0.2

6.5K 364 218
                                    

Kargaşayı ve siren seslerini geride bıraktıkça karışık düşüncelerimi aklıma davet ediyordum.

Bulunduğum durumu kavramam o kadar da kolay olmamıştı. Benim gibi aksiyondan uzak, rahat yaşayan biri için hareketli bir geceydi.

Her açıdan, fazla hareketli.

Sürücü koltuğunda tanımadığım -pardon, adını ve çekici olduğunu biliyordum- bir herif oturuyordu ve biraz önce beni polislerin bastığı bir mekandan kaçırmıştı. Aslında o kadar karışık değildi. Garip olan taraf, neden ona uymuştum? Neden bilmediğim birinin arabasının yan koltuğunda çok normal bir şeymiş gibi polislerden kaçıyordum?

Sessizlikle aklıma akın eden soru sayısı artıyor, cevap vermesi gereken tarafım karanlıkla kamufle oluyordu. Saklanan tarafıma yardım etmek adına radyoya uzanıp sesini açtım. Müzik; her zaman aklımı boşaltır, zihnimi temizlerdi.

Daha önce duymadığım bir ritim arabanın içini doldurunca diğer kanalları da gezdim. 14. değiştirişimde Yoongi bir küfür mırıldanıp elimin yanındaki tuşla radyoyu kapattı.

"Ümidi kesip konuşma başlatmanı bekliyordum ama görüyorum ki Park Jimin, kapatmasaydım 30'a kadar gidecektin."

Ani çıkışıyla şaşırdım. Şaşkınlık yerini yavaşça sinire bırakınca kaşlarım benden bağımsız olarak çatıldı.

"Ah, çok özür dilerim. Başka ne isterdin? Beni arka arkaya iki karmaşaya sürüklediğin için bir teşekkür mü? Tanrım."

Söylenmeyle karışık kızdığımda Yoongi sırıttı.

"Bu kadar mı?"

O kadar dengesizdi ki, bir söylediği diğerini tutmuyordu

"Ne saçmalıyorsun?"

"Bir adam seni arabasına bindirdi ve tek söylediklerin bunlar mı?"

Söylediği şey beni güldürmüştü.

"Bir arabadayken şoförü kızdırmak, Min Yoongi. İşte bu asla yapmaman gereken bir şey."

Sinirle etrafıma kısa bir bakış atıp devam ettim.

"Hele hangi sikimde olduğumuzu bile bilmiyorken."

Bakışlarıyla yüzümü inceledi ve yemin ederim ki dudağıma bakarken gözlerinin bir anlık karardığına şahit oldum. Yüzündeki samimilik silinirken soğuk ifadesiyle tekrar yola döndü.

"Park Jimin'e bak sen. Düşünebiliyormuş."

Sessiz bir şekilde ağzında mırıldanmıştı. Kendi kendine konuşuyor gibi.

"Ne dedin?"

"Hiçbir şey. Hiçbir şey demedim."

Duymama rağmen duymamış gibi davranıp sorgulamadım ve elimdeki telefonun tuş kilidiyle oynadım. Arabanın ani freniyle ön kaputa tutundum.

"Ne yapıyorsun sikik herif."

Omzunu silkip kapıyı açarken cevap verdi.

"Kemer denen bir şey var, kullansaydın."

Onun arkasından arabadan inerken etrafımı daha ayrıntılı incelemeye başlamıştım.

Dağ evi gibi bir yere gelmiştik ama burası fazla tanıdıktı. Sanki daha önce gelmişim gibi. Ama o kadar silikti ki aklımdaki görüntüler, tanıdık gelmesinden ileri gidemiyordum.

Harder, Daddy. •yoonmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin