1❤️

2.3K 227 194
                                    

Do Kyungsoo kahvaltıyı hazırlayıp anne-babasını uyandırmış, karnını güzelce doyurup okul yolunu tutmuştu. Şimdi bir yandan taş döşeli yolda paytak paytak yürüyor, bir yandan yağmurun ıslattığı bereketli toprağın ferah kokusunu dolduruyordu ciğerlerine. Çok mutlu, çünkü son baharı ilk bahardan bile çok seviyor. En çok da yağmuru.

Fakat o da ne? Yol üstünde, yağmurda kalıp ıslanmış minicik bir köpek yavrusu... Tir tir titriyor zavallı. Bizimki de köpekleri pek sever, hemen alıyor kucağına. Üstü başı kirlenmiş umurunda değil, bir canlının hayatı söz konusu iken kıyafetine mi dikkat edecek! Üşüyor belli  zavallı köpek!

"Korkma tatlı şey, sana zarar gelmez benden. Ah, anneciğimin alerjisi olmasa seni evimize alırdım ama işte... Neyse canım üzülme. Bakarız illa ki bir hal çaresine." ve tombul elleri ile kavrayarak köpeciği, göğsüne bastırdı sıkı sıkı. Okul forması ıpıslak, çokça da çamur olmuştu. Yerdeki içi su dolu birikintilere gire çıka sonunda vardı okuluna koşa koşa, pantolonunun paçaları da berbat bir hale gelmişti şimdi, çorapları hatta.

Miniği koyacak geçici bir sığınak ararken düşünceleri dilinden dökülüverdi dışarı. "Senin için bir isim bulmalıyız köpekcik, sana seslenebilmem için bu gerekli. Imm, ne koysam acaba? Aklıma hiç isim de gelmiyor ki..."

"Tarçın olsun. Hem kıvır kıvır kahverengi tüylerine çok yakışıyor."

Telaşla sesin geldiği yöne dönüverdi, biraz da korkarak. Kyungsoo okula hep en erken gelirdi. Hatta çoğu defa görevlilerden ve Kyungsoo'dan başka kimse olmazdı. O yüzden çok şaşırmıştı duyduğu sese.

"Özür dilerim Kyungsoo, seni korkuttum galiba. Ben Jongin bu arada, aynı sınıftayız. Daha önce hiç konuşma fırsatımız olmadı ve bunun için üzülüyordum." çocuk elini tokalaşmak için uzatırken ağzının içinde var olan bütün dişlerini neşeyle sergiledi, öyle parlaktı ki gülüşü Kyungsoo gözlerinin kamaştığını düşündü. Üstelik çocuk elini uzatmıştı. Aman Tanrım! Jongin, Kyungsoo gibi sıradan birini tanıdığı yetmiyormuş gibi bir de arkadaşça davranıyordu. "Nasıl da iyi kalpli bir çocuk, aldığı bütün sevgiyi hak ediyor." dedi içinden.

Şaşkınlıktan iri iri açılmış yuvarlak kara gözleri ile çocuğun yüzüne bakakaldığını ve elini uzatmayı unuttuğunu fark edince telaşla kucağındaki köpeği yere bıraktı ve Jongin'e döndü. Çocuk eli havada bekliyordu hala.

Karşılık vermek üzereydi ki ellerinin çamurlu ve ıslak olduğunu hatırladı hüsranla. Köpüşü kucakladığı için üstü başı da kir içindeydi üstelik. Utanarak tombiş ellerini arkasına sakladı. Kulaklarına dek kızarmıştı şimdi. Kalın kaşları çatıldı ve tombul alt dudağı aşağı sarktı. Kyungsoo olmak istediği insandan o kadar uzaktı ki, bunun farkındalığı ile çok üzüldü.

Jongin onun ellerini saklayışını evvela çok yanlış yorumladı, belki kendisini sevmediği için elini tutmak istememişti. Kyungsoo'nun insanlarla takılmıyor oluşuna bakılırsa onlardan pek hazzetmiyor olabilirdi. Bu mümkündü. Reddedilmenin hayal kırıklığı ile elini geri çekerken morali bozuldu oğlanın.

"Düşüncesizlik ettim sanırım, üzgünüm." ellerini ceplerine sokarken söyledi.

"Ah, hayır! Şey, ellerim kirli. Tarçın'ı kucakladığım için üzerim de kirli." beceriksizce açıklamaya çabaladı tombul çocuk. Neden insanlarla iletişim kurmak istediği her seferinde işleri eline yüzüne bulaştırdığını bilmiyordu hiç. Ayıp etmişti işte, Jongin onunla konuşmak nezaketini göstermesine rağmen Kyungsoo istemeden de olsa kabalık etmişti.

"Ah, haklısın. Bunu düşünememiştim gerçekten. Bir dakika sen Tarçın mı dedin? İsminin Tarçın olmasını istiyor musun gerçekten?" Jongin'in gözleri heyecanla parıldadı. Hem reddedilmediğini öğrenmişti hem de Kyungsoo köpeğe onun teklif ettiği ismi vermeyi kabul etmişti.

Havuçlu TarçınlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin