Bölüm 55

543 56 7
                                    

Finale 5 kala :)

"Sherlock yapamıyorum işte!"
"İstemiyorsun çünkü. İstersen yaparsın."
"Off senin kadar yetenekli değilim demek ki."
"Henna, şunu düzgün tut, daha yatay."
"Demesi kolay. Sen arkamdayken, nefesin boynuma çarparken, odaklanmak hiçte kolay değil."  ne diyordum ben! Sherlock duraksadı.
"Aklından geçeni direk söylüyorsun. Düşünme alışkanlığın yok mu?"
"Napayım. Çok sıcak sanki burası. Ha ? Cam falan mı açsak?"
"Dışarda kar yağıyor."
"Ama içerisi sıcak." gülümsedi. Mutfağa yönelmek için hamle yaptım ancak Sherlock belimden tuttu. Nefesimi tuttum.
"Nefesini tutma, öleceksin!"
"Sen bana her yaklaştığında böyle oluyor,elimde değil."
"Biliyorum. Nefesini boynumda hissetmek derken, nasıl? Böyle mi?" diyip nefesini üfledi boynuma.
"Sherlock, Yapma.."
"Neden, rahatsız mı oluyorsun?"
"Hayır. Ama pekte iyi hissetmiyorum tabi." kahkaha atmaya başladı.
"Çok zalimsin. Bilerek yapıyorsun."
"Evet. " göz kırptı. Hala belimden tutuyordu. Ben de ellerimi boynuna doladım. Gözlerine baktığımda kayboluyordum.
"Kahve içer miyiz?"
"Olur. " mutfağa gidip kahve hazırladım.
"Sherlock! Hadi gel, burda içelim." mutfağa gelip,oturdu. Ben de karşısına oturdum.
"O da senin gibi keman çalıyor."
"Kim?"
"Ha şey... Okulda bir arkadaşım vardı. Tom. O da senin gibi çelıyordu da, aklıma geldi."
"Tom.. Hatırladım. Sana aşık olan."
"Bunu o zaman da söylemiştin."
"Ve haklıydım."
"Galiba. Bana açılamadı. O zamanlar şu Magnussen olayı vardı."
"Açılamadı değil, açılmasına fırsat vermedin." gülümsedim.
"Evet,tek umrumda olan sendin, hala da öyle."
"Nasıl bu kadar değer verebiliyorsun?"
"Sen de vermiyor musun?"
Sustu,düşünüyor gibi değildi. Cevabı belliydi ama söyleyemiyordu.
"Sherlock..." elini tuttum.
"Sorun değil. Benim sevdiğim kadar sevmen gerekmiyor. Bana değer verdiğini biliyorum." gülümsedi. Ama birşey söylemedi. Bazen ona çok yüklendiğimi düşünüyordum. Bu kadar zorlamamalıyım belki de. Duygularını zar zor dışarı vurmuştu. Bir de onu böyle sıkıştıramazdım.
"Sherlock,biraz dışarı mı çıksak?"
Kaşını kaldırıp baktı.
"Neden? Elele sahilde mi gezmek istiyorsun?"
"Hayır. Onu istemiyorum elbette. Sadece biraz hava alalım istiyorum. Ama istemiyorsan önemli değil."
Ayağa kalktı ve beni de elimden tutup kaldırdı. Kapıya sürükledi.
"Nereye? Ama kahveler-"
"Dışarıda içeriz." gülümseyip ceketini giydi. Benim ceketimi de bana uzattı. Giyinip çıktık. Hava mükemmeldi kar yağıyordu. Soğuktu ama bu beyazlık yeterdi.
Ellerimi havaya kaldırıp, kar tutmaya çalıştım. Elime dökülüşünü izliyordum.
"Sherlock, uzatsana elini." elini uzattı. Yerden kar toplayıp kar topu yaptım ve Sherlock'un avucuna koydum.
"Napayım bunu?"
"Bana atacaksın."
"Neden?"
"Sherlock, kartopu oynamadın mı hiç?"
"Hayır."
"Ciddi olamazsın! Yani şu karın tadını hiç çıkarmadın mı?" yeniden kartopu yaptım ve Sherlock'a fırlattım. Tepki vermedi. Önce kaşlarını çattı sonra sinsice güldü.
"Büyük bir yanlış yaptın Henna." elindeki kartopunu büyüttü.
"Bu haksızlık!" koşmaya başladım. Arkamdan koşuyordu o da.
Kartopunu fırlattı. Neyse ki sırtıma gelmişti. Sherlock ile oynarken karşıdan gelen John'u gördüm.
"Sherlock,John geliyor. Ona da savaş açmalıyız."
"Hadi." kartoplarımı yapıp sinsice John'u izledik. John kapıya gidip zile bastı. Kimse açmıyordu doğal olarak. Arkasından yaklaşıp 3 diyince John'a fırlattık.
"Sürprizzz!" John şaşırmıştı. Bana değil ama Sherlock'u öyle görmeyi beklemiyordu.
"Sherlock, kartopu oynamayı sevdiğini bilmiyordum."
"Sevmiyordum zaten." kollarımı bağlayıp suratımı astım.
"Yani sevdiğimi bilmiyordum." yalandan güldü.
"Sherlock hiç inandırıcı değilsin."
"Öyle mi?" kartopunu fırlattı kafama.
"Sevmeye başladım." gülüp eğlendik. Sonra John ile onların evine gittik. Mary bize yiyecek birşeyler hazırladı. Kızı olmuştu ve adını Rosie koymuşlardı. Hatta kızı şuan 5 aylıktı. Çok sevimli bir bebekti. Canımız sıkıldıkça Rosie yi görmeye gidiyorduk. Sherlock davalardan yoruldukça ,onu görerek dinleniyordu.
"Yaa sen ne tatlısın! Senden bir tane de ben istiyorum." oyuncağını fırlatıp duruyordu.
"John! Mary! Rosie'den bir tane yapsanız da bana verseniz? Ya bu çocuk nasıl sizden olabilir!" yanaklarını sıkıp duruyordum. Pembiş yanaklı bir bebekti.
---
"Sherlock, sen de istiyor musun Rosie gibi?"
"Sürekli oyuncağını atıp durması sinir bozucu."
"Ama sevdiğin birinden olması, muhteşem bir his."
"İyi."
"Sherlock, merak ediyorum da-"
"Merak etme John. Merak edince saçma şeyler soruyorsun."
"Yine de soracağım. Evlenmeyi düşünmüyor musun?" bu beklediği bir soru değildi. Evlilik, hiç düşündüğü birşey değildi. Henna'ya değer verdiği doğruydu ancak buna rağmen de evlilik olmayacaktı.
"Rosie!" diyerek ayağa kalktı Sherlock. Soruyu cevapsız bıraktı. Verebilecek bir cevabı yoktu en azından Henna oradayken.
---
"Rosie!"
"Sjerlock, korkutacaksın. Bağırma."
"Korkmaz,beni seviyor."
"Nerden anlıyorsun bunu?" o sırada oyuncağı eline vermiştim. Rosie Sherlock'a gülümseyip oyuncağı ona doğru fırlattı.
"Bak işte! Çocuk oyna benimle diyor."
"Tabi tabi. Git burdan diyor olmasın?"
"Ne! Hayır. Diyemez. " oyuncağı Rosie ye uzattı. Rosie'ye baktım, bir de Sherlock'a. İşte hayalimdeki resim...
Sherlocktan mükemmel bir baba olabilirdi. Bebekleri seviyordu,insanlarla pek anlaşamasa da.
Rosie yi çok seviyordu. Onunla oynuyor,ona masal anlatıyor, uyutuyordu da bazen.
"Bana bak Rosie! Yoksa senin Sherlockta gözün mü var? Söyleyeyim güzel bayan o adam benimle birlikte. Önce ben sevdim. Ben ölürsem belki bir şansın olabilir."
"Henna ölmek falan nerden çıktı şimdi?"
"Hiç. Cümle akışı."
"Bir daha böyle söyleme."
"Neden?"
"Bunu düşünmek istemiyorum" diyip yeniden John'un yanına gitti.
"Gördün mü Rosie! O da bana aşık! Hiç şansın yok bebegim!" bağırarak söylemiştim. Güldüler. Rosie anlamadığı halde gülüyordu. Kucağıma aldım. Pencere kenarına götürdüm onu. Sıkıp,öpüyordum sürekli.( sizde de bu hissi uyandırmadı mı:) )
"Mary kusura bakmayın ama dayanamıyorum.Çok güzel birşey yapmışsınız."
"Evet,hatta yaptıkları tek güzel şey."
"Belki birgün sen de böyle güzel birşey yaparsın Sherlock. Henna'ya benzerse şüphesiz güzel olur." utanıp Sherlock'a baktım. Sonra konuyu değiştirdim. Sherlockta cevap vermeyip yan yan baktı Mary'e.
"Bak Rosie kar yağıyor. Büyüdüğün zaman beraber oynayacağız."
Nedense o an içimden aynı zamanda' tabi büyüdüğünü görebilirsem' diye geçirmiştim.
---
İnsan hissediyor bazen.
---

~SHERLOCK HOLMES~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin