3.0 | "Şu An İçin Kim Olduğumuzu Unutamaz Mıyız?"

5.5K 341 60
                                    

Büyük buluşma bum bum

Medyaya bıraktığım şarkı kimseyle paylaşmadıklarımdan, değerlisiniz :")

Bölümle dinlemeseniz bile bir ara kesinlikle dinleyin. Şarkının bölümle pek bir alakası yok zaten, ama sözleri çok güzel.

Bir şey söyleyeceğim bir de,

Ben düz yazamadığımı fark ettim ): Yani bir bölüm yazmadan önce saatlerce oturup düşünüyorum. Sonra bölümü yarısına kadar yazıp, yazdıklarımı beğenmeyip geri siliyorum. Bu bölümü tam 3. yazışım ve hala içime sinmedi. Boutique'da böyle bir şey yoktu, genelde yazdıklarımı beğenirdim ancak Bowling'ten sonra bir beğenmeme duygusu açığa çıktı bende. Diğer kurguları okuyorum, herkes o kadar güzel yazıyor ki kıskanmıyor değilim. Ama ben beceremiyorum.

 Ondan dolayı bölüm sonunda düşüncelerinizi belirtmeniz benim için çok değerli.

Bir de bölümle alakalı bir iki söz bırakmak istiyorum.

"Aşk bir çiçeğe benzer; en güzeli bile ölür."

                                                           -Till Lindemann

"Aşk, gerçekliğin ilk ışıklarında yok olacak bir sistir."

                                                                -Charles Bukowski

İyi okumalar diliyorum.

***

 Çocukluk.

 Saçları kahverenginin en güzel tonları olan uzun boylu genç, aşkı çocukluğa benzetirdi hep. Çocukluk kadar güzel, çocukluk kadar özlenesi, çocukluk kadar eski, aynı zamanda büyümek kadar kalp kırıcıydı. Fakat zaten hayatın sunduğu kartlar hep hileli olmaz mıydı? Hep bir acı, bir keder kaplamaz mıydı insanı? 

 O, aşkın öldüğünü ve beraberinde öldürdüğünü söyleyen kişilere pek aldırmazdı. Ona göre aşk, hiç çocuk kalamamak gibiydi. Çünkü bu dönemler gelip geçiciydi. Göz açıp kapatıncaya kadar büyürdük, masum düşüncelerimize bir daha uyanmayacaklarını bile bile iyi geceler öpücüğü verir, ellerimizi kirletirdik. Çocuk kalamazdık, ne kadar istesek bile başaramazdık. 

 Bu yüzden aşk ölmezdi ona göre, başından beri ölü doğardı.

 Fakat sevgi öyle değildi. O hep vardı, hep buradaydı. Sevgi her zaman birisine karşı hissedilen bağlanma duygusu, iki kişilik yalnızlık demek değildi. Kimi zaman ufak bir çocuğun başını okşamak, metrobüsteki insanlara selam vermek, sokak hayvanlarına bir kap mama koymak, bahçedeki çiçekleri sulamak,komşuya bir tabak kek götürüp tebessüm etmekti. Hayatın her aşamasındaydı, sevgi bizimle bütünleşmişti.

 Ancak insanlar bencildi, insanlar o kadar bencildi ki başından beri çürük olan aşk uğruna sevgiyi bir kavanoza koyar, ağzını sıkıca kapatır ve rafa kaldırırdı. Buna rağmen sevgi o kadar merhametliydi ki, bir gün tekrar açığa çıkacağı günü beklerdi. Sevgi terk etmezdi, o her zaman sabırla beklerdi.

March | Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin