#6

691 16 0
                                    

Yine kısa bir bölüm oldu bunun için özür dilerim ama okuyan ve votelayan herkese çok çok çok çok teşekkür ederim. Kısa zamanda çok fazla olmasada okuyucularım arttı size tekrar çok teşekkür ediyorum . Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Geçen bölüm bu bölümde ekşın olacağını söylemiştim ama o olayı pek beceremedim adffgh😜 . Bir dahaki bölüme olsun bari :D . Herneyse size iyi okumalarrr :3

Yanıp sönen ışıkların anlamının polis olduğunu gördüğümde sakinliğimi koruyamamıştım. Bir kaç ağır lanet savuruyordum. Ihm.... Sıçtığımızı söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum....... Şu sıralar bundan çok yaptığımız bir şey yok zaten.

***

Chris yanımda poposuna çivi batmış gibi hareket ediyordu ve sıçtığımız hakkında lanetler savuruyordu. Önünümüzdeki arabalar ilerledikçe polis arabasına yaklaşıyorduk. Alkol kontrolünden başka bir şey yapmadıklarına eminim neden çünkü biz buradayız ve ehliyet kontrolü gibi bir şey yapamıyorlardı. İlla ki bizi boka sokacaklardı niye? Onlar emir kulu çünkü yapabilecekleri başka bir şey yok zaten. Kontrol sırasında sıra bize gelmişti . Polis arkadaş camı açmamı işaret ettiğinde düğmeye bastım ve camın yavaşça açılmasını izledim. Açıldığında çaresizce sırıttım.

"İyi akşamlar bayan." Dedi hafif kıro bir tarzı vardı ve ona bu tarzı hakkında bir çok şey söyleyebilirdim ama polis olması durduyordu beni.

Ona karşılık vermek için başımı size de iyi akşamlar anlamında aşağı yukarı salladım. Elindeki alkolmetreyi sallayarak

"Buna üflemelisiniz bayan." Dedi ve elindekini yavaşça uzattı bana. Chris koluyla kolumu dürtüyordu ve zaman kazanmak için bir anda öksürük krizi numarasını yaptım. ciğerlerim sökülürcesine öksürüyordum. Chris de oyunuma yardım etmek için sırtıma vuruyordu.

"Öksürük krizim" arasında hiçbir şey aklıma gelmemişti ve ciğerlerimin acısından durmam gerektiğini düşünmüştüm. Kendime geldiğim konusunda işaretler yapıyordum. Tam olarak kendime geldiğimde alete yaklaştım ve içine hafifçe üfledim. Karşımdaki polis durumuma güldü ve

"Daha kuvvetli" dedi. Tekrar alete yaklaştım ve daha kuvvetli şekilde üfledim. Diğerlerine göre daha ağır olan alkollerden aldığımız için üflediğimde neredeyse en yüksek dereceye ulaşıyordu gösterge. Polis arkadaşımız biraz şaşırmış bir yüz ifadesiyle

"Sanırım sizi merkeze davet etmek zorundayım arabayı takip edin." Dedi ve arkasını dönüp polis arabasına yürüdü ve kapıyı açıp içeri girdi.

Şu polis arabasının ışıkları beni kör etmek üzereydi.

Aslında kaçabilme şansım vardı ama götüm yememişti çünkü kaçarsam çok daha pis şeyler olacaktı. Bu yüzden kaçmak yerine paşa paşa polis arabasının arkasından gittim. Chris

"Sen aptalsın şansın var kaçsana!" Dedi şu "chris" ifadesiyle. Ona bilmişçe cevap verdim

"Evet kaçalım ve yakalandığımızda direksiyonda senin olduğunu söyleyeyim nasıl fikir?".

"İnkar ederim. Hem sana inanacaklarını nereden tahmin edebiliyorsun ki?" Dedi chris kafasını sallayarak.

"Oh evet ikimiz arasından kesinlikle okulun camlarını kırmamış, kaçırdığı arabayı otobanda bırakmamış, daha önce marketten bir şey aşırmamış olana inanmayı seçmezler değil mi?" Dedim ve cümlemin sonunda kıkırdadım.

"Bir kere onlar, bunu bilmiyorlar." Dedi ve tartışmayı bitirmek ister gibi önüne döndü ve yolu izledi.

Bir süre sonra önümdeki polis arabası durdu ve geldiğimizi düşünüp bende arabayı durdurdum. Chris ve ben arabadan indik ve her şeyden habersiz olan Ana salağını uyandırmak için arka koltuğun kapısını açtım. Yanağına hafifçe vuruyordum. Küçük tokatlarımla uyanmadığında ise arabanın cebindeki suyu aldım ve kapağını açıp kafasına döktüm. Suyun etkisiyle uyandı ve bana şeytani gözlerle bakmaya başladı. Suyun kaldırma kuvvetine hep hayran kalmışımdır doğrusu. Elimdeki yarısı dökülmüş olan suyun kapağını kapadım ve tekrar aynı yerine koydum.

BAR MELEĞİWhere stories live. Discover now