13. Bölüm "Okyanus"

4.7K 162 22
                                    

Hepimiz sevgiye muhtaç bedenlerdik.

13.Bölüm

Hani bazen ne yapacağını bilemezsin Ya? İşte ben de tam da o noktadaydım. Kuzey'i seviyordum. Belki de sevgiden daha ötesi. Peki onu şu sıradan hayatıma alabilir miydim? Benim toz pembe hayatım. Onun simsiyah hayatına karışabilir miydi? Layık mıydım ona? Onunla olmazsam acı çekerim. Ama belki olursam da acı çekeceğim. Hangisini yapmalıydım. Şu iki ay içerisinde çok şey yaşamıştık. Kavga etmiştik. Beraber gülmüştük.  Beni üzmüştü. Mutlu etmişti. Ve daha bir çok şey. Peki şu an karşımda durup da bir şey söylememi bekleyen gözlere bir şey söylemesem haksızlık olmaz mıydı? Bu benim kaç gündür hayal ettiğim andı peki şimdi neden böyle düşünüyordum.

"Kaç saat daha beklemem gerekiyor?" Sitemli sesine karşı yüzümde bir tebessüm oluştu. Gözü dudaklarıma kayınca o da gülümsemeye başladı. Gülünce, izlenmeye doyulamayacak bir manzara oluyordu. Ve galiba ben bu manzarayı hep izlemek istiyordum. Ne olursa olsun.

"Tamam" tek kaşını kaldırarak soru sorar gibi bakınca bu tatlı suratına karşı gülümsemem büyüdü "Seninleyim"

Bana öyle bir baktı ki onu daha önce öyle bakarken görmediğime yemin edebilirim. Atağa kalktığı gibi beni de kaldırdı. Elini belime dolayıp başını saçlarıma gömdü. Sarılışına karşılık verdim. Mutluydum. Uzun zamandır gerçekten mutluydum. "Benimlesin" diye tekrarladı.
Benden  ayrılıp yüzümü avuçlarının içine aldı. "Tabii benimle olacaksın lan! Fazlasına izin verir miyim?" Sesli bir şekilde güldüğümde " vermezsin "

" vermem" ve bu sefer ben ona sarıldım bir daha bırakmamak üzere..

Yine ızdırap gibi gelen okullu bir gün. Ya ben çok üşeniyordum okula gitmeye ya da bu okul denen saçmalık bütün öğrencilerin kabusuydu. Evet evet kesinlikle. Yataktan kendimi atabildiğimde sevinç dansı yapardım ama uykulu olmasaydım. Banyoya girip aynaya bakınca bağırmamak için kendimi zor tuttum. Allah'ım bu ne tip? Neden böyle tipsiz bir şekilde uyanıyordum ki. Elimi yüzümü yıkayıp birazcık tipimin düzeldiğine karar verdikten sonra odama geçip yatağımı topladım.

Okul formamı üzerime geçirdim. Havalar soğuk olduğu için çorap giymeyi de ihmal etmemiştim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı taramaya başladım. O sırada aklıma gelenlerle gözlerim doldu.

Babam.
Saçlarımı çok severdi. Hatta bazen benim saçlarımı annem degil de o yapardı. Hani küçük kızlar eline tokayı alıp annesinin yanına koşar ya "annee saçımı yapsana" diye ben anneme değil babama koşardım o da büyük bir zevk ile saçlarımı güzelce tarayıp yapardı. Sebebini bilmediğim bir şekilde huzur verirdi bu bana. O yüzden babam öldükten beri saçımı hiç kestirmedim. Kestiremedim. Ve benim saçımın tek güzel yanı hiç bir zaman kırıklarımın olmamasıydı. Saçım bayağı uzundu. Sarı rengiyle baktıkça babamı hatırlatıyordu. Saçlarım ve gözlerim babamın simgesiydi.  Gözlerime çok takılırdı babam. "Benim gözlerim kahverengi senin gözlerin mavi. Seni leylekler getirdi" diyerek gülmeye başlardı. Ben ise oturup ağlardım. Sonra bana sarılarak şaka yaptığını söylerdi. Gözlerimi çok severdi ve her bir damla aktığında. Bana fazlasıyla kızardı.

Gözümden yanaklarıma doğru yol alan damlaya izin verdim. Babamı hatırlamak beni güçsüz düşürüyordu. Özlüyordum. Aradan kaç yıl geçmesine rağmen deli gibi özlüyordum. Şimdi beni böyle görse kesinlikle kızardı. Cidden neden yoktu? Yanımda olmasını ölesiye isterken neden yoktu? Şimdi yanımda olması için herşeyimi verirdim.

"Özledim baba" diye fısıldadım güçsüz çıkan sesimle

...

"Günaydın çocuklar" tüm sınıf hep bir ağızdan "Günaydın" diye karşılık verdik. Ahmet hocaya. Okula gelir gelmez tabii ki de önceden Deniz'in oturduğu yere, Kuzey'in yanına oturdum. Ama tek bir sorun vardı beyefendi ortalıkta yoktu. Üç ders geçmişti ve aramalarıma cevap vermiyordu. Ahmet hoca tarih anlatmaya başlayınca dayanamayacağımı anlayıp kafamı sıraya koydum. Okulda uyumak gibisi yoktu.

SEN BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin