& Kardeş sorunsalı &

1.2K 53 45
                                    


"Hyung!"

Bana bağıran küçük kardeşimin sesini duyduğumda göz devirmiş ve arkama dönmeye tenezzül bile etmeden elimdeki kitaplarımı sıkıca tutup ilerlemeye devam etmiştim. Ta ki, önüme geçen kardeşimin sayesinde durana kadar.

"Ne var Yugyeom?"

"Hyung neden durmuyorsun ya?! Peşinden koştum resmen."

"Harçlığını bitirdin ve benden daha fazla para almak için geldiğini biliyorum. Cevabımı söylememe gerek var mı?"

"Hyung çok ayıp. Kardeşine? Bana? Yugyeomuna? Böyle ithamlar yakıştıramadım. Kalbim çok kırıldı."

Yugyeom, kollarını önünde birleştirip bana tavır aldığını belirtircesine başını benden ters tarafa çevirdiğinde derin bir nefes vermiştim. Her zaman aynı sahneydi. Biraz nazlanacak, söylenecek ve sonra ben pes edip parayı verecektim. Bunu uzatmamak ve bir an önce kütüphaneye gitmek için bu faslı hemen geçmek istiyordum. Elimi cebime atmış ve biriktirmem gereken kısmı bırakarak geri kalan parayı ona uzatmıştım.

"Al ve kaybol. Bir daha istersen seni öldürürüm."

İsteyecekti ve ne yazık ki, ben onu öldüremeyecektim. O ellerini çırpıp parayı aldıktan sonra yanağıma sulu bir öpücük bırakıp gittiğinde gülmüştüm. Sinir bozucuydu, beni deli ediyordu, onu bir kaşık suda boğmak istiyordum ve elimde olsa onu eve almazdım ama yine de bazen sevimli bir velet olabiliyordu. Yine de bu nadiren olan bir şeydi.

Ceketimin kolunu hafifçe çekiştirip ıslattığı yeri silmiş ve fazla vakit kaybetmeden kütüphanenin yolunu tutmuştum. Öğle arasındaydık ve ben her zamanki gibi zamanımı kütüphanede geçirmeye karar vermiştim. Kütüphaneye geldiğimde biraz yürüdükten sonra kitaplıkların yanına dizilmiş olan masalardan birisine oturmuştum. Kitaplarımı masanın üzerine bırakıp çantamı da masanın üzerine koyarak içinden kalemliğimi çıkarmıştım. Kendimi derse vermeye çalışırken bugün keyifsiz olduğumu düşünüyordum çünkü okuduğum paragrafı on beş defa tekrar etmiştim. Sıkıntıyla yanaklarımı şişirmiş ve kalemi kitabımın arasına koyup kitabı kapatmıştım. Ellerimi ceketimin cebine sokmuştum. Bakışlarımı kütüphanenin içerisinde gezdirirken aslında ne kadar az kişinin kütüphaneye uğradığını fark etmiştim. Kitaplar, benim için her zaman öncelikliydi. Kendimi kötü hissettiğimde elime bir kitap alır ve onun derinliklerine dalıp kendi sorunlarımı unuturdum. Kitap okumayı seviyordum. Afili laflar edip güzel konuşmak için değildi bu sevgim. Seviyordum çünkü beni bu boğucu hayattan biraz olsun uzaklaştırıyordu.

Pekala, o kadar kötü bir hayatım yoktu. Orta sınıf bir ailenin en büyük çocuğuydum. Kendimize ait bir evimiz vardı. Babam polis ve annemde avukattı. Şimdi düşünüyorum da gerçekten fazla uyumlu bir çiftti. Babam bir polisin olması gerektiğini düşündüğü gibi katı ve kuralcıydı. Gece geç saatlere kadar dışarı da gezmemize izin vermezdi. Bunların hepsini bizi korumak için yapıyordu. Buna emindim. Ancak, bilmediği bir şey vardı ki, o da birisini kısıtlamaya kalktığında daha fazla hırçınlaşıp karşı geleceğiydi. Tabiki bu kişi ben değildim. Asla ailemi hayal kırıklığına uğratmazdım. Kurallarım ve geçilmesini istemediğim sınırlarım vardı ama kardeşim Yugyeom hiçbir zaman bu kişiliğe sahip olamamıştı. Ne bekliyorduk ki? Lise 2'ye giden ergen veledin tekiydi. Yeni kişiler tanımayı seviyordu. Ortamlarına aşık bir çocuktu. Popüler olmakla kafayı bozmuş ve bunun için birçok kişinin istediğini yapmaya çalışıyor, sonunda ise sadece hayal kırıklığına uğruyordu. Bir abi olarak her zaman onun yanındaydım. Ancak, beni pek dinlediği söylenemezdi. Bu yüzden neredeyse haftanın tüm günü kavga ediyorduk. Onu seviyordum. Sonuçta o benim kardeşimdi öyle değil mi? Onu sevmemem için bir neden yoktu. Sadece kendi bildiğini okuması beni deli ediyordu.

Teenagers • GOT7Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin