silver-plated flute

141 19 3
                                    

Kim Taehyung o gün öğle arasını evde geçirmek yerine yemeğini dışarıda yemeyi seçmişti, yürüyüş yapmak amacıyla arabasını kafenin otoparkında bıraktı. Otoparktan ayrılıp kaldırımda yürümeye başladığı sırada havanın sıcaklığı onu rahatsız etti, kısa kollu beyaz bir tişörtün üstüne giydiği siyah renkli gömleği üstünden çıkarıp eline aldı.

Hızlı adımlarla ilerliyordu, kendisinin de öğle yemeğini nerede yemek istediği hakkında pek bir fikri var denemezdi. Ayakları onu nereye götürürse, orada yiyecekti.

Karşıdan karşıya geçmek için yaya geçidinin önünde durdu. Arabalar hızla önünden geçiyor ve rüzgarlarıyla Taehyung'un tişörtünü bir miktar hareket ettiriyordu. Kim Taehyung, yayalar için yeşil ışığın yanması için o kadar uzun süre beklemişti ki, birisi yanından geçip yola atlayıncaya dek dalgınca yerdeki aralıklı beyaz çizgileri izliyordu.

Evet, birisi yanından hızlıca geçip yola atlamıştı ancak Taehyung bütün dalgınlığına rağmen yayalar için hala kırmızı ışığın yandığının farkındaydı ve aniden, hareket halinde olmasına rağmen Kim Taehyung'un kendisinden daha dalgın olan o kişiye bakmıştı. Hızla geçen arabalar bir insana çarptığı anda o kişinin hayatta kalma ihtimali oldukça düşük olurdu. Arabalar fazla şiddetli geçiyordu, ve kolayca fark edilebiliyordu ki; aniden yola atlayan kız bunu umursamıyordu bile.

Taehyung, ani bir refleksle tek ayağını öne doğru atıp kolunu kıza uzattı. Kızın sırtından tutup, tişörtünü sıkıca kavradığı gibi onu geri çekti. Kız o anda neler olduğunun farkına varmıştı. Sertçe geriye doğru çekilmenin verdiği etkiyle sarsılması, kafasının içindeki bütün boğucu düşünceleri bir kenara fırlatıp hayata dönmesini sağlamıştı.

Aniden dalgınlığını kaybettiğinde, içine düştüğü farkındalıkla bütün kasları gevşemişti. Gevşeyen kasları, sol elinde sıkıca tuttuğu çantanın da elinden kaymasına ve kendisiyle birlikte geriye doğru düşüp yuvarlanmasına neden olmuştu. Çanta düşüp yuvarlandığında çıkan ses kızı bir kez daha kendine getirdi.

Taehyung elini kızın sırtından çektiği anda kız dengesini yeniden sağlamış, telaşla çantasının yanına gitmiş ve korkulu gözlerle onu ellerinin arasına almıştı. Taehyung olanları şaşkınlıkla izlerken, kız kaldırımın kenarına oturup hızlı hareketlerle çantanın fermuarını açtı ve çantanın kapağının altından çıkan gümüş renkli parlak flüte baktı. Dışarıdan bakarak bozulup bozulmadığını elbette anlayamazdı, çalmalı ve kulağına gelen notaları kontrol etmeliydi. Fermuarı tekrar çekip çantayı kapattı. Sessiz bir ortama ihtiyacı vardı.

O bütün bunları yaparken onu izlemekte olan Taehyung, hiç bu kadar dehşete düştüğünü hissetmemişti. Kendi hatası yüzünden birkaç saniye önce birinin yan flütü kırılmış, bozulmuş olabilirdi. Kızın üzgün yüzüne biraz daha dikkatli baktığında; onun, bir önceki gün Taehyung'un çalıştığı kafeye bir grupla gelen ve müzik çalan kız olduğunu hatırladı.

Ağlamak üzere olduğunu gördüğü kıza nasıl yardım edebileceğini düşünürken aklına işe yarar bir fikir geldi. Kızın yanına yaklaşıp yere çömeldi. "Benimle birlikte bir şeyler içmek ister misin? O sırada ben de flütünü tamir ederim."

Flute Where stories live. Discover now