dudaklarını sımsıkı tutmuş, bedeni kaskatıyken , gözlerinin kısılması..

Hava aniden karardı, kasvetlendi, cılız güneş ışığı sadece ağaçların dallarına vururken, kuşlar bir bir terk ediyordu doğayı.

Daha çok koştu, tüm renkleri içine aldı. Küçük kalbi daha çok çarpmaya başladı.

Sanki yıldızlar ona gülümsüyordu, ilerledi. Ve durdu.

Elleri dondu, gözlerini kapatmak bile istemedi.

Güvercin..

Koştu, yaprakları seslerini dinlemeden, minik gözlerini kapatmadan koştu.

Du har nått slutet av publicerade delar.

⏰ Senast uppdaterad: Mar 02, 2018 ⏰

Lägg till den här berättelsen i ditt bibliotek för att få aviseringar om nya delar!

Tanrı'nın İniDär berättelser lever. Upptäck nu